AGD Başkanı Salih Turhan: “İsrail’in Kurulması Siyonist Projenin Nihai Sonucu Değil, İlk Adımıdır”

“İsrail’in kurulması Siyonist Projenin nihai sonucu değil, ilk adımıdır” diyen Turhan: ”Devamının Büyük Ortadoğu Projesi olduğu da bugün için bu coğrafyanın tarihini bilen herkesin malumudur. Irak ve Suriye’den sonra sıranın Türkiye ve İran olduğu bir komplo değil, bir gerçekliktir. Şimdi biz bütün adımlarımızı bu süreci okuyarak atmak zorundayız. Referandum süreci de sonucu da emperyalizmin planlarını değiştirmeyecektir.'' 

Görüntülenme: 2168 Tarih: 30 Nisan 2017 12:28
AGD Başkanı Salih Turhan: “İsrail’in Kurulması Siyonist Projenin Nihai Sonucu Değil, İlk Adımıdır”

Anadolu Gençlik Derneği 81 İl Şube ve Bölge Başkanları Ankara’da gerçekleştirildi. Toplantıda AGD/MGV Genel Başkanı Salih Turhan konuştu.

Kutuplaştırıcı, ötekileştirici, nefret söylemi içeren yaklaşımlardan uzak durulmasını söylediklerini ifade eden Genel Başkan Turhan: ”Bizim için en önemli netice 17 Nisan sabahı evet oyu kullananların da hayır oyu kullananlarında sandığa gitmeyenlerin de çay içebileceği bir ortamın olmasıdır. Bu öyle rastgele bir tercih değil, bilakis bu coğrafyanın geleceği için izlenmesi gereken tek yoldur. Emperyalizm, Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de ne yaptıysa aynısını Türkiye’de de yapmak istiyor. Irkçı emperyalizmin referandum sürecini kutuplaştırmayı ve cepheleşmeyi artırmak için, duygusal kopuşu hızlandırmak için bir fırsat olarak gördüğünden zerrece kuşkumuz olmadı. Referandum öncesinde de, sonrasında da izlediğimiz yol bu planı akamete uğratmak üzere oldu. Bir şekilde temas ettiğimiz tüm topluluklara bu emperyalist oyuna gelmemeleri noktasında uyarılarda bulunduk.” dedi.

Bu ülkede mevcut duruma ve geleceğe dair söz söyleyen herkesin bilmesi gerekenleri vurgulayan Genel Başkan, ”Kaos, karmaşa emperyalizmin işine gelir. Haklı olunan meselelerde üslup, tutum ya da davranışlar yüzünden haksız duruma düşmemek gerekir. Hak arama mücadelesi her zaman hukuk çerçevesi içerisinde yapılmalıdır. Hak arama mücadelesinde hukuk yolları tükense bile şiddet çözüm değildir. Agresifleşmeden akıllara ve vicdanlara hitap etmek gerekir. İbrahimi olmak budur. Her zaman için halkımızın yaptığı tercihi, düşen ya da yükselen oyları, önde ya da arkada olunan şehirleri iyi okumak gerekir. Toplumsal uzlaşma zemininin toplumsal ayrışma zeminine dönüşmesine müsaade edilmemelidir. Geleceğe dair adımlar atarken kişisel hesaplar ya da günü kurtarma kaygısı bize yanlış yaptırabilir. Değişim sürecinin her şeye rağmen diyalog içerisinde götürülmesi her kesim açısından daha faydalı olacaktır. Diğer taraftan bugün olup bitenler beş yıl sonra, on yıl sonra, elli yıl sonra, yüz yıl sonra da değerlendirilecektir.” dedi.

“İsrail’in kurulması Siyonist Projenin nihai sonucu değil, ilk adımıdır” diyen Turhan: ”Devamının Büyük Ortadoğu Projesi olduğu da bugün için bu coğrafyanın tarihini bilen herkesin malumudur. Irak ve Suriye’den sonra sıranın Türkiye ve İran olduğu bir komplo değil, bir gerçekliktir. Şimdi biz bütün adımlarımızı bu süreci okuyarak atmak zorundayız. Referandum süreci de sonucu da emperyalizmin planlarını değiştirmeyecektir. Mesele ülkemizin, yöneticilerimizin, halkımızın, iktidarın ve muhalefetin bu tuzağı görmesidir. Bize düşen bundan sonra bugünde kadar olduğu gibi inancımızın gerektirdiği gibi çalışmak ve yaşamaktır. Bizim aklımızdan çıkarmamamız gereken üç husus: Bir, inandığımız değerler, parlamenter sistemle vücut bulmadığı gibi partili cumhurbaşkanlığı sistemi ile de ortadan kalkacak değildir. İki biz Elhamdülillah Müslüman’ız. İman varsa imkân da vardır. Her türlü zorluk ve güçlük altında dahi İslam için gayret etmekle mükellefiz. Üç, bizim için her zaman değişmez gündem hak-batıl mücadelesidir. Biz yapay gündemlerin kavgasını veremeyiz. Bu, İslam hayattan tamamen kopuktur demek değildir. Bu demektir ki biz günceli değerlendirirken, yeryüzünde varlık sebebimizi de unutmayacağız, dünyaya, şartlara teslim olmayacağız.” dedi.   

3 ana hedeflerinin olduğunu söyleyen Genel Başkan: ”Yaşanabilir Bir Türkiye; Hangi inançtan olursa olsun her insanın insan gibi yaşama hakkı vardır. Kişinin kendini güvende hissettiği ve açlık korkusunun olmadığı bir toplum inşa etmek görevimizdir. Yeniden Büyük Türkiye; Türkiye, ekonomik olarak güçlü olmalıdır. Bu, rant ekonomisinden üretim ekonomisine geçmekle mümkündür. Faizle büyüme olmaz. Türkiye’nin nüfuzu İslam Ülkeleriyle bir araya gelmesiyle artar. Yeni Bir Dünya; Hakkın üstün tutulduğu adil bir ekonomik sistemin yürürlükte olduğu yeni bir dünya mutlaka kurulmalıdır. D-8 etkinleştirilmeli, D-60 ve D-160 mutlaka kurulmalıdır.” dedi.

“Biz ifsat için değil ıslah için çalışan bir topluluğuz” diyen Turhan, “İfsat için çalışanlar bunu; Fikir kirlenmesi yoluyla Terör ve kargaşa çıkararak; Ekonomik düzeni bozarak; İşbirlikçi yönetimleri kullanarak yaparlar. Islah için çalışanlar bilirler ki; İslamsız saadet olmaz. Müslüman’ız ama Şuurlu Müslüman olmalıyız; Cihat etmeliyiz.” dedi.

tesnim

Yorumlar