Abdulbari Atvan HAMAS-İran-Hizbullah İlişkisini Değerlendirdi

Bizim açımızdan Yahya Sinvar’ın açıkladığı konuların arasındaki en önemli noktalar şunlardır; İran, İzzettin Kassam Tugayları'nın para ve silah yardımı açısından en büyük destekçisidir. Kendisi konuşmasında, Suriye krizinin sona ereceğine ümitli olduğunu açıkladı ve bu konunun Suriye ile ilişkileri güçlendirecek bir yol olduğunu söyledi. Elbette bunun en doğru zamanda gerçekleşmesi gerekmektedir. 

Görüntülenme: 2319 Tarih: 29 Ağustos 2017 11:19
Abdulbari Atvan HAMAS-İran-Hizbullah İlişkisini Değerlendirdi

Ortadoğu uzmanı Abdulbari Atvan, Ray el-Yevm’de yayınladığı makalesinde; Hamas Siyasal Büro Başkanı Yahya Sinvar, medya kuruluşlarının önde gelenleri ve gazeteciler ile iki saat süren bir görüşme gerçekleştirdi. Netlik ve şeffaflık ile gerçekleştirdiği görüşmede Hamas'ın yeni isteklerini dile getirdi. Bu isteklerin en önemli noktaları ise direniş çemberinin güçlendirilmesi, Tahran ile olan ilişkilerin arttırılması ve Suriye ile olan ilişkilerin yeniden yapılandırılması oldu.

Bizim açımızdan Yahya Sinvar’ın açıkladığı konuların arasındaki en önemli noktalar şunlardır; İran, İzzettin Kassam Tugayları'nın para ve silah yardımı açısından en büyük destekçisidir. Kendisi konuşmasında, Suriye krizinin sona ereceğine ümitli olduğunu açıkladı ve bu konunun Suriye ile ilişkileri güçlendirecek bir yol olduğunu söyledi. Elbette bunun en doğru zamanda gerçekleşmesi gerekmektedir.

Sinvar’ın zaman ve konumu açısından Hamas yönetimi yapısındaki önemi, direnişin askeri yapılanmasında büyük kurumsal ilişkilere sahip olmasından kaynaklanıyor. Direnişin manevi babası olup aynı zamanda İzzettin Kassam Tugayları'nın en önemli kurucularından sayılıyor. Kendisi işgal altındaki toprakların en derin noktalarında Siyonist karşıtı saldırılarda çok önemli roller oynamıştı ve hatta bazı önemli operasyonlara bizzat katılmıştı. Ayrıca ömrünün 23 yılını hapiste geçirdi.

İran'ın, Hamas Askeri Direnişinin en büyük destekçisi olduğuna dair Sinvar’ın yaptığı dürüst açıklamalar şaşırtıcı ama aynı zamanda da güçlü bir bildiri idi. Çünkü bu yaklaşım, Hamas'ın geçmişte bölgede Fars Körfezi ülkeleri ve hatta Amerika askeri birimlerini de göz önünde bulundurarak bu konuları açıklamaktan çekinmesi ile tamamen çelişiyor.

Hamas hareketinin güvenilir kaynaklardan alınan bilgilere göre; Hamas, Lübnan direnişi ve özellikle de Hizbullah ile ilişkileri yeniden yapılandırmak için çalışmalarda bulundu. Lübnan Hizbullahı Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah’ın kendi merkezlerinden birinde, Hamas direnişinin askeri kollarından birinin lideri olan Salih El Aruri ve Hamas'ın diğer önemli komutanları ile Filistin askeri direnişinin yanında olduklarına dair görüşmelerde bulunduğunu herkes biliyor. El Aruri, Seyyid Hasan Nasrallah'ın tavsiyeleriyle bu görüşmeden sonra İran Devrim Muhafızları komutanları ve İranlı siyasi yetkililer ile görüşmelerde bulundu. Bu görüşmeler Hamas heyetinin İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin göreve başlama merasimine geldikleri zaman gerçekleşti.

Hamas hareketinin Hizbullah ve Seyyid Hasan Nasrallah ile bir sorunu yoktur. Çünkü Hizbullah Hamas'a karşı, Siyonist işgalcilere karşı direniş çemberinde hazır bulunan bir grup olarak davranıyor. Hizbullah hatta Hamas'ın eski liderlerinin, Suriye savaşı gibi Hizbullah'a karşı cephelerde yer almaları hakkında medya kuruluşlarında bu direnişe karşı herhangi kötü bir yaklaşımda bulunmadı ve (Kur'an'da geçen) "Öfkeyi bastırma" kuralları gereği ve Filistin değerlerini korumak adına Hamas'a karşı bir tepki de bile bulunmadı. Buradaki sorun, Hamas hareketinin Suriye direnişi ile olan ilişkilerini yeniden yapılandırılmasıdır. Şu anlamda ki Hizbullah ve İran'ın iki taraf arasındaki ilişkileri geliştirmek adına gösterdikleri çabalara rağmen, Hamas'ın Suriye ile ilişkileri geliştirmesi hâlâ bazı sorunlar ile karşı karşıya.

Suriyeli liderler, kendilerine Hamas'ın Şam ile ilişkilerini geliştirmek istediğini bildiren Hizbullah ve İran'daki arabulucularına, Hamas'ın yeni liderleri ile aralarını düzeltmekte bir sorunları olmadığını açıkladılar. Ancak hareketin eski konum ve tavırlarına bağlı kalmaması ve eski yöntemlerine geri dönmemesi ve aynı zamanda Suriye başkentindeki bürolarını yeniden açmaları şartlarını öne sürdüler.

"Suriye'nin acısı çok derin." Bu sözü Suriyeli yüksek yetkililerden biri habercilere söylemişti ve yaşadıkları büyük zorlukları listelemişti. Tabi biz burada bunları söylemek niyetinde değiliz. Bu liste çok uzun olduğu için değil, aksine büyük tehlikelerden bahsettiği için öneme sahip. Elbette ki amacımız burada eski konuları açarak yaralarına tuz basmak değil. Biz iki tarafın arasındaki ilişkilerin düzelmesini istiyoruz ve bu zorlukların gerçekleşen gelişmeler ile Suriye hükümetinin lehine olacağına ve Türkiye'nin stratejisini değiştirilmesinde rol oynadığına inanıyoruz. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendi ülkesi için asıl tehlikenin Şam tarafından olmadığını aksine, kendisini sırtından bıçaklayan Amerika irtifakından olduğunu fark ettiği zaman Türkiye'nin stratejisinde değişiklikler gerçekleşti. Amerika, Siyonist rejimin tavsiyesiyle Kürtleri ve Kürtlere bağımsızlık verilmesi projesini bölgedeki stratejik planlarının yerine geçirdi.

Hamas'ın yeni liderleri ellerindeki kağıtlarıyla akıllıca ve iyi bir şekilde oynuyorlar. Fetih ordusu ile aralarında olan problemlere ve Teşkilat Başkanı Mahmud Abbas ile Muhammed Dahlan arasındaki ayrılığa rağmen Mısır ile olan ilişkilerini güçlendirerek, oyunu iyi bir şekilde oynamayı başardılar. Aynı zamanda diğer Filistinli gruplar ile olan ilişkilerini de güçlendirerek, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'ni kaybetmeden Katar ile olan ilişkilerini de korumaya çalışıyorlar.

60 binden fazla Gazze çalışanının maaşlarını azaltan, 6 bin Filistinliyi de erken emekliye zorlayan ve aynı zamanda Hamas'ı kendisine teslim etmek için Gazze şeridi elektrik parasını yatırmaktan kaçınan Mahmud Abbas, şimdi yaptığı bu eylemlerin hepsinden veya birçoğundan vazgeçerek, Hamas ile arasında arabuluculuk yapması ve barışın sağlanması amacıyla eski anlaşmaları canlandırmak için İstanbul'a gitti.

Bir sonraki adım, Hamas direnişinin askeri konumunun yeniden canlandırılması ve direnişin kaynaklarına dönerek, Batı Şeria'daki direnişin yeniden alevlendirilmesi olacak. Böylece işgalciler, Siyonist askeri kuvvetler ve şehir sakinleri ile çatışmalar devam edecek. Gelecekteki en önemli oyuncular El Aruri ve Sinvar olacak ki bu şahısların Hamas Hareketi Siyasal Büro üyesi olmalarının yanı sıra bir diğer ortak noktaları da Hamas direnişinin bir diğer askeri okulu olan İzzettin Kassam Tugayları'na olan yakınlıklarıdır. Hamas direnişinin, yaklaşımını değiştirerek İran ve Hizbullah'a ve hatta Suriye'ye yönelmesi, bu iki ismin ortak oldukları diğer noktalardan sayılıyor. Gelecek günlerde bu konular daha da aydınlığa kavuşacaktır.

 

tesnim

Yorumlar