El Menar
Amonyaktan kaynaklı potansiyel tehditler hakkında tartışmalar, Siyonist oluşumda yeniden gündemin üst sıralarında yer almaya başladı. Yeni bir haber, Hizbullah'ın cephaneliklerindeki ilerlemeler nedeniyle bu tür tehditlerin daha da tehlikeli hale geldiğini söylüyor.
İsrail gazetesi Haaretz, Siyonist oluşuma her ay amonyak getiren bir gemiye yönelik bir saldırının, sıvı amonyakla deniz suyu arasındaki kimyasal tepkime sonucunda on binlerce kişinin ölümüne yol açabileceği ikazında bulundu.
Haaretz muhabiri Noa Shpigel, önde gelen bir İsrailli araştırmacı kimyacının, Haifa Chemicals şirketi ile Hayfa belediyesi arasında, şehrin limanındaki amonyak depolama tankları hakkındaki bir davayla bağlantılı olarak Yüksek Mahkeme'ye bildirdiği uzman görüşünden alıntı yaptı.
İsrail Teknoloji Enstitüsü-Technion'un kimya departmanından Prof. Ehud Keinan'ın bildirdiği görüş, birkaç ay önce iletilmişti. Habere göre, meselenin hassasiyeti nedeniyle mahkeme işlemleri kamera çekimiyle gerçekleştirildi.
Bir gemi, ayda bir defa İsrail'e amonyak getiriyor. Hayfa'da bulunan Kishon limanına demir atıyor ve kargonun indirilip saklama tesisine götürülmesi günün çoğunu alıyor. Gemi, 16,700 ton sıvı amonyak taşıyor ve bunun 10,000 tonu Hayfa'ya indiriliyor.
Gemideki amonyak, beş depolama tankıyla taşınıyor. Keinan'a göre tek bir tankın hasar görmesi, etkileri 2. Dünya Savaşı'nda Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombalarını geçebilecek bir felakete yol açabilir. Eğer beş tankın beşi de tehlikeye atılırsa, buradan doğacak ölümcül amonyak bulutu en az sekiz saat boyunca Hayfa bölgesinin tümünü kaplayabilir: Keinan'ın hazırladığı rapora göre bu durumda tehlike bölgesindeki herkes bir saat içinde boğularak ölecektir.
Haaretz, bu rapor mahkemeye sunulduğu zaman, bir özetinin de gizli bir mektup içinde başbakana ve diğer İsrailli yetkililere gönderildiğini öğrendi.
İsrail gazetesinin bildirdiğine göre Başbakanlık, yaptığı bir açıklamada mektubu aldığını ve Ulusal Güvenlik Konseyi'ne ilettiğini doğruladı ve mektubun içeriğinin “amonyakla ilgilenen profesyonellerle tartışıldığını ve mektubun göndericisi ile Hayfa Belediye Başkanı'na birer yanıt gönderildiğini” ekledi.
Gazetenin söylediğine göre ayrıca, amonyak depolama tesisi için alternatif bir yer arama çalışması yürüten bir kişi, Aşdod yakınlarındaki Eilat-Aşkelon Boru Hattı Firması'nın tesisine taşıma önerisinin reddedildiğini ve sebebin, Gazze Şeridi'ne uzak olmayan Aşdod Limanı'na amonyak sevkiyatı yapmanın riskli olması olduğunu söyledi.
İsminin açıklanmaması koşuluyla konuşan kaynak, “Teknenin bütün bir gün boyunca orada olmasının tehlikeli olduğunu, çünkü Kassam roketlerinin atılabileceğini söylediler” dedi ve bu esnada “bunun herhangi bir depolama tankından daha tehlikeli olduğunu” ekledi.
Aralık 2011'de Çevre Koruma Bakanlığı'na sunulan bir rapora göre her yıl İsrail'e getirilen 120,000 ton amonyağın yüzde 80'i, büyük çoğunluğu dışarıya ihraç edilen suni gübre imalatında kullanılıyor.
Bakanlık raporu, ABD mülkiyetindeki Haifa Chemicals şirketinin Siyonist oluşumun amonyak ithalatının yüzde 70'ini kullandığını, kalan yüzde 30'un ise Israel Chemicals şirketi tarafından kullanıldığını belirtiyor.
İkinci bir anonim kaynak ise, “Depolama tankı bir sorun, ve bu şu ana kadar ele alınan tek sorun, ancak asıl sorun gemi” şeklinde konuştu.
Kaynak, “Devlet Haifa Chemicals'ın tarafını tutuyor” diye ekledi: “Bu şirket her defasında, İsrail'in amonyağa ihtiyacı olduğu ve amonyaksız yapamayacağı şeklindeki sahte mazereti kullanıyor. Yalan bu. İsrail'in ithal ettiği amonyağın yüzde doksan beşi, gübre yapımında ve satılan başka ürünlerin yapımında kullanılıyor. Bu tamamen iş meselesi. Bu iş olmazsa İsrail'in başına hiçbir şey gelmez, olacak tek şey bir tesisin işlememesi ve işçilerin işsiz kalması olur. Bir fabrikanın kapanması hoş bir şey değil, ama İsrail'in işleyişine hiçbir şey olmaz.”
Kaynak, sorunun, ihracata yönelik suni gübre imalatında kullanılan miktarlar hariç olmak üzere İsrail'in amonyak tüketiminin üretim için kârlı olamayacak kadar düşük olması olduğunu söyledi. “1983 yılına kadar burada amonyak yaparlardı. ‘Halk için ve devlet için' iddiası bir yalandan ibaret” dedi.
Diğer yandan gazetenin haberi, Hizbullah'ın son yıllarda artan kapasitelerinden söz etti. Ordudaki üst düzey bir subayın kısa süre önce Hamas'ın ve özellikle Hizbullah'ın roket ve yüksek isabetli füze üretme ve edinme becerisinin “en önemli tehdit” olduğunu söylediğini aktardı.
Hizbullah, roketler ve gelişmiş yüzeyden yüzeye füzelerden oluşan bir sistemi işleriyor ve şimdi, 2006'daki İkinci Lübnan Savaşı arefesinde sahip olduğunun 10 katı kadar rokete sahip.
Yine haberde yer aldığına göre Hizbullah'ın çeşitli türlerden 130,000 roketi bulunuyor: 40 kilometreye kadar menzilli Grad; Fecr (75 kilometre), İran yapımı Zilzal füzeleri (200 kilometre), Fetih ve M-110 (250 kilometre) ve Suriye yapımı Scud-D füzeleri (700 kilometreye kadar menzilli).
Hizbullah aynı zamanda çeşitli fırlatma seçeneklerine sahip: yer altı rampaları, “doğal koruma alanlarında” saklı rampalar ve kamyonlar ile ticari araçların üzerinde bulunan mobil rampalar. Haaretz gazetesine göre İsrail güçleri, 2006 savaşında günde yaklaşık 200 roket ateşleyebilen Hizbullah'ın bir sonraki savaşta günde 1,500'e kadar roket ateşleyebileceğini tahmin ediyor.
www.medyasafak.net