Azerbaycan Müslümanlarının Sesine Kulak Verelim

Biz, büyük milletimizden uluslararası medeni ve demokratik kurumlarla yazışarak itiraz seslerini tüm dünyaya ulaştırmalarını ve işlenen cinayetlerin ve milletin evlatlarının hapse atılmasının bedelini ağırlaştırmalarını istiyoruz. Bizler hep birlikte tek sesle diyoruz ki Hacı Mövsüm, Hacı Gülab, Hacı Tali’, Hacı Zülfikar ve Hacı Serdar gibi büyüklerin hapsi kolay olmayacaktır ve rejim bunun karşılığında ağır bir bedel ödeyecektir.  

Görüntülenme: 1805 Tarih: 21 Nisan 2017 04:41
Azerbaycan Müslümanlarının Sesine Kulak Verelim

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla “Allah, “Elbette ben ve peygamberlerim mutlaka galip geleceğiz” diye yazmıştır. Hiç şüphesiz Allah, pek güçlüdür, yenilmez mutlak kudret sahibidir.” (Mücadele/21) Hepimiz, Hacı Mövsüm’iz, Hacı Abgül’üz, Hacı Tali’yiz… Ey Büyük Azerbaycan Milleti! Bizim ülkemiz, değişimlerin süratli olduğu bu çağda dert, acı, mahrumiyet, mazlumiyet ve birçok sıkıntı ile boğuşmaktadır. Ülkemiz, diktatör, bağımlı ve dinsiz ve hatta din ve millet karşıtı bir devlete duçar olmuştur. Bu muasır zamanda milletimiz ve ülkemiz için acı bir kader yazılmaktadır. Ülkemizin asli sermayeleri olan gençlerimiz, diğer ülkelerde avare olmuşlardır. Kanaat önderleri baskı altındadırlar; dindarlar ve gayretli şahsiyetlerimiz hapislerdedirler. Ekonomik sıkıntılar son haddine varmıştır. Hiçbir şekilde eleştiriye izin verilmemektedir. Düşünce özgürlüğü yok edilmiş ve birincil temel haklar insafsızca milletimizden alınmıştır. Hükümet, siyasi aktivistleri, eleştiri yapanları ve dindarları haksız yere hapse atmıştır. Bağımsız gruplar baskı altında ezilmekte ve kanaat önderleri hemen tespit edilmekte ve yok edilmektedirler. Hükümet muhalifleri, hapiste şiddete maruz kalmakta ve işkence görmektedirler. Uyuşturucu madde ve silah taşıma, vergi kaçırma ve ihanet gibi düzmece suçlamalar, Azerbaycan devletinin her zamanki bahaneleridir. Hâlbuki tüm muhalifler, kanuni ve meşru faaliyetler yürütmektedirler. Ama hükümet, serbestlik ve özgür ortam iddiasında bulunsa da en küçük muhalefeti, eleştiriyi ve hayır temennisini tahammül etmemektedir. Şuanda demokrasi taraftarlarının Azerbaycan’da hiçbir can güvenliği bulunmamaktadır. Azerbaycan devleti, Avrupa Birliği’nin baskısı ve insan hakları aktivisti 76 kişinin itirazı üzerine 2016 yılında insan hakları savunucusu, basın mensubu ve siyasi faal 17 kişiyi serbest bırakmak zorunda kaldı. Ama facianın derinliği bu rakamların çok üzerindedir ve hapisteki dindarların, Azerbaycan’ın cehennem gibi hapishanelerinden hiçbir şekilde kurtulma şansları yoktur; en küçük bir itiraz halinde doğrudan hücre hapsine gönderilmektedirler. İtiraf almak ve korku yaratmak için yapılan işkence son haddine varmıştır. Milletimizin eşsiz kahramanı Hacı Tali’, bu yiğit genç ve Azerbaycan’ın ümidi,“İşkence neticesinde üç gün kendime gelemedim” dediği gün uluslararası toplum, Azerbaycan’da işkence konusunda araştırma ve inceleme yapılması için mektup yazdılar, ama Azerbaycan devleti, Azerbaycan hapishanelerinde inceleme yapılması için hiçbir kuruma ve insan hakları grubuna izin vermiyor. Diktatör rejime karşı yapılacak her türlü eleştiriyi susturmak hedefiyle basın mensuplarına, siyasi ve dini faaliyet gösterenlere yapılan insafsız ve amansız baskı günlük ve sıradan işler haline gelmiştir. Ülkemizdeki insan hakları durumu, uluslararası raporlara göre içler acısı durumdadır. Son yıllarda diktatör devlet, muhalifleri, dindarları, basın mensuplarını, siyasileri ve insan hakları savunucularını sınırlandırmak için çalışmalarını kaç berabere katlamıştır ve onlardan birçoğunu düzmece bahanelerle hapse atmış ve onlar için ağır hükümler vermiştir. Milletin özgürlük bahşeden sesleri, genelde hücre hapislerindedirler. Onlar, ortaçağ işkencelerine itiraz etmek için açlık grevi yapmaktadırlar. Dünya İşkenceyle Mücadele Örgütü, siyasi tutuklulara ve Nardaran olaylarında tutuklananlara yapılan işkencelerin durdurulmasını istemiştir. Hapisteki siyasiler işkence görmektedirler, avukatlarıyla görüşememektedirler, aileleriyle de görüşme izinleri bulunmamaktadır; hepsinden daha kötüsü rejim mahkemelerinde kendilerini savunma hakları bile yoktur. En kötü işkenceler altında itiraf alma normal bir prosedür halini almıştır. Toplumun kanaat önderlerinin, göstermelik seçimlere ve özellikle anayasanın değiştirilmesine ve cumhurbaşkanlığının aile riyaseti ve mirasına dönüştürülmesine itiraz etmesi milletimizin en doğal hakkıdır; ama bu, en büyük suç sayılmaktadır. Bugün milletimiz, düşünce ve inanç özgürlüğü ve dini törenlerin serbestisi için ağır bir bedel ödemektedir. Milletimiz, temel hakları ve insan hakları yolunda direnerek sesini dünyaya duyuracaktır. Biz, büyük milletimizden uluslararası medeni ve demokratik kurumlarla yazışarak itiraz seslerini tüm dünyaya ulaştırmalarını ve işlenen cinayetlerin ve milletin evlatlarının hapse atılmasının bedelini ağırlaştırmalarını istiyoruz. Bizler hep birlikte tek sesle diyoruz ki Hacı Mövsüm, Hacı Gülab, Hacı Tali’, Hacı Zülfikar ve Hacı Serdar gibi büyüklerin hapsi kolay olmayacaktır ve rejim bunun karşılığında ağır bir bedel ödeyecektir. Biz onların yalnız olmadıklarını ilan ediyoruz. Onların hapse atılmasıyla, bizlerin hepsi hapse atılmıştır. Hepimiz Hacı Mövsüm’iz, hepimiz Hacı Tali’yiz, hepimiz… Büyük Azerbaycan ülkesinin Türkiye, Avrupa ve Rusya’daki dertli ve kırgın evlatları. 21 Nisan 2017

Yorumlar