Hacıların can güvenliğini artık İsrail sağlayacak. Direniş cephesinin can güvenliğini İsrail'den kim koruyacak?

Suudi Arabistan ile İsrail arasında yapılan anlaşma bu yıl hayata geçirildi ve Hacıların bileklerine “güvenlik” amaçlı bileklik takıldı. Artık İsrail istediği kişiyi her şekilde takip edebilecek, gerek gördüğü takdirde istediği eylemi gerçekleştirebilecek.

Bu anlaşmayla en çok da direniş cephesi alındığı açıkça görülmektedir. Bu sinsi plana karşı İran’dan başka kimsenin ses çıkarılmaması ise, son derece dikkat çekicidir.

İsrail yeni oyunlar peşinde ve bu oyunun partneri ise Suud hanedanlığıdır.

Geçen yıl hacc farizasını yerine getirmek üzere Mina’da bulunan 6 bin'den fazla hacı katledildi. Bu hacıların büyük bir kısmı İranlı hacılardı. Bu hacılar arasında üst düzey İranlı diplomat ve önemli yerlerde görev yapan bilim adamları bulunuyordu.

Suud hanedanlığının göz yumduğu bu terörist eyleme karşın İslam dünyası ise kör-sağır ve dilsizi oynadı.

İran tarafından bu canilik uluslararası platformlara taşındı ve kamuoyunun bilgisine sunuldu. İran’ın bu atağına karşı Suud yönetimi “tedbir” babında bir adım attı. Ancak bu adım beraberinde uzun süre tartışılacak yeni bir ayrıntıyı da gündeme getirdi.

Bu yıl "güvenlik tedbiri daha sağlam hale getirmek" uydurmasıyla hacıların bileklerine Siyonist İsrail yapımı bileklik takıldı. Amaç, olası bir kargaşa ve olağanüstü bir durumda daha kolay ulaşım sağlanması için…

Bu bileklikler aynı zamanda kişinin her anını kayıt altına almaktadır.

Bu hain ve şeytani planla diyelim hacıların güvenliği sağlandı, peki, Hamas, Hizbullah, İran ve direnişin önemli isimlerin can güvenliğini İsrail'den kim koruyacak?

Maalesef bütün bu olup bitenler karşısında İslam dünyası sessiz. Bir tek İran bu hain plana dikkat çekti.

Medya bu gelişmeyi neredeyse bir devrim niteliğinde sundu. Bu anlaşmayı sıradan bir ticari anlaşma ve hacıların can güvenliği için önemli bir tedbir olarak aktarmayı tercih etti.

Kâbe işgal altında...

Müslümanların ibadet hakkını gasp eden Suud hanedanlığı, her yıl hacılardan aldığı milyar dolarları kasasına koyuyor. Normalde tüm Müslümanların ortak değeri iken, Suud ailesi kendi tekeline alması ne yazık ki kimseyi rahatsız etmiyor.

***

Hac parasıyla teröre finans...

İngiliz yapımı Suud rejimi İsrail’le olan askeri, istihbarı, siyasi ve ekonomik ilişkileri İslam dünyasını tehdit ediyor adeta. Özelikle tekfirci örgütlere verilen destek bu tehditin vahametini gözler önüne seriyor.

Suud rejimi tekfirci akımları bütün dünyanın gözü önünde her türlü yardımı sağlıyor. Bu tekfirci akımlar ise, ortaya çıktığı günden bu yana sadece Müslümanları hedef almaktadır. Ortadoğu’da kan akıtmaktır.

Fakat her ne hikmetse bu terörizmi açıkça destekleyen Suud hanedanlığına yönelik batı dünyası dâhil hiçbir devlet herhangi bir tedbir almadığı gibi, dolaylı olarak imkan sunuluyor.

İlginç olan ise, batı dünyasının terör listesinde bu örgütlerin ismi en üst sıradadır.

Oysa söz konusu örgütler terör listesinde…

Bu güne kadar Müslümanların çıkarına hiç bir eylemleri görülmemiştir.

***

İran'dan hac boykotu!

Yaşanan bu ahlaksızlığa karşı İslam dünyası sessizliği tercih ederken, İran'dan sarsıcı bir karar geldi ve bu yıl hacca gitmeme kararı aldı.

İranlı hacıların can güvenliğinden sorumlu olmayacaklarını bildiren Suudlu yetkililer, bilakis hedef gösterircesine açıklamalarda bulundular.

Suud yetkililer tarafından tehdit nitelikli bu açıklamalara karşın yine İslam dünyası sessiz kalmayı tercih etti.

***

Oysa:

-Hac tüm İslam âleminin ortak değeridir.

-Kâbe ve bulunduğu belde hiçbir ailenin veya kavmin özel mülkü olamaz.

-Hac paraları insanlığı hedef alan hiçbir faaliyette kullanılamaz, bilakis bu paralar insanlık âleminin hizmetine sunulmalı.

-Hac ibadeti bir haktır, bu hak bir ailenin keyfi kararlarına terk edilemez.

-Müslümanlar uyanmalı ve kıyamın merkezi olan Mekke'de kıyama durmalı ve Kâbe’yi gasıp, katil ve sapık abdestli Siyonistlerden almalı.

Aydın Altay

7sabah