Alwaght.com

 

 

İran İslam Cumhuriyeti, Arap rejimleri de dâhil olmak üzere pek çok bölgesel ve uluslararası tarafın yaptığı işlerin başarısız olduğunun görüldüğü bir zamanda, İsrail rejimine yaklaşımda doğru hattı çizmeye çalıyor. Tahran'ın üzerine çalıştığı yolun, Arap-İsrail çatışmasında Filistin tarafına yarar sağlayacağı ileri sürülebilir. Amerikan politikası Filistin davasını unutulmuş bir tarihin parçası haline getirmeye kararlıyken, başka hiçbir yol işleyemez.

 

İran, 21-22 Şubat tarihlerinde başkent Tahran'da 6. Uluslararası Filistin İntifadası konferansını düzenlemeye koyuldu. Etkinlik, yer, zamanlama ve katılım dikkate alındığında pek çok anlama işaret edecek.  

 

İran parlamentosunun ev sahipliği yapacağı Filistin'e destek konferansı, Salı ve Çarşamba günü İran başkentinde düzenlenecek. Konferans, Filistin davasına, onun desteklenmesine ve İsrail rejiminin karşısında yer almaya odaklanıyor.

 

 

Dayanışma konferansı ne kadar önemli?

 

Pek çok mesele, etkinliğin önemini ortaya koyuyor. Bunların içinden en önemlileri şunlar:

 

Birincisi, hazırlıklar sürerken, yaklaşık 80 ülkeden siyasi figürlerin konferansa katılması bekleniyor ve bu, Filistin davasının Müslüman ülkelerdeki ve dünyadaki merkeziliğini vurguluyor.

 

İkincisi, bazı medya kuruluşları, etkinliğin ve süregiden hazırlıkların yayın dışı bırakılması için sıkı çalışıyor. Ancak bazı başka medya kuruluşları inisiyatif aldı. Örneğin Lübnan merkezli El Mayadin haber ağı, “İntifada'nın Ötesinde” başlığıyla, yaklaşan etkinliğin haberlerini yapıyor. Tahran'da devam eden hazırlıklara yer veriliyor ve bu şekilde Filistin davasına medya haberlerindeki payı veriliyor.

 

Üçüncüsü, Filistinli yetkililer İran'ın adımını son derece olumlu karşıladı. Hamas'ın Lübnan'daki temsilcisi Ali Baraka, Hamas'ın üst düzey temsiliyetle katılacağını belirterek, İran'a Filistin'e olan sarsılmaz bağlılığı ve bütün Filistinli gruplar ile küresel parlamento sözcülerini konferansa davet etmesi nedeniyle teşekkür etti.

 

Filistin Kurtuluş Örgütü siyasi büro üyesi Keyid el-Ghul, Filistin'e destek konferansının özellikle yer, zamanlama ve mesajlar açısından büyük önem taşıdığını söyledi.

 

İlave olarak, Filistin Ulusal Meclisi sözcüsü Salim el-Zanun, konferansı organize etmesi nedeniyle İran'a ve parlamentosuna teşekkür etti. El Fetih hareketinin eski genel sekreteri Faruk el-Kaddumi de konferansın Filistin davası ve Kudüs mücadelesi açısından bir dönüm noktası teşkil edeceğini savundu.

 

 

Mesajlar

 

Konferans, aşağıdaki gibi sıralanabilecek bir dizi mesaj taşıyor:

 

Birincisi, derin anlamlar taşıyan bir dönemde gerçekleşiyor. ABD ve İsrail rejimine verilen, İran'ın seçeneklerini vurgulayan ve Beyaz Saray'daki Amerikan yönetimleri değişirken bile, Amerika'nın basınçları ne kadar ağır olursa olsun tereddüt edilmeyeceğini ifade eden açık bir mesaj olarak görülüyor. Toplantının İran'da yapılması, Filistin davasının İran'ın stratejisinde üst düzey öncelik olarak kalmaya devam ettiğinin altını çiziyor.

 

İkincisi, merkezi konumdaki Filistin davasına ve Müslümanların kutsal mekânlarına odaklanmak yoluyla odaklanmak yoluyla Müslümanların birliğini güçlendirmenin bir alanı olarak görülüyor.

 

Üçüncü, konferans Filistin davasının İran'ın stratejisi ve politikasındaki merkeziliğini ortaya koyuyor. Bu, uzun süredir varolan, dünya çapındaki direniş hareketlerini destekleme politikasının bir parçası olarak gerçekleşiyor.

 

Dördüncüsü, konferansın baskın sonuçlarından biri, Filistin davasının yeniden Müslüman ve Arap dünyasının meseleleri listesinde üst sıralara konulması olacaktır. Filistin davası geçtiğimiz yıllarda Arapların önceliklerinden biri olmaktan çıkarıldı. Arap hükümetleri, uluslarının gerçek endişesini görmezden geldi ve İsrail rejimiyle diplomatik normalleşmeye ve Tel Aviv'le ortak çıkarlar geliştirmeye başladı.

 

Beşincisi, etkinliğe ilişkin medya haberleri, Arap medyasının eksikliklerini ve bu dava için izledikleri haber karartmasını dengeleyecektir. Medya, Filistin davasının itibarını yeniden inşa etmeye odaklanacak ve Filistin halkının durumunu gösterecek, elbette Filistin mücadelesinin insani, ulusal, tarihsel ve etnik boyutlarına ışık tutacaktır. Dahası, Filistin davasına ilişkin bazı anahtar konseptler vurgulanmaktadır.

 

Altıncısı, iki günlük konferans, heyetler, katılan figürler, amaçlar ve sonuçlar dikkate alındığında, öncekilerden tamamen farklı içerimler taşıyacaktır. Filistin davasını, bugün özgürlük arayışında olan bütün uluslar için bir öncelik haline getirecektir.

 

 

 

www.medyasafak.net