Milli Gazete Yazarı Burak Kıllıoğlu Siyonist İsrail'le Yapılan Anlaşmayı Sorguladı

Milli Gazete yazarlarından Burak Kıllıoğlu, bugün yayımlanan 'normal'in Anormalliği' başlıklı yazısında, Lafa gelince “emperyalist ABD”, “katil İsrail” sözleri dillerinden düşmeyen bu ülkenin muhafazakarlarının, her nedense bu “normalleşme” sürecine çıt çıkarmadığını, hatta bu olan biteni eleştirenlere kızacak vaziyette olduklarını belirtti ve "Beyazıt Meydanı’nda İsrail protestosu olsa, ilk tepkiyi cami cemaati verecek neredeyse!" ifadelerini kullandı. 

Görüntülenme: 1534 Tarih: 18 Ekim 2016 01:46
Milli Gazete Yazarı Burak Kıllıoğlu Siyonist İsrail'le Yapılan Anlaşmayı Sorguladı

Burak Kıllıoğlu'nun yazısı şöyle:
 
Söze, devletin resmi haber ajansının ısrarlı yayınlarını ve kamuoyu oluşturma çabası hatırlatarak ve “İsrail’le normalleşme” yolunda büyük(!) bir işi başardığını söyleyerek başlayalım. 
 
Geçen seneden bu yana müteaddit defalar yaptıkları haberlerle, kamuoyunu İsrail’le anlaşmaya ve İsrail gazının (doğrusu İsrail’in üzerinde hak iddia edip üzerine konduğu Doğu Akdeniz gazı) Türkiye için ne kadar da büyük(!) bir şans olduğuna hazırladılar. Muhtemeldir ki, bundan sonra benzer yayınları Kıbrıs meselesiyle ilgili de göreceğiz. Ne de olsa, “İsrail gazı” meselesinin önemli duraklarından birisi de Kıbrıs çünkü.
 
İsrail’le, 6 yıllık “kamuoyu önündeki” küslüğün ardından başlayan “normalleşme”nin kritik noktası nedir İsrail’le yapılan ve birilerine göre büyük bir başarı olan anlaşmadır. İsrail Başbakanı Netanyahu’nun, 3 sene önce “telefonda” dilediği özür kastediliyor herhalde. Bu anlaşmayı “başarı” gibi görmek isteyenler, İsrail’in “lütuf” (ex gratia) ödemesini de ısrarla “tazminat” olarak veriyorlar. Hala da böyle. Bu anlaşma sayesinde, İsrail’in tüm suçlamalardan ve davalardan azade olduğunu görmek istemiyorlar demek. 
 
İsrail, zaten kendisini suçlu görmüyordu ki. Öyle olsa, 20 milyon dolarlık ödemeyi “tazminat” olarak yapardı. “Lütuf” diye vermesi bile kibrini ve densizliğini göstermiyor mu
 
Ortada başarı varsa, İsrail’in lehine bir başarı(!) var bu şartlara göre. Hem suçlamalardan, davalardan kendini kurtardı, hem de Avrupa’ya doğalgaz pazarlama işinde kendisi için en uygun seçeneği hayata geçirme şansına erişti erişecek. “Normalleşme” diye İsrail’le anlaşabilmeyi meşrulaştırmak, “anormalleşme”nin ta kendisi değil midir Dini bütün insanların birinin bile İsrail lehine olduğu kabak gibi ortada olan bu anlaşmaya sesinin çıkmaması, anormalliğin daniskası sayılmaz mı Artık yeni “normalimiz”, “anormallik” midir
 
İsraillilerin açıklamaları bile bu anlaşmanın kime yaradığın göstermiyor mu 6 yıl aradan sonra bir araya gelen Türk ve İsrailli bakanların görüşmesinden ne çıktı İsrail Enerji Bakanı Steinitz, “Boru hattı için Türkiye seçeneği çok önemli” diyor. İsrailli bakanın, “Birçok insan bölgede barış ve istikrar ile Türkiye- İsrail arasında ekonomi ve diğer alanlarda işbirliği görmeyi istiyor” sözleri başlı başına bir fecaati gösteriyor zaten. İsrail, “işbirliğinin” doğalgazla sınırlı kalmamasını, diğer ekonomik ve siyasi sahalara da uzanmasını istiyor yani. 
 
Aynı şekilde, ABD’nin Ankara Büyükelçisi John Bass’ın, “Her şeyin ötesinde, İsrail enerji bakanını, Türkiye enerji bakanı ile burada, iki ülkenin ekonomisine de fayda sağlayacak ortak projeleri tartışıyor görmek, enerjinin barış ve istikrarı nasıl teşvik edebildiğini gösteriyor. Bu hedeflere ulaşılmasını güçlü bir şekilde destekliyoruz” ifadeleri de, tam bir “bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete” manzarasını tasvir ediyor. 
 
İnsanın aklına şu soru geliyor otomatik olarak: Başarı bunun neresinde
 
İsrail’e birçok konuda avantajlar sağlayacak, açıkça “nefes aldıracak” bir yolu açmış bulunuyoruz sözün özü. Doğalgaz vesilesiyle, projede önemli bir yer tutan Kıbrıs meselesini de acele getiriyoruz. Kıbrıs’ı bir an çözüp “İsrail gazı” işine bir an önce girişelim hevesindeyiz. “Kıbrıs’ta çözüm”den kasıt da 2004’teki Annan Planı’nın 2017 versiyonu tabi. Allah sonumuzu hayretsin!
 
Lafa gelince “emperyalist ABD”, “katil İsrail” sözleri dillerinden düşmeyen bu ülkenin muhafazakarları, her nedense bu “normalleşme” sürecine çıt çıkarmıyorlar. Bu olan biteni eleştirenlere kızacak vaziyetteler hatta. Beyazıt Meydanı’nda İsrail protestosu olsa, ilk tepkiyi cami cemaati verecek neredeyse!
 
Söylem bağlamında küresel düzene, ABD’ye, İsrail’e afaki sözler söylemek değil mesele, eylemde bunu hayata geçirebilmek. Yoksa lafla peynir gemisi yürütmek mi oldu yeni “normalimiz” 
 
İsrail’le anlaşmayı bile içine sindirebilmek anormalliğin daniskasıdır hâlbuki.
 

İSLAMİANALİZ

Yorumlar