Milli Gazete Yazarı:''Türkiye, Amerika ve Siyonist İsrail cephesine doğru hızla akıyor.''

Milli Gazete yazarı Ali Haydar Haksal, bölgemizde yaşanan gelişmelerin ortak bir hedefe hizmet ettiğini belirttiği yazısında, “Karşılıklı cepheleşmeler ve aşırılıklar, emperyalizm ile büyük oyuncunun işini kolaylaştırıyor. Günübirlik çıkarlar yerine ülkemiz ve bölgemizin, Müslümanların geleceğini düşünmek zorundayız. Yoksa bu durum giderek içinden çıkılamaz bir hâle dönüşecek” ifadelerini kullandı. 

Görüntülenme: 1419 Tarih: 06 Nisan 2016 15:57
Milli Gazete Yazarı:''Türkiye, Amerika ve Siyonist İsrail cephesine doğru hızla akıyor.''

Milli Gazete yazarı Ali Haydar Haksal, bölgemizde yaşanan gelişmelerin ortak bir hedefe hizmet ettiğini belirttiği yazısında, “Karşılıklı cepheleşmeler ve aşırılıklar, emperyalizm ile büyük oyuncunun işini kolaylaştırıyor. Günübirlik çıkarlar yerine ülkemiz ve bölgemizin, Müslümanların geleceğini düşünmek zorundayız. Yoksa bu durum giderek içinden çıkılamaz bir hâle dönüşecek” ifadelerini kullandı.

Yazının tamamı şu şekilde:

Bölge kazanı farklı bir cephede kaynatılmaya başlandı. Türkiye çevre/merkezli bir oluş Azerbaycan ile Ermenistan savaşı yeni bir süreç. Dört bir yandan bir kuşatma altındayız. Hem de dost bilinen, stratejik ve çıkar odaklı ortaklar tarafından.

Türkiye bir sarmalın içine nasıl girdi, neden bu boyutlara taşındı olaylar?

Türkiye’de bulunan veya oluşturulan terör örgütlerinin tek hedefi var. Türkiye’yi olaylar sarmalında meşgul etmek, zor günler yaşatmak, bezginlik oluşturmak. Öte yandan amaçlanan sonuçlara varmak. Belli ki bölgemiz çok parçalı hâle getirilecek.

Terör örgütlerinin kimlikleri, adları konumları ne olursa olsun tek bir amaca hizmet ediyor. DEAŞ/IŞİD, BOKO HARAM, PKK, PYD, MLKP, EL-KAİDE, EL-NUSRA ve benzeri ne kadar örgüt varsa aynı güçler tarafından yönlendiriliyor, besleniyor ve örgütleniliyor. Bunlar dinî, kavmi, Marksist vb. adı ne olursa olsun aynı konumdadırlar. EL-KAİDE diye bir örgüt vardı. Şimdilerde adı pek az duyuluyor. Belli ki bu artık bir başka örgüt adıyla devrede.

Tabiî ki bu oluş yeni değil. Yılların hazırlıkları ve hedefleri bulunuyor.

Azerbaycan ile Ermenistan arasında uzun yıllardır bir kangrene dönüşen, belki de dondurulan Karabağ olayı ile yeni bir süreç başladı. Bu, bir rastlantı mı, yoksa bir başka durum mu söz konusu? Elbette ikinci şık üzerinde yoğunlaşmamız gerekiyor. Suriye bataklığı yeni alanlara doğru kayıyor. Emperyalizm bizi tam bir kapanın içine düşürdü, keyiflenerek izliyor gelişmeleri. Kendileri çok da yorulmadan çaba harcamadan sonuç alabilecek. Durum bunu gösteriyor. Bir yandan Müslümanlar birbirini vururken veya vuruşturulurken, bir yandan da bizim içimizdeki terör örgütleriyle derinden sarsıyor. Rusya’nın da oyuna dâhil olmasıyla durum giderek içinden çıkılamaz bir hâl aldı. Düşürülen Rus uçağının sonuçları çok daha olumsuz bir hava oluşturuldu. Bu yeni cephede öyle ya da böyle şimdi Rusya var. Türkiye üzerinden oluşturulan bu kaotik durumun zararları çok daha ağır. Sonuçları ise tedirgin edici.

Rusya’nın ambargosu, ticaretten turizme, doğalgazdan boğazlardan geçişe bir sürü sorun ile karşı karşıyayız.

Suriye’de Rus uçağının düşürülüşü bir suikast mıydı, Türkiye’nin başına sarılan bir çorap mı? Bu olayın çokça hamaseti yapıldı yapılıyor. Bu çılgınlığın başımıza açtığı belâların sonuçları yeni yeni beliriyor. Bu gibi durumlarda olayın oluş anına değil sonuçlarına bakmada yarar var.

Türkiye bu kapanın içinden nasıl çıkar diye düşünürken Azerbaycan Başkanı İlham Aliyev’in gelişi, açık desteği sonrasında birden Karabağ olayı patladı. Ermenistan Başbakanı Türkiye’yi uyardı, “Sen bu işe dâhil olma” diye. Karabağ ile Azerbaycan Türkiye’yi doğrudan ilgilendiriyor. Türkiye’nin komşu ülkeler içinde iyi ve sağlıklı ilişki içinde olabileceği iki ülke var: İran ile Azerbaycan.

Oysa Türkiye yeni bir kapıya doğru hızla akıyor. Amerika ile Haçlı emperyalizmi güdümlü Siyonist İsrail’e doğru gidiyor. Sanki Türkiye’nin bir tek bu seçeneği varmış gibi. Bu durumda da görünen o. Türkiye kendi kendini yalnızlaştırdı. Yalnızlaştırma derinleştiriliyor.

Suudi Arabistan gibi krallıklar can havliyle emperyalizm kuyruğuna yapıştılar. Bir denileni iki etmiyorlar. Filistin yalnız bırakıldı. Suriye paramparça. Türkiye’nin özellikle doğu ve güneydoğusu kan gölü. İçeride suikastlar ardı arkası kesilmeyen patlamalar. Şöyle ya da böyle her gün toprağa gömülen genç enerji. Bir taraf toparlanılamadan bir başka yerde veya ülkenin genelinde art arda beklenmedik durum ve olaylar yaşanıyor.

Şu Karabağ olayı da nereden çıktı diye denilmesin, bu da oyunun yeni açılımı. Şu uçak düşürme olayı ne ise bu da onun bir sonucu olmalı.

Karşılıklı cepheleşmeler ve aşırılıklar da emperyalizm ile büyük oyuncunun işini kolaylaştırıyor. Günübirlik çıkarlar yerine ülkemiz ve bölgemizin, Müslümanların geleceğini düşünmek zorundayız. Yoksa bu durum giderek içinden çıkılamaz bir hâle dönüşecek.

 

İSLAMİANALİZ

Yorumlar