Çalıştayın açılışında konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, dünyadaki ve İslam dünyasındaki kriz ve çatışma bölgelerini ele alarak, “Dünyadaki güç odaklarından biri ABD, yakın olsa da geçmişi itibariyle farklı duran Avrupa, dünya gücü olarak Rusya. Güçlü ülkeler hiçbir zaman birbirleriyle çatışma ortamını istemiyor. Bir de şimdi Çin doğuyor. Aslında Çin, dünya politikalarının belirlenmesinde bir numaralı güç olacağa benziyor” dedi. İsrail tehlikesine dikkat çeken Karamollaoğlu, “Benim dikkat ettiğim hiç kimse ne Siyonizm’den, ne de İsrail’den bahsetmiyor. Sanki böyle bir ülke yok. Hâlbuki İsrail küçük bir devlet gibi gözükse de Siyonizm prensiplerini benimseyen güçler olarak ABD’yi ve Avrupa’yı en fazla etkileyen zihniyet olarak öne çıkıyor” şeklinde konuştu.
Görüntülenme: 2418 Tarih: 16 Ocak 2017 20:53
ESAM Genel Başkanı Recai Kutan, Saadet Partisi Genel Başkanı ve ESAM kurucusu Temel Karamollaoğlu’nun da katıldığı “Ortadoğu’daki gelişmeler ve Türkiye’nin Yönelimleri” konulu çalıştayda dünyanın ve Ortadoğu’nun bugünkü yönelişi ele alındı.
Çalıştayın açılışında konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, dünyadaki ve İslam dünyasındaki kriz ve çatışma bölgelerini ele alarak, “Dünyadaki güç odaklarından biri ABD, yakın olsa da geçmişi itibariyle farklı duran Avrupa, dünya gücü olarak Rusya. Güçlü ülkeler hiçbir zaman birbirleriyle çatışma ortamını istemiyor. Bir de şimdi Çin doğuyor. Aslında Çin, dünya politikalarının belirlenmesinde bir numaralı güç olacağa benziyor” dedi. İsrail tehlikesine dikkat çeken Karamollaoğlu, “Benim dikkat ettiğim hiç kimse ne Siyonizm’den, ne de İsrail’den bahsetmiyor. Sanki böyle bir ülke yok. Hâlbuki İsrail küçük bir devlet gibi gözükse de Siyonizm prensiplerini benimseyen güçler olarak ABD’yi ve Avrupa’yı en fazla etkileyen zihniyet olarak öne çıkıyor” şeklinde konuştu.
Çalıştayın açılışında konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, dünyadaki ve İslam dünyasındaki kriz ve çatışma bölgelerini ele alarak, “Dünyadaki güç odaklarından biri ABD, yakın olsa da geçmişi itibariyle farklı duran Avrupa, dünya gücü olarak Rusya. Güçlü ülkeler hiçbir zaman birbirleriyle çatışma ortamını istemiyor. Bir de şimdi Çin doğuyor. Aslında Çin, dünya politikalarının belirlenmesinde bir numaralı güç olacağa benziyor” dedi. İsrail tehlikesine dikkat çeken Karamollaoğlu, “Benim dikkat ettiğim hiç kimse ne Siyonizm’den, ne de İsrail’den bahsetmiyor. Sanki böyle bir ülke yok. Hâlbuki İsrail küçük bir devlet gibi gözükse de Siyonizm prensiplerini benimseyen güçler olarak ABD’yi ve Avrupa’yı en fazla etkileyen zihniyet olarak öne çıkıyor” şeklinde konuştu.
ANKASAM Başkanı Prof. Dr. M. Seyfettin Erol, Türkiye’de yeni anayasa süreci ve döviz kurunun yükselmesinin sokakları hareketlendirmeye yönelik olarak kullanılma niyetini açığa çıkardığını söyledi. Prof. Dr. Erol, Büyük İsrail Projesi olan BOP’un Türkiye, İran ve Rusya birlikteliğiyle ekarte edilmiş göründüğünü, bu durumun ise İsrail’i önümüzdeki süreçte bizzat işi ele alarak saldırgan hale getirebileceğine vurgu yaptı.
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sıtkı Bilgin ise, Sovyetler Birliği’nin çöküşünün etkisinin yeni yeni görüldüğüne dikkat çekti. Prof. Dr. Bilgin şöyle konuştu: “Anglosakson hâkimiyetinin zayıflaması, Çin ve Şangay oluşumunu doğurdu. Arnold Tonbee, Birinci Dünya Savaşı sonrası Ortadoğu’daki haritayı çizen adamdır. Bernard Lewis ise Tonbee’nin talebesi olarak 1970’lerden sonra bugünkü dünya siyasi haritasının mimarıdır” dedi.
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Alkan, “Türkiye bugün Ortadoğu’daki meseleleri çözerken durumu geçmişten farklı. Geçmişte Osmanlı belki 1516 Mercidabık, 1517 Ridaniye seferiyle Suriye, Filistin, Mısır, Libya’ya açıldığı tarihler olan mevcut aktif askeri gücü pasifize eden savaş şansı vardı geçmişte. Ama Türkiye’nin bugün böyle bir gücü yok. Bu nedenle Saadet Partisi’nin eskiden beri dillendirdiği bir barış planı üzerinden kendi siyasi birlikteliğini gerçekleştirmesi lazım. Türkiye; İran, Rusya, buna Suriye ve Irak’ı da katıp bütün Ortadoğu’ya genişleyen bir barış bloğu oluşturmadan, Arz-ı Mev’ud’un önünde durma şansı gözükmüyor.”
Dünyada bugün yabancı düşmanlığı ve İslamofobinin sürekli gündemde tutulduğunu anlatan Ufuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oya Akgönenç, 11 Eylül’den sonra ABD’nin başını çektiği Batı bloğunun insani değerler, adalet gibi mefhumları yok saydığını, bunun ise materyalizmin sonu anlamına geldiğini kaydetti. Akgönenç, “Hep bencil, benmerkezci, bananeci bir anlayış hakim olunca, ‘beni rahatsız eden ne varsa yok olsun’ anlayışını getirdi. Bu zanlara, tahminlere ve korkulara dayalı bir stratejidir.”
Ortadoğu’da tarih boyunca mezhep temelli rekabet ve çatışmalarına, oluşturulma sürecine ve bunun çözümüne ilişkin tahliller yapan Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Mustafa Eravcı, “Etnik meselelerde de dünya değerleri üzerinden yeni bir yaklaşım tarzı ortaya konmalıdır. Ortadoğu’daki tek tipçi devlet yapılanmaları da dikkate alınarak mezhep ve etnik politikalar yeniden gözden geçirilmelidir.”
Yrd. Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, “Tunus’ta başlayan Arap Baharı’nın Suriye’ye sıçraması için ilgili ülkelerde kamplar kuruldu. Bugün 5 milyonu aşkın insan Suriye’de göç etti. Suriye diye bir devlet kalmadı. Planlı bir şekilde Suriye’nin tahliyesi gerçekleşti. Bunu, İsrail bağlamında ele almak durumundayız.”
Dr. Ece Kalender, “Petrol ve enerji bağlamında Türkiye bir öneme sahip boru hatlarının geçişi noktasında. Stratejik politikalar ve iç karışıklıklar, enerji ile de bağlantılı. Uluslararası düzlemde Şii ve Sünniler arasında ciddi bir mezhep ayrımı göze çarpıyor. Bizde olan her şeyi Batı’ya mal etmek ne kadar doğru, sorgulamak gerek.”
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhittin Ataman, “Mutlak bir imha gücüne sahip olan Amerika artık bir rüya devleti değil. Amerika daha sistemsel bir kriz içindedir. Bütün bu krizler sonucu Batı politikasında bariz, sığ bir avamlaşma açıkça gözüküyor. Trump’tan Sarkozy, Berlusconi’ye kadar kendi ifadeleriyle şarlatan isimlerle temsil ediliyorlar. Bir diğeri ise üretkenliğini kaybettiler. Dış mihrak söylemine Batılılar da sarılmaya başladı. Dış mihrak ifadesi, üretkenliğini kaybedenlerin bir söylemidir. Batı’nın krizinin özü, etkisiz, düşmansız kalmasıdır.”
ORSAM Başkanı Doç. Dr. Şaban Kardaş, “Ortadoğu’da sınırlar tartışmaya açıldı. Sınırların anlamını yitirdiği bir süreç. İçeride de bir revizyonist dalga var. Ortadoğu, güvenliği dışarıdan sağlanan bir bölge. Bu bizi bir güvenlik krizi ile baş başa bırakıyor. Esas sorun, büyük dizaynlarımızı bölgede hayata geçiremememiz. Küresel kutup olmaktan ziyade, bölgesel düzeni inşa eden olmalıyız.”
MİLLİ GAZETE