“ABD emperyalizminin savaş suçları utanmazca artıyor, Afganistan-Pakistan sınırına kısa bir süre önce atılan şu “bombaların anası” bunun son kanıtı. Bu suç, Suriye’deki ABD saldırganlığından ve Doğu Asya’daki savaş tehditlerinden ayrı düşünülemez. ABD’nin Suriye’yi tehdit ettiğini, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’ni tehdit ettiğini ve sivilleri ve Afganistan toprağını uluslararası tehditlerine destek olacak silahlar için deney alanı olarak kullandığını görüyoruz.”
“Bütün bu eylemler ABD’nin ‘düşman’ ya da ‘muhalif’ olarak tanımladığı ülkeleri tehdit etme çabalarından ibaret olmayıp aslında tehditlerini ‘tarafsız’ güçlere doğru yaygınlaştırma anlamına da geliyor. Trump, geçtiğimiz on yıl boyunca İsrail’in bombalarını ve silahlarını Gazze ve Lübnan’da denediğini hatırlatır şekilde, halklarımızın ve bölgemizin ABD savaş endüstrisi için bir deneme sahası olmasına alışmamızı ve bunu normal karşılamamızı istiyor. Nitekim ABD ve İsrail uluslararası silah fuarlarında, Gazze’deki çocukların, Afganistan’daki kadınların, Yemen ve Irak’ta yoksullaştırılmış sınıfların üzerinde ‘başarıyla’ denenmiş olduğu silahları satıyor. ABD silah şirketleri bölgede halklarımızın katledilmesinden günbegün kâr ediyor.”
“Katil ABD emperyalizmi bölgemizde yeni bir olgu değil ve Trump ve ABD’nin rolüyle ilgili her türden yanılsamanın bir kenara bırakılması gerekir. Trump bankacıların, polislerin ve generallerin öne sürdüğü bir gemi aslanıdır. Bugün Arap dünyasında Suudi Arabistan, Katar ve Mısır’da Sisi’nin önderliğindeki gerici güçlerin iki konuda Trump’ın ardına dizildiğini görüyoruz; ‘teröre karşı savaş’ ve İran’a karşı gerçek ekonomik ve politik savaş ve askeri savaş tehdidi.”
“Bugün Arap gerici rejimleri direnişe ve bölgedeki her türlü devrimci ve gerçekten demokratik değişime karşı İsrail ile işbirliği yapıyor. Bu, Filistin halkı ve onun hakları pahasına ve Arap halkına gerçeği tersyüz edilmiş halini dayatarak yapılıyor, yani İsrail’in dostumuz ve İran’ın düşmanımız olduğuna dair ağır bir propagandayla.”
“Trump Filistin’e önce bir CIA yöneticisini ve daha sonra Filistin Yönetimi’ne dokuz şart sunan özel bir elçi gönderdi, iki adam da Mahmud Abbas’la buluştu. Bu buluşmalardan önce Filistin Yönetimi’ne güvenlik delegasyonları gönderilmişti. Olup biteni özetlemek gerekirse, Filistin Yönetimi ABD ve İsrail için bir güvenlik şubesi gibi çalışacak. Abbas ABD’nin dokuz koşulunu şimdiden yerine getirdi, özellikle de Batı Şeria ve Gazze’de halk sınıflarının açlıktan ölecek hale gelmesiyle.”
“Bu durum ne anlama gelmektedir? Filistin kapitalist sınıfının krizini Filistin halk sınıflarının krizini yaratarak çözmek istiyorlar, halk için bir kriz yaratarak ve Filistin halkının hakkı olan fonları ABD ve Avrupa güçlerinin dayattığı koşulları yerine getirmek için çalarak. Bu onlara ve Trump’a hizmet ediyor. Gazze’den Ayn el-Hilve’ye ve Suriye’ye kadar Filistinlilerin yaşadığı toplumsal ve ekonomik krizleri gördüğümüzde bunların kapitalizmin, Siyonizmin ve emperyalizmin ürünü olduğunu ve en gerici iktidar biçimlerini konsolide etmek için kullanıldığını biliyoruz.”
“Bugün Gazze’yi aç bırakma siyaseti neden ortaya çıktı? Güvenlik işbirliği siyaseti neden yoğunlaştırılıyor? Filistin Yönetimi neden Filistin halkının birlik ve güvenlik işbirliğinin sona erdirilmesine yönelik çağrılarını reddediyor? Bütün bunlar yeni bir döneme girdiğimizin işareti, bu yeni dönemde Batı Şeria ve Gazze’nin kapitalist sınıfının ‘özerklik hükümeti’ni, devlet olmanın getirdiği egemenlik ve otoriteden eser yokken, ‘Filistin devleti’ olarak tanımlayarak kabul ettikleri bir dönemdir. İsterseniz ‘Filistin imparatorluğu’ adını verin, hâlâ Vichy rejimiyle yönetilen işgaldir bu.”
“Halkımız Abbas’ın İsrail’in tek bir yerleşimi inşa etmesini engelleyemeyeceğine ya da tek bir esirin özgürlüğünü sağlayamayacağına ikna olmuş durumda. Bunlar Filistin direnişinin görevleridir. Bir başka acil görev boykot hareketin güçlendirilmesi ve genişletilmesi ve ırkçı, Siyonist devletin tecrit edilmesidir. Güvenlik işbirliğinin başkanıyla ABD emperyalizminin, pasta yerken Arap topraklarına füze atmakla övünen açıkça ırkçı başkanını bir araya getiren grotesk Abbas-Trump buluşmasıyla ilgili hiçbir yanılsamaya yer yok.”
“Nitekim ABD’deki Filistin topluluğundan Mahmud Abbas’a, açıklandığı gibi ay sonunda, Washington’a gelmeden önce Filistin halkı ve ABD’deki Filistinliler adına konuşmamasını isteyen bir mesaj göndermelerini istedik. Filistin halkının gerçek temsilcileri İsrail tarafından esir alınmıştır. Bu vesileyle, dünyanın her yerindeki ilerici ve devrimci güçleri İsrail’de ve -ABD ve Fransa da dahil olmak üzere- başka yerlerdeki hapishanelerde kahramanca mücadele eden Filistinlilerle dayanışma ve eylem haftasına destek vermeye çağırıyoruz.”
[pflp.ps’de yer alan 16 Nisan 2017 tarihli İngilizce orijinalinden BDS Türkiye tarafından çevrilmiştir.]