Sudan, İslami Direniş Eksenini Neden Terk Etti?

Ömer el Beşir’in Batı ve Suudi Arabistan karşısında yaptığı bu U dönüşü Sudan cumhurbaşkanının kısa bir süre daha iktidarda kalmasını sağlayabilir sadece. Onu devirmek için en uygun fırsatı kollayacaklardır, çünkü Batı güvenilir olmayan partnerlerden kurtulmak için her şansı değerlendirir. Ömer el Beşir’in gözleri önünde bunun örneği gerçekleşti fakat o ders almış gözükmüyor. 

Görüntülenme: 1409 Tarih: 29 Ocak 2016 23:06
Sudan, İslami Direniş Eksenini Neden Terk Etti?

Sudan, İslami Kurtuluş Cephesi’nin 1989’da iktidara gelmesinden sonra İran ve direnişçi Filistinli gruplarla çok sağlam bağlar kurmuş ve Hamas ve İslami Cihad gibi hareketlere ev sahipliği yapmıştı. Sudan, bu İslami ve erdemli duruşu nedeniyle pek çok zorlukla yüzleşti. Ülkenin ekonomik sorunlarına ve iç krizlerine rağmen Filistin’e verdiği destek, Sudan halkının Cumhurbaşkanı Ömer el Beşir’in arkasında durmasının ana nedeni olarak değerlendirilmekteydi.

Bununla birlikte yaklaşık iki sene önce Sudan’ın dış politikası bir dizi değişiklik kaydetti. Beşir’in 25 yıl boyunca Direniş Eksenine arka çıkması ve İran’ın yanında durması göz önüne alındığında Sudan’ın bu politika değişikliği Arap dünyasındaki pek çokları için bile fazlasıyla şaşırtıcı gözükmüştür. Bu yaklaşım değişikliği, Sudan’ın İran İslam Cumhuriyeti’nin başkent Hartum’daki kültür ataşesini sınır dışı etmesiyle başladı. Başlangıçta Sudan’ın bu tavrı taktiksel olarak değerlendirilmişti fakat Hartum’un Suud önderlikli Yemen karşıtı koalisyona katılması ve İran’ın başkentindeki Suud büyükelçiliğine yapılan saldırı sonrasında da Riyad ile dayanışma adına Tahran ile diplomatik ilişkilerini kesmesi, ülkenin politikasındaki değişimin sadece taktiksel olmayıp Ömer el Beşir’in bölgesel meselelere yaklaşımındaki ciddi bir değişikliğe işaret ettiğini gösterdi.

Sudan, dış politikasında bu denli büyük bir değişikliğe gitmekle çok tehlikeli bir karar vermiş oldu. Sudan siyasetindeki bu dönüşüm, ülkenin İsrail ile diplomatik ilişkiler başlatmaya hazır olduğunu ilan etmesiyle de zirve yaptı. Bu haber ülkenin resmi haber ajansında yayınlandığı için bu durum Sudan’ın Tel Aviv ile ilişkilerini normalleştirmeye dönük bir gündemi takip etmeye başladığı ve aşamalı olarak siyonist rejime yaklaşmaya hazırlandığı anlamına gelmektedir.

Bu politika değişikliğinin arkasındaki ana nedenler hakkında konuşmaya gelince, öyle gözüküyor ki Sudan’ın iç krizler ve problemler gibi dahili gelişmeleri bu değişiklikte tayin edici rol oynamıştır. Bozulan ekonomik, güvenlikle ilgili ve siyasi şartlar yüzünden boğuştuğu dahili kriz, Sudan devletinin kırılganlığını daha da arttırmıştır. Bazı ihtiyaçlarını karşılamak ve yüzleştikleri tehditlerden uzaklaşmak isteyen Sudanlı liderler finansal ve ekonomik yardım almak için yaklaşımlarını değiştirmeye zorlanmışlardır. Sudan’ın bu sallantılı durumu güney bölgesinin ülkeden koparılışı ve böylece petrol gelirinin yaklaşık %75’ini kaybetmesiyle ve bunun doğurduğu ekonomik krizle ve halktaki hoşnutsuzlukla daha bir belirginlik kazanmıştır. Hartum’un içine düştüğü ekonomik krizi atlatmak için finansal destek peşine düşmesi istikametini değiştirmesinde başlıca rolü oynamıştır.

Öte yandan hükümet karşısındaki politik ve güvenlikle ilgili tehditler şeklindeki iç problemler de ülkenin politika değişikliğine gitmesinde etkili olmuş gözükmektedir. Bu iç faktörler Kordofan ve Mavi Nil bölgesi gibi yerlerdeki etnik ve güvenlikle ilgili sorunlardan kaynaklı gerginlikleri içermektedir. Dahası güneyde olduğu üzere sınır bölgelerindeki güvenlik yoksunluğu Sudan hükümetinin yüzleştiği başka bir problemdir ve diğer faktörlerin yanı sıra ülke yönetimi üzerinde farklı bir baskı kaynağı oluşturmaktadır.

İşte tüm bu sebepler, Sudanlı liderlerin yardım alıp tehditleri uzaklaştırmak amacıyla dış politika vizyonlarında yaptıkları son değişikliğin yolunu döşemiştir. Hartum’un Yemen’e asker göndermesi ve İsrail rejimi ile ilişkileri normalleştirmeye niyetlendiğini ilan etmesi Suudi Arabistan ve ABD’den finansal destek almaya dönük girişimler olarak değerlendirilmelidir.

Hartum bugünlerde Washington ile diplomatik ilişkilerini geliştirerek politik ve ekonomik problemlerinden kurtulmayı umuyor ve Sudan karşısındaki ABD yaptırımlarında hafifletmeye gidilmesi ve ilişkilerin yeniden başlaması için gizli ve açık olarak Amerikan hükümetiyle müzakere ediyor. Belli ki Washington’un Sudan üzerindeki yaptırımların kaldırılması için öne sürdüğü şartlar arasında İsrail rejimi ile diplomatik bağların normalleştirilmesi de yer alıyor.

Fakat öyle gözüküyor ki Ömer el Beşir’in iktidarda kalma çabası sonuçsuz kalacak, zira Suudi Arabistan ve ABD aralarında belirledikleri bir iş bölümüyle Sudan karşısında yeni bir politika izlemeye başladılar ve bunun sonuçları da Beşir tarafından önümüzdeki birkaç yılda görülecektir. ABD ve İsrail rejimi uzun bir süre boyunca Sudan’ı uluslararası alanda baskı altına almaya çalıştı ve Hartum’u eski “havuç ve sopa politikasıyla” durdurmak için çaba sarfetti. ABD bölünme sürecini tetikleyerek ve bunun sonucunda da ekonomik olarak zayıflatarak ülkeyi baskı altında tuttu, buna ek olarak Lahey merkezli Uluslararası Adalet Mahkemesi Sudan karşıtı sopa politikasının bir parçası olarak Ömer el Beşir için tutuklama kararı çıkarttı. Washington’un bölgesel müttefiki Suudi Arabistan Sudan’ı İran’dan uzaklaştırıp kendi tarafına çekmek amacıyla finansal yardım teklifinde bulundu.

Sudan risklerden kurtulmak amacıyla bunları yapıyor fakat Batı’nın Ömer el Beşir’in Filistin’e verdiği desteği hiçbir zaman unutmayacağının farkında değil. Aynı durum Libya’nın devrik lideri Muammer Kaddafi için de söz konusu olmuştu. Kaddafi, ABD karşısındaki konumunu 2003 yılından itibaren değiştirmiş ve Batı’ya yaklaşmaya başlamıştı, fakat Batı, Libya ayaklanmasında ona destek olmamakla kalmamış, güvenilir olmayan partner saydığından kendisini yerinden de etmiştir. Bundan dolayıdır ki Ömer el Beşir’in Batı ve Suudi Arabistan karşısında yaptığı bu U dönüşü Sudan cumhurbaşkanının kısa bir süre daha iktidarda kalmasını sağlayabilir sadece. Onu devirmek için en uygun fırsatı kollayacaklardır, çünkü Batı güvenilir olmayan partnerlerden kurtulmak için her şansı değerlendirir. Ömer el Beşir’in gözleri önünde bunun örneği gerçekleşti fakat o ders almış gözükmüyor.

Alwaght

medyasafak

Yorumlar