Milli Gazete Yazarı Burak Kıllıoğlu:Mavi Marmara Meselesinde İktidarı Suçlayamayan Cambazlar, Mahkemeyi Suçluyor

Milli Gazete Yazarı, Mavi Marmara krizine rağmen perde arkasında Türkiye-İsrail ilişkilerinin kesintisiz sürdüğüne dikkat çekti. 

Görüntülenme: 1596 Tarih: 13 Aralık 2016 05:49
Milli Gazete Yazarı Burak Kıllıoğlu:Mavi Marmara Meselesinde İktidarı Suçlayamayan Cambazlar, Mahkemeyi Suçluyor

Milli Gazete Yazarı Burak Kıllıoğlu'nun yeni yazısı: 

İsrail Cambazlığı

Özelde Mavi Marmara davası ve genel itibariyle de İsraille ilişkiler, siyasi iktidarın ikircikli tavırlarının yansıması gibi. 2009 senesinde Davos’taki meşhur “one minute” hadisesiyle başlayan bu süreç, kamuoyuna farklı bir mesaj verilirken, perde gerisinde tamamen farklı işlerin yapılması şeklinde özetlenebilir.

Oy alınan muhafazakar kitleyi tam da canevinden vuracak şekilde bir “miitng meydanı popülizmi”yle yürüyen İsrail karşıtlığı, iş diplomatik safhaya gelince ise şekil değiştirdi. Bu durum, mevcut siyasi iktidar dönemindeki Türkiye-İsrail ilişkilerinin de bir özetidir denebilir.

Eylül 2009’da Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu, 53’üncü Genel Kurul Toplantısı’nda İsrail’in nükleer programı aleyhine karar alırken, oylama öncesi salonu terkeden Türkiye; bu sefer 10 Mayıs 2010’da, Filistinlilerin tüm itirazlarına rağmen, İsrail’in OECD üyeliğini veto etmedi. Bugüne dek veto hakkını kullanan Türkiye’nin bu tavrı İsrail’e OECD yolunu açtı. İşin acı tarafı, bu “veto etmeme”den 21 gün sonra, 31 Mayıs’ta ise Mavi Marmara katliamı yaşandı.

Mavi Marmara’nın ardından “kamuoyu önünde” kriz görüntüsü verildi ama perde gerisinden her şey devam etti. Ekonomik ilişkiler, hiç olmadığı kadar “iyi” oldu. Ticaret hacmi, 2008’de 3.38 milyar dolarken, 2009’da biraz tökezledi ve 2.6 milyar dolara düştü. 2010’da 3.4 milyar dolar, 2011’de 4.4 milyar dolar, 2012’de 4 milyar dolar, 2013’te 5 milyar dolar ve 2014’te de zirveye çıkarak 5.8 milyar doları buldu. Bu rakamın Cumhuriyet tarihinin rekoru olduğunu unutmamak gerek. İsrail’le kriz varken, ekonomik ilişkilerin rekor kırması müthiş bir ironi tabii..

Bu arada, Mayıs 2016’da Türkiye NATO’daki İsrail vetosunu kaldırdı. NATO, vetonun kalkmasıyla İsrail’in temsilcilik açma talebine olumlu yanıt verdi. İsrail’in NATO’ya üyelik yolu, sayemizde açıldı.

Muhafazakar oy depoları için İsrail karşıtlığı önemi bir argüman olduğundan olsa gerek, ekonomideki bu parlak(!) tablo hiç söz konusu edilmedi. 2013 yılında Obama’nın zorlamasıyla Netanyahu’nun “telefonda” özür dilediği açıklandı.

Türkiye’nin, Mavi Marmara katliamının ardından ileri sürdüğü talepler neydi Birincisi, İsrail’in Türkiye’den özür dilemesi. İkincisi, Mavi Marmara baskınında şehit olanların yakınlarına tazminat ödenmesi. Üçüncüsü ise İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ablukayı (ambargoyu değil) kaldırması.

İlkinin yerine getirildiği söylendi, ancak resmi özre dair herhangi bir metin, belge vs hiçbir yere yansımadı. İkincisi en kolayı gözükeniydi. İsrail bunu yerine getirdi, ancak “tazminat” değil “lütuf ödemesi” yaptığını anlaşmaya yazdırdı. Bu ne demek oluyor Yaptığı katliamdan dolayı kendisini suçlu görmediğini ve bir suça karşılık yapılan ödeme olan “tazminat” ödemediğini, “lütuf”ta bulunduğunu belirtti. Çok can alıcı ve vahim bir detay! Üçüncü şart da hala yerine getirilmedi. İsrail, bırakın ablukayı kaldırmayı, birtakım mallara uygulanan ambargoyu bile kafasına estikçe esnetiyor hala. Gazze’nin dış dünyayla bağlantısı “abluka” yüzünden kesik.

İsrail’in talepleri neydi peki İsrail ordusunun “yapmış olabileceği hatalar” (ifadeye dikkat) için özür, tazminat (onu da kabul etmeyip ‘lütuf’’a çevirdiler) teklifi, diplomatik ilişkilerin restore edilmesi ve savaş suçu suçlamalarının kaldırılması. İsrail, bugün Türkiye’yle yapılan normalleşme anlaşması sebebiyle çok mutlu, işlediği cürmü kabul etmiyor hala ve tüm suçlamalardan da “aklanmış” durumda. Bu normalleşme anlaşması Gazze’yi mi sevindirdi, Tel Aviv’i mi, kamuoyu vicdanı kararını verir zaten.

“Düşürülen” Mavi Marmara davasında mahkemenin açıkladığı karar gerekçesi tarihe geçecek cinsten ibretliktir. Mahkeme, İsrail’le yapılan anlaşma ile “kovuşturmaya engel şart getirildiğini” belirtmiş ve alenen “elimiz kolumuz anlaşmayla bağlandı” demiştir. İsrailli katillerin anlaşmayla aklanmasını da tarih elbette yazar bir yere.

Netice itibariyle, “cambaza bak” oyunu İsrail meselesinde de tam gaz sürüyor. Kitleyi oyalamak için bu sefer de mahkemeyi suçlayan cambazlar çıkıveriyor. Allah sonumuzu hayretsin…

Yorumlar