Lübnanlı Gazeteci: 33 Gün Savaşı Filistinlilerin Yalnız Olmadığını Gösterdi

Direniş, Seyyid'in 2000 yılındaki Bint Cebil Direnişinde yaptığı açıklamalarından da anlaşılacağı gibi, Siyonist Rejimin yapısının örümcek ağından daha zayıf olduğunu gösterdi. 

Görüntülenme: 2579 Tarih: 16 Ağustos 2017 07:08
Lübnanlı Gazeteci: 33 Gün Savaşı Filistinlilerin Yalnız Olmadığını Gösterdi

Nasır Kandil Qodsna muhabiri ile yaptığı röportajda; Lübnan'ın 33 gün savaşındaki direnişi ile bu günün İslâmî Direniş Günü olarak kabul edilmesi arasındaki irtibata dikkat çekerek şunları söyledi: 2006'da Lübnan Hizbullah’ının 33 gün savaşını kazanmasıyla kabul edilen  İslâmî Direniş Günü, bölgedeki tarihî dönüm noktasıdır. Bu gün, özellikle de Filistin meselesinin geleceği ile ilgili temel ve stratejik öneme sahiptir. Herkes Filistin sorununun, İslam'ın temel ve merkezî sorunu olduğunu bilmektedir. Hiç kimse Filistin'in özgürlük hakkını ve mültecilerin topraklarına geri dönüş hakkını elinden alamaz. Bu aşikâr bir haktır. Ancak her zaman konu, 'acaba bu hakkı tekrardan geri alabilecek miyiz?' sorusu etrafında toplanmıştır. Temel soru budur.

Lübnanlı gazeteci sözlerine şöyle devam etti:

‘’Arap liderleri ve bazı Filistinli Gruplar şuna inanıyordu: ‘Filistin Halkının hakkını geri alabilecek direniş gücüne sahip değiliz!?’ İşte bu yüzden Lübnan Hizbullah’ının 2006'daki tecrübesinin önemi ve büyüklüğü, zaferin direniş yoluyla gerçekleşebileceği fikrini tekrar diriltmiş olmasındadır. Daha önce de 2000 yılında bizler, bölgede direniş fikrinin doğuşuna  şahit olmuştuk. Öyle ki Siyonist askerlerin Lübnan’ın güneyinden firar etmesiyle, 2005'te Gazze'de Filistin Direnişi başarıya ulaşmış ve işgalciler Gazze Şeridinden kovulmuştu.

Direniş, 2006 yılında gösterdiği başarı ile Siyonist rejim ordusundan ve rejimin savaş makinesinin yeni saldırılarından korkmadığını tüm dünyaya ispat etti. Direniş, Nasrallah’ın 2000 yılındaki Bint Cebil Direnişinde yaptığı açıklamalarından da anlaşılacağı gibi, Siyonist Rejimin yapısının örümcek ağından daha zayıf olduğunu gösterdi. Siyonistler 2006 savaşında bir kez daha Bint Cebil'e girebilmek ve Lübnan Hizbullah’ı Genel Sekreteri'nin beyanıyla "İsrail, örümcek ağından daha zayıftır." cümlesine karşın paçavralarını burada dalgalandırabilmek için tüm çabalarını sarf etmelerine rağmen ağır yenilgiye uğradılar. 33 Gün Savaşı'nın önemi, Siyonist Rejimin bataklıkta olduğunu ispatlamasıdır. Bu savaş, Filistinlilere iki önemli ders vermiştir; bunun ilki şudur: "Siyonist Rejimden korkmayın! Ordularını yenilmez olarak göstermelerine rağmen direnişin önünde diz çöktüler. Sonuç olarak bizler onları yenebiliriz." İspatlanan ikinci konu ise şudur: "Filistinliler gelecekteki hiçbir savaşta yalnız kalmayacaklar ve Lübnan direniş güçleri her zaman onların yanında olacak."

‘"Olmamız gereken her yerde olacağız!" şiarıyla Suriye'de tekfircilere karşı savaşan Hizbullah direniş güçleri, Filistinlilere bu şiarın manasını anlatmışlardır. Onlar, Lübnan'ın sınırlarını aşıp Suriye'ye gittikleri gibi, İsrail'e karşı savaşmak için de Filistin'e girme konusunda hiç bir tereddüt yaşamazlar’ diyen Lübnanlı analist sözlerine şöyle devam etti: İsrailliler, direnişin tüm tehditlerini dikkate alırlar; ister bu tehditler nükleer saldırılarla ilgili olsun, ister amonyak depolarını hedef almak ile ilgili olsun, isterse de İsrail'e kara saldırısı ile ilgili olsun...Özet olarak şunlar söylenebilir; direniş 2000 yılındaki Lübnan'ın Güneyinin özgürlük zaferinden sonra, temel olarak Filistin'in özgürlüğü yolundaki gelişmelere kapı açmıştır. Dolayısıyla bizler; bu gelişmeden sonra Arap dünyasında fitne oluşturulmasının, buralara terör unsurlarının yollanmasının ve altyapıların tahrip edilmesinin, aslında Amerika, İsrail ve Suudi Arabistan'ın direnişin, tüm düşmanlarını yok edebilecek bu büyük gelişmeye engel olmak için oluşturdukları ortak bir projesi olduğuna inanıyoruz. 

Şecere-i Tayyibe olan direnişin, İran İslam Cumhuriyeti’nin kurucusu rahmetli İmam Humeynî’nin önemli eserlerinden olduğuna dikkat çeken Nasır Kandil sözlerine şunları da ekledi:

‘Bu gün, bu yol Yüce İslam İnkılabı Rehberi İmam Hamenei önderliğinde devam etmektedir ve kendileri "Filistin özgür olacak" şiarının ameli tercümanıdır.’

Nasır Kandil, Qodsna muhabirinin Lübnan direnişinin 33 gün savaşnda kazandığı zaferinin etkileri ile ilgili sorusuna verdiği cevapta ise şunları söyledi:

‘Lübnan Hizbullah’ı füze saldırıları, savaş taktikleri ve kara savaşında askerî gücünü arttırabildi. Ancak en önemli konu bu değildi. Temel konu şuydu; Direniş, 33 gün savaşı sonrasında kendi özel askerî okulunu kurarak askerî alanda klâsik savaş ve taktiksel gerilla savaşını ilerletti. Bunun karşısında ise İsrail, direnişin gücünü kırabilecek hiçbir şey yapamadı. Bugün tüm İsrailliler şunu söylüyor; gelecekteki savaşta ne demir kubbe, ne füze savunma sistemleri ne de patriotlar, direnişin günde atabileceği 1500 füzeye karşı hassas güvenlik sitelerini ve İsrail şehirlerini koruyamaz. Onlar, bu faciayı önlemek için tek yolun savaşın önüne geçmek olduğunun farkındalar. Geçtiğimiz beş yıl boyunca Siyonistler, bütün silah çeşitleriyle özellikle de nükleer silahlarla caydırıcı bir güce dönüşmeye çabaladılar. Ancak şu an kendi uzmanları ve analistleri şu gerçeği itiraf ediyor: Nükleer silahları kullanmayın, bu silahlar kendimize karşı tehlikeye dönüştü.’ Aslında Lübnan Hizbullah’ı, 33gün savaşında Siyonistlere karşı caydırıcı olabilmenin yollarını da buldu. Psikolojik savaşta önemli tecrübeler edindi ve Tel Aviv'i bu alanda da yenilgiye uğrattı.’

kudusgunu.com

Yorumlar