Siyonist Basın Anlaşmadan Memnun Mu?

Haaretz gazetesi, Türkiye ile İsrail arasındaki anlaşmanın Filistin meselesinin uluslararası arenada gündem oluşturmasını sağlayacak Filistinliler arası uzlaşı hükümeti kurma çabalarının önünü keseceğini ileri sürdü! 

Görüntülenme: 2250 Tarih: 29 Haziran 2016 03:44
Siyonist Basın Anlaşmadan Memnun Mu?

Türkiye ile İsrail arasındaki normalleşme görüşmelerinde nihai imzaların atılmasından sonra anlaşmanın çok boyutlu etkili de tartışılmaya başladı. İsrail basını, anlaşmanın İsrail ekonomisine doğrudan sağlayacağı katkıların yanı sıra meselenin Filistinlilere yansıyan boyutuyla da İsrail’e dolaylı kazanımlar sağlayacağına ilişkin yorumlara yer veriyor.

Haaretz gazetesinde çıkan yazılarda, Türk basınında “değerli yalnızlık” şeklinde ifade edilen siyasi çıkmazların, Türkiye’nin ablukanın kaldırılması şartından vazgeçmesinde temel etken olduğu belirtilirken, Gazze’deki hayat şartlarının İsrail’in (otoritenin) izniyle ve Türkiye’nin eliyle yumuşatılmasının Gazze halkı arasında bir yumuşama ve rehavete sebep olacağı ifade ediliyor. Zira Siyonist İsrail Askeri İstihbarat (AMAN) Başkanı General Herzl Halevi, Nisan ayında yaptığı bir açıklamada, Gazze'de insani durumun oldukça kötüye gittiğini ve bu durumdan kaynaklı olası bir patlamanın İsrail'i hedef alacağını belirtmiş ve Siyonist rejimin Gazze halkının tepkisini yumuşatacak bir adım atması gerektiğini ifade etmişti.

Haaretz’de yer alan ve “bu hafta okunması gereken yazılar” bölümü altında Filistinliler Anlaşmadan Çok Umutlu Değiller başlığıyla yayınlanan yazıyı Enes Berat Gürler’in tercümesiyle sunuyoruz.

Filistinliler Anlaşmadan Çok Umutlu Değiller

Jack Khoury

Hamas, müttefik olarak gördüğü Türkiye’yi kaybetmek istemediği için Gazze ablukasının kaldırılması şartından vazgeçen Erdoğan’ı açıkça eleştirmeyecek. Abbas, ise Gazze’deki Hamas yönetimini kanıksamak durumunda kalacak.

İsrail-Türkiye anlaşması, karşılıklı çıkar ilişkilerine dayalı bir anlaşma oldu. Dolayısıyla ekonomik, siyasi ve stratejik etkileri açısından değerlendirilecek.

Müzakerelerin başladığı ilk günden beri anlaşmanın önündeki en büyük engel olarak görünen Gazze’ye yönelik ablukanın kaldırılması şartı üzerinde dönen tartışmalar, Türkiye’nin bu ısrarından vazgeçmesi üzerine sona erdi. Bu durum, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bile ülke çıkarları söz konusu olduğunda retorikten vazgeçip, fiilayata odaklandığını gösterdi.

Ne el-Fetih yönetimi ne de Hamas yönetimi, anlaşmadan ve anlaşmanın sağlayacağı öngörülen insani yardım akışından dolayı mutmainler. Hamas, Erdoğan’ın ablukanın tamamen kaldırılacağına ilişkin verdiği sözlerin tutulmamasını anlayışla karşıladı. Son yıllarda İslam dünyasının en güçlü lideri olarak kabul edilen, hatta Suudi Arabistan kralı ile bile rekabete girişen adam, gelinen süreçte etkisini ve gücünü yitirmeye başlamış durumda. Dolayısıyla ablukanın kaldırılması şartından vazgeçip Gazze’ye birkaç projenin yapılmasına verilen izinlere razı olmak zorunda kaldı.

Her şeye rağmen, Hamas Erdoğan’ı açıkça eleştirmeyecek çünkü bölgede elinde kalan son büyük müttefikinin de desteğini riske atmak istemiyor. Erdoğan, anlaşma hakkında Filistin cumhurbaşkanı Mahmud Abbas’ı telefonla arayarak bilgilendirmesinin aksine Halid Meşal’i Ankara’ya davet ederek başkanlık sarayında uzun uzadıya bir görüşme gerçekleştirdi. Erdoğan-Meşal görüşmesine ilişkin basına herhangi bir detay sunulmadı fakat anahatlarıyla yansıyan bilgilerden anlaşılan o ki Erdoğan, Meşal’e Türkiye’nin Gazze içişlerinde türlü zorluklar yaşayan Hamas’tan vazgeçmediğini ifade etti.

Gazze’nin yönetimini elinde tutan Hamas, Gazze halkının çektiği sıkıntılara -her ne kadar bu sıkıntılardan dolayı Abbas yönetimini suçlasa da- biran önce çözümler bulmak zorunda. Gazze’de çözüme kavuşturulması gereken en büyük iki sorun: Su ve elektrik. Türkiye, diğer ülkelerden farklı olarak, bu iki sorunun çözülmesi noktasında verdiği (bir elektrik santralinin kurulması ve deniz suyu arıtma tesisinin kurulması gibi) sözlerde Filistin Yönetimini değil Hamas’ı muhatap alıyor. Bunların yanı sıra Gazze halkına iş sahası sunabilecek birkaç farklı proje daha var Türkiye’nin planlarında.

Tüm bunlar Hamas’ın elini (nispeten) güçlendiriyor. Öte yandan anlaşma ile gerçekleştirilecek projeler, Türkiye’yi Gazze’nin Mursi döneminde en büyük dostu olan fakat Sisi yönetimi altında bir düşmana dönüşen Mısır karşısında da daha güçlü bir konuma getirecek. Mursi’yi ve Müslüman Kardeşleri baş düşman olarak ilan eden Sisi, Hamas’ı ve Türkiye’deki iktidarı da İhvan’ın bir parçası olarak görüyor.

Gazze’nin su ve elektrik sorununun çözülmesi, altyapı çalışmalarının düzenlenmesi, inşaat ve sağlık sektöründeki insani durumun iyileştirilmesine dönük adımlar Hamas yönetiminin işine geliyor. Bu durum aynı zamanda el-Fetih yönetimi altındaki Batı Şeria ile Hamas yönetimi altındaki Gazze arasındaki ayrışmanın devam etmesini ve büyümesini sağlaması açısından İsrail’in de dolaylı olarak işine geliyor. Zira son birkaç yıldır el-Fetih ile Hamas arasında devam eden uzlaşı hükümeti kurma çabaları başarıya ulaşırsa Filistin meselesi, uluslararası arenada kayda değer bir noktaya kavuşacaktı. İsrail, Gazze’de kargaşa ortamı olmasındansa Hamas’ın yönetimi altında kalmasına Hamas’ın askeri faaliyetlerinin sınırlandırılması şartıyla sıcak bakıyor.

Dolayısıyla Türkiye-İsrail arasındaki normalleşme Filistinliler arasındaki iç ayrılıkları sona erdirmeyecek olması hatta daha da derinleştirecek olması bakımından önemli. Bu da Filistinliler açısından ne tür fırsatların kaçırıldığını açıklayan ve Filistinlilerin yaşadığı hayal kırıklığını özetleyen bir durum.

İSLAMİANALİZ

 

Yorumlar