General Kasım Süleymani Şehid İmad Muğniye’nin Hiç Bilinmeyen Yönlerini Anlattı (TAM METİN)

İmad Muğniye'nin düşüncesi Gazze'yi aşılmaz bir kaleye dönüştürmüştür, bugün düşman Gazze ve Lübnan’da hüsrana uğramıştır, Siyonist Rejimin esas çöküşü de işte bu noktadan başlayacaktır.  

Görüntülenme: 3201 Tarih: 17 Şubat 2018 12:28
General Kasım Süleymani Şehid İmad Muğniye’nin Hiç Bilinmeyen Yönlerini Anlattı (TAM METİN)

Qodsna'nın haberine göre, İran Devrim Muhafızları Kudüs Ordusu Komutanı şunları söyledi: Siyonist Rejim kalıcı değildir ve yaptıklarında da devamlı olacağına dair bir alamet yoktur, vahşi saldırıları ve çırpınışları ise çökmek üzere oluşundandır.

  İslâmî Uyanış muhabiri, Tümgeneral Kasım Süleymanî'nin Şehid İmad Muğniye'nin şehadetinin 10.yılı anma programında direniş cephesi şehitlerini saygıyla yad ederek şunları ifade ettiğini belirtti: Bu anma merasimi temel bir çerçevede gerçekleşen ilk ilmî programdır.

  İmad Muğniye'nin adının düşmanı korkuya düşürdüğünü, dostlara ise neşe bahşettiğini hatırlatan Süleymani şunları söyledi: İlk başta O, kendisi için Muhtar adını, daha sonra ise Rıdvan adını seçmişti ve nihayetinde de Rıdvan-ı İlahî'ye doğru yol aldı.

  Kudüs Ordusu Komutanı ayrıca, İmam Humeyni'nin vefatından sonra ruhanî kimliği bulunmayanlar arasında İmad Muğniye gibi bir şahsiyeti daha tanımadığını vurgulayarak sözlerine şöyle devam etti: Şehadeti ile birlikte İslam alemine büyük bir üzüntü çöktü, sadece Lübnan'ı değil tüm İslam alemini kapsayan bir üzüntü.

  Kongrelerde birçok şahsiyetin İmad Muğniye hakkında çeşitli makaleler yazdıklarından bahseden General Süleymanî şöyle söyledi: Ben de kendi adıma ilk defa aziz dostum hakkında bir şeyler söylemek istiyorum; hayatımın çok önemli bir dönemini onunla birlikte geçirdim. Öyle bir şahsiyet ki kadri ve kıymeti şu zamana kadar, Şii’si ve Sünni’si ile tüm İslam aleminin mücahit gençleri ve de Hristiyan aleminin tüm hak arayışı içinde olanları tarafından tanınamamıştır. Ne bu kongre ne de diğer kongreler onun kadrini anlatamaz. Bugün tüm yazarlar, sanatçılar, düşünürler ve önemli şahısları tanıtmaya gücü yeten herkes için İmad Muğniye'yi tanıtabilecek bir yöntem bulmak bir zorunluluktur.

  İmad Muğniye'nin şehadetinin zamanın efsanesi olduğunu ifade eden General Süleymani sözlerini şöyle sürdürdü : Efsane tanımı birçok kişi için kullandığımız bir kelimedir, ancak gerçekten ben şehadete ulaşan mücahitler ya da şehadet arzusunda olanlar arasında, İmad Muğniye gibi efsane olan birini tanımadım. Şehadeti dünyayı şaşkınlığa düşürmüş ve İslam alemini kedere boğmuş bir şahsiyetti o. Eğer insanın hedefi ve değerleri toprak odaklı olursa, bunlar insanı toprakta bırakır, ancak eğer bu iki faktör dünya üstü ise insanı da toprak üstüne çıkarır, bu iki durum arasındaki etken ise insanın iradesidir. Eğer bizler insanları tanımak istiyorsak, zaaf ya da kuvvetli noktalarını bilmek istiyorsak onların "ait oldukları" (gönül bağladıkları) şeylere bakmalıyız, bağlantıları aşağı ile midir yoksa yukarı ile mi? Ona bakmalıyız.

  İnsanın yüce ile olan bağlantısının kişiyi yücelttiğini ve toprak ile bağlantısının ise kişiyi zemine çektiğini hatırlatan Kasım Süleymani sözlerine şöyle devam etti: Eğer İmam Humeyni gibi bir şahsiyetin gidişatın tersine hareket ettiğini ve imkansızları mümküne dönüştürdüğünü görürseniz, bunun İmam'ın hedef ve değerleri ile ilgili olduğunu biliniz ve bu, İmam'ın hedefinin aşağı olmadığının ve yukarı doğru yöneldiğinin göstergesidir. Eğer insanın ilgisi şehadete olursa, başarı haberinde de, yenilgi haberinde de aynı halet-i ruhiyede olur ve durumlar onun üzerinde etki bırakmaz. İran-Irak savaşında Hürremşehr'in düştüğü haberi geldiğinde İmam Humeyni'nin tavrı çok ilginçti. Bizler İmam'ın kalp krizi geçirmesine sebebiyet vermemek adına bu haberi uygun bir şekilde ve zamanda söylemek için uğraşıyorduk, zira İmam kalp rahatsızlığı nedeniyle tedavi gördüğü hastaneden yeni taburcu edilmişti. İmam, namaz için ayağa kalktığında sakin bir şekilde ona Hürremşehr'in düştüğünü söylediler. O, bunun üzerine oldukça rahat bir şekilde şöyle buyurdu: Hürremşehr'i tekrar alacağız. İşte bu gerçek güce bağlanmaktan kaynaklanmaktadır. İnsanın şahsiyetinde aitlik çok önemli bir yere sahiptir; eğer insan yüce bir konuma ulaşmak isterse dünya üstü bir şeye bağlı olmalıdır, Muğniye de sıradan insanlar gibi yaşayan fakat dünya eksenli hiçbir şeye bağlı olmayan bir şahsiyetti, hatta evlat bile onu dünya  eksenli yapamadı, duygularının önüne geçerek vazifesini yapmaya çalıştı.

  İmad Muğniye'nin gerilla savaşında uzman olduğunu beyan eden General Süleymani sözlerine şöyle devam etti: Onun gücü, dünya ötesine bağlı olmasından kaynaklanıyordu. Bu güç, düşman gücünün üzerinde olan bir güçtü, hatta uzmanlığın da üstünde bir güç. Eğer bir kişi dünya ötesine aitse, ölüm haberi aldığında bir miktar rahatsızlık duyar, ancak dünyaya ait olan kesinlikle bu haberle dehşete kapılır gider, İmad'ı diğerlerinden üstün hale getiren hedefi ve bağlı olduğu eksendi zira o, dünyevî ve maddi şeylerden çok daha yüksekteydi. Özel birtakım işlerde başarı elde edenler bazen uzmanlık da kazanabiliyor, profesyonel olabiliyorlar, insan bir konuda profesyonel olabilir, Amerikalıların Blackwater(Amerika askerî güvenlik Akademisi)da yaptığı profesyonel askerî eğitim işi gibi, ancak bu yeterli değildir, maneviyat da gereklidir. İmad'ın yeteneği imanının yanındaydı ve iman ile amel arasında bir bağ oluşturmuştu.

  Filistin ablukasında gördüğünüz ve Arap krallıklarının yaptığı tüm namertliğe rağmen yaşananlar ve mücahitlerin meydanda gösterdikleri sebat işte o aitliğe dönmekti. Aitliğin insanın hedefine ve iradesine olan tesiri çok önemlidir öyle ki yüceye ulaşmayı isteyen bu konuyu çok önemsemelidir. İmad (r.a) öyle bir şahsiyetti ki; sizinle beraber bir toplumda oturur, yiyip içer, sıradan yaşardı ama hiçbir zaman dünyevî ve maddi işlere bağlı olmadı. Böyle kişiler için evlat da bağlılık oluşturmaz. Şehitler toplumun en duygusal kişileridir. Ancak yüceye ait oldukları ve daha ağır vazifeleri olduğu için bu duygusallık yüceye aitliğe oranla aşağı olduğundan, vazifeleriyle amel ederler. Ancak aitlik tam tersi yöne olursa insan hiçbir mazlumun feryadını duymaz, hiçbir acı sahneyi görmez, aşağılık şeylerle meşgul olur ve sonunda bu bağlılık insanın boynuna yular takar. Aşağıya ait olan ölüm haberi ile dehşete kapılır, oysa İmam Hüseyin aleyhisselam'ı duymuşsunuzdur. Aşura Günü öğlen saatine yaklaştıkça İmam'ın çehresi daha da nurlanıyordu, yaşananlar O’na etki etmiyor, O’nu dehşete düşürmüyordu. Savaş meydanında sebat göstermek, kimisinin direnmesi kimisinin tahammül edememesi ve kaçması, işte bu aitlik konusuyla alakalıdır.

  Kudüs Ordusu Komutanı, ''İmad'ı mücahitler ve dostları arasında herkesten daha üstün kılan ve onu bir güneşe çeviren şey, İmad Muğniye'nin arzu ve bağlılıklarındaki farklılıktı'' diyerek şunları vurguladı: Onun arzu(istek) ve bağlılıkları topraktan ve maddeden öte şeylerdi. Onun, bizim gördüğümüz ve duyduğumuz şeylerle bir bağlantısı yoktu. O, sanki bizim aramızda yaşamıyordu. Bu bağlılık bazen görünmezdir. Hayatın bir bölümünde görebilir, alabilir ve etkilenebiliriz ama bu anlık bir etkilenmedir. Biz dünyaya kendimizi koparılması çok zor olan prangalarla bağladığımız için, bu bağlılık etkinin derinleşmesine izin vermiyor.

    General Süleymani sözlerine şunları ekledi: Bu, İmad Muğniyye hakkında az söylendiğini gördüğüm en önemli özelliğiydi. Özel işlerde rolü olan herkes, işlerinde uzmanlık edinip profesyonel olabilir. Bazen insan bir konuda profesyonelleştiğinde Amerikalıların BlackWater da yetiştirdiği profesyoneller gibi olur, fakat bu insan, kurtarıcı insan değildir. Eğer teknik ve profesyonellik yüce manevi bağlılıkların elinde olmazsa yıkıcıdır ve her binayı tahrip eden dozer gibidir.

   General Süleymani sözlerine şunları ekledi: İmad'ın aklı, ilmi ve cesareti imanının kontrolündeydi. Onun imanı, amel ve eylemi arasında her zaman bir bağ kurup denetlerdi. Lübnan Hizbullah'ı kurulmadan önce yaptığı mücahitliklerle bir tür Hizbullah kurmuştu.

   General Süleymani sözlerine şöyle devam etti: Baas Partisinin Lübnan'daki faaliyetlerinde ve (önemli) şahsiyetlere düzenlenen suikastlerde, İmad 19 yaşında (bu önemli) şahsiyetleri savundu. Ayetullah Fadlallah ve Kurani Beye suikast olayında asker elbisesi giyip Lübnan’da Baas Partisini yıkan İmad'tı ancak örnek tevazusu nedeniyle hiçbir zaman bu işi ben yapmıştım demedi. İmad birçok zaferin mimarı olmasına rağmen hiçbir zaman kendisini zaferin  bir faktörü olarak tanıtmadı. 

   Kudüs Ordusu Komutanı, ''İmad her zaman düşmanla mücadelenin ön safındaydı'' dedi ve şunları ekledi: O, düşmanı tanımak için hep en ön saftaydı. Adı tüm kuruluşlarda vardı ama hiç kimse onu tanımıyordu. Hatırlıyorum da bir oturumda bir şahıs ona karşı çıkarak dedi ki: ‘Sen kimsin ki her gün buraya geliyorsun, yiyorsun ve gidiyorsun!? Kapları yıkamalısın.’ İmad ona, ‘Doğru söylüyorsun’ dedi ve bulaşıkları yıkadı.

   General Süleymani, ''Şehit Muğniye'nin eylemlerinin arkasındaki güç dindarlık ve tevazuydu.'' dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: İmad'ın yaptığı en önemli işlerden biri sürekli düşmandan dayak yiyen bir toplumdan yüce bir konuma sahip bir toplum oluşturmasıydı. İmad, mesul değil komutandı ve hep en önde hareket eder ve operasyonu önden komuta ederdi. İstisnasız tüm operasyonlarda İmad, ana eksendi ve o olmaksızın sahada bir operasyonun gerçekleşmesi mümkün değildi.

   General Süleymani şunları belirtti: İmad bir eğitimci olmasına ve hizmetinde birçok eğitimci bulunmasına rağmen tecrübe edinmeye ihtiyacı olan bir insan ve öğrenci gibi çalışırdı. Filistin ve Iraklı kardeşlerle oturur, konuşur ve onların tecrübelerinden faydalanırdı. Farklı ülkelerde eğitim alan birçok Hizbullah personeli İmad'ın mektebinde yetişmiş kişilerdi. Kuvvetlerine müsamahalı davranırdı.

   Kudüs Ordusu Komutanı, ''İmad, düşmanı gafil avlayan bir adamdı'' dedi ve sözlerine şöyle devam etti: Düşmanın İHA’larını ilk keşfeden ve resmini online olarak Ensariye Operasyonunda  elinde bulunduran ilk kişi İmad'dı, bu eylem onun özel bakış açısının getirisidir.

   General Süleymani, fırsatlardan faydalanmayı stratejik yöneticilerin özelliklerinden biri olarak saydı ve şunları belirtti: İmad, umutlar ve umutsuzluklardan fırsat oluşturur ve düşmanın en fazla imkana sahip olduğu en kötü durumlardan fırsat yaratırdı. İsrail Lübnan'ın güneyinde Beyrut'a kadar ilerlediği ve tüm Beyrut sakinlerinin mülteci olduğu bir zamanda İmad, ani bir hamleyle Siyonist Rejim subaylarını şaşkına çevirdi ve Beyrut'u kurtardı. Güney Lübnan'da darbe yaşandığı ve Lübnan Ordusuna bağlı küçük bir grubun Siyonist Rejime katıldığı o dönemde İmad, bu tehdidi fırsata dönüştürdü ve bu kuvvetlerin itikadi zaaflarını kullanarak ve paralı askerlerini öldürerek yalnızca bu kuvveti yok olmaya sürüklemedi bilakis Siyonist Rejimi de Lübnan'dan kaçırdı. O gün güvenlik tedbirlerine itina göstermeksizin düşmanı öylesine takip ettiler ki düşman en önemli teçhizatlarını geride bırakmak zorunda kaldı.

  General Süleymani, ''İmad her zaman İslam düşmanlarını mağlup etmek için İslam Dünyasının tüm noktalarının cihad üslerine dönüştürülmesi gerektiğine inanırdı.'' dedi ve sözlerine şöyle devam etti: Bu düşünce, Gazze'yi fethedilemez bir kaleye dönüştürdü. Bugün Gazze ve Lübnan düşmanın devamlı ıztırap noktası ve Siyonist Rejimin çöküşü de bu noktalardan başlayacak.

   General Süleymani ayrıca şunları söyledi: İmad, Hizbullah'a düşman olan insanların evlerine defalarca gitti, onlarla konuştu ve onları ikna etmeye çalıştı. Sözleri tesir etmediğinde kızarak o adama '' Ben Rıdvan değilim bilakis İmad Muğniye'yim'' derdi. O bir kılıç gibi zamanında iner ve yıldırım gibi görünmez olurdu. 

   Kudüs Ordusu Komutanı, ''İmad yalnızca Seyyid Hasan Nasrallah'ın emri altındaydı'' dedi ve sözlerine şunları ekledi: Elbette ben fakihin makamını tayin edebilecek mertebede değilim ancak biliyorum ki o, Allah'ın düşmanları karşısında duran ilahi ayettir. İmad bir benzeri daha az bulunur bu şahsiyetin karşısında hep mütevaziydi. Seyyid Hasan Nasrallah'ın emrettiği bir konuda İmad'ın farklı bir düşünceye sahip olması mümkündü ancak kendisini itaate mecbur bilirdi.

    General Kasım Süleymani sözlerine şunları ekledi: Bazen Seyyid Hasan'ın üzüntülü olduğunu ve İmad'ın onunla sabaha kadar oturduğunu görürdüm ve onun üzüntüsünü gidermeden onu bırakıp gitmezdi. Çünkü onun (Nasrallah'ın) Lübnan'a itibar kazandırdığına inanırdı. 

   General Süleymani şunları belirtti: İmad'ın şehadeti bir alemi viran etti ve bir alemi de mutlu etti. İslam Alemini acıya, düşman alemini ise sevince boğdu.

   Kudüs Ordusu Komutanı, '' İslam, yeni güçler doğurmaya kadirdir'' dedi ve sözlerine şöyle devam etti: İmad'ın kendi türünde tekrarının mümkün olmadığı bir şahsiyet olduğu doğrudur ancak İslam, kendi için de yeni şahsiyetler yetiştiriyor. Düşmanın bildiği ve daha fazla ciddiyetle bilmesi gerektiği nokta İmad'ın kanının kısasının bir füze atmak veya bir kişi öldürmek olmadığıdır.

   Tümgeneral Süleymani şunu belirtti: İmad ile Filistin, Lübnan ve İran'daki tüm şehit edilen İmad'ların kanının kısası, çocuk katili Siyonist Rejimin kökünden kazınmasıdır. Düşman bunun kesinlikle gerçekleşeceğini biliyor ve yaşanan tüm şehadetlerin yanında günde onlarca çocuk İmad'ın adıyla doğuyor ve onların boş yerini dolduruyor.

  Komutan Süleymani, ‘İlahi vaat doğrudur ve kesinlikle gerçekleşecektir'’ dedi ve sözlerine şunları ekledi: Hiçbir gece düşmanı düşünmeden yatmıyoruz. Siyonist Rejim kalıcı değildir ve yaptıklarında da devamlı olacağına dair bir alamet yoktur, vahşi saldırıları ve çırpınışları ise çökmek üzere oluşundandır.

   Kudüs Ordusu Komutanı son olarak şunları belirtti: Bugün Direniş Cephesi geniş bir alana yayıldı. İmad Muğniye, Cihad Muğniye ve Direnişin diğer şehitlerinin kutlu yolu devam edecek. Münezzeh olan Allah'tan bizlere bu yolda İslam’ın ve Müslümanların kurtuluşuyla birlikte tevfik vermesini niyaz ediyoruz.

kudusgunu.com

Yorumlar