Qodsna'nın haberine göre Ray'el Yevm gazetesi şunları yazdı:Siyonist Rejim, Suriye'nin kuzey doğusunda yer alan Deyrezzor şehri yakınındaki Elkeber bölgesinde bulunan en büyük nükleer tesisi 8 savaş uçağı; F-16'lar ve F-15'lerle bombalamasından 11 yıl sonra sessizliğini bozarak; Şam'ın bu nükleer reaktörleri Kuzey Kore'nin işbirliğiyle oluşturduğunu iddia etti. Suriye devleti ise tesislerin içeriği ile ilgili Siyonistlerin iddialarını reddederken söz konusu tesislerin kullanılmayan askerî üsler olduğunu dile getirdi ve tesislere yapılan saldırıları da yalanlamadı.

Mezkûr gazete şunlara da yer verdi:Açığa çıkan bu itiraflar sonrasında birkaç ihtimal gündeme geldi; İlk olarak İran, Tahran'ın nükleer programlarından dolayı benzer saldırılarla tehdit edilebilir, hatta siyonist Rejim İstihbarat bakanı Yisrail Katz'ın kendi Twitter hesabından yaptığı; "Bu saldırılar, nükleer güce sahip olan ve Tel-Aviv'in varlığını tehdit eden İran gibi ülkeler için İsrail'den gelen bir mesaj içermektedir" açıklaması da buna bir işaret. İkinci olarak; Binyamin Netanyahu'nun son Washington ziyaretinin ardından Donald Trump ile yaptığı gizli anlaşma sonrası özellikle de nükleer anlaşmanın lağvedilemesi ihtimaliyle birlikte, Mayıs ayında Suriye ve İran'a saldırı tehditlerinin artış göstermesi planlanmakta. Üçüncü olarak ise; bu açıklama İsrail'e karşı oluşan direniş eksenini ve İsrail'in bu geniş tehditlere karşı koyma gücünün olmadığını ört bas etmek için başlatılmış psikolojik bir savaştır. Aynı şekilde İsrail, Suriye'nin Siyonist rejimin F-16'sını füzelerle düşürmesinin akabinde, Lübnan ve Suriye'de geniş çaplı operasyon başlatma tehditlerine rağmen hiçbir saldırıda bulunamamıştır.

Ray'el Yevm şöyle devam etti: 10 Şubat'ta İsrail savaş uçağının düşürülmesinin ardından rejim, Suriye ve Lübnan'a saldırma cesaretini gösterememiştir. Çünkü Suriye ve Rusya yapılan her türlü saldırıya karşılık verileceğini beyan etmişlerdi ve tıpkı yayınlanan haberdeki gibi, Suriye Hava savunma sistemi gelişmiş füzelere sahip ve Moskova'nın yeşil ışık yakmasıyla da hayrete düşürecek bir denklem oluşturmaya hazır .

Gazete İsrail'in Suriye itirafına ek olarak şunları da aktardı: İsrail'in mesajı ve tehditleri İran'ı korkutamayacaktır. Zira Tahran, Tel-Aviv saldırılarına karşı şiddetli bir cevap verecektir. Ayrıca, nükleer tesislerin birçoğu da Erak gibi ülkenin yüksek kesimlerinde yer almakta ve gelişmiş füzelerle de korunmaktadır. Geçmiş yıllarda 1981'de İsrail tarafından hedef alınan Irak'ın Temmuz tesisleri ve aynı şekilde benzer olarak 2007'de Suriye'deki tesisler iddia edildiği gibi gerçekten nükleer santral tesisleri olsaydı bu gün bu tesislerin tekrar ediliyor olması mümkün olmazdı,zira bu saldırılar bölgesel savaşı tetikleyen bir kıvılcım olurdu, hatta dünya savaşını başlatırdı.İran'ın İsrail saldırılarına cevabı ise Suriye topraklarından binlerce füze saldırısı ile Lübnan ve İran'dan İsrail'in derinliklerine uzanan füze saldırıları şeklinde olacaktır.

Vilademir Putin'in, Tel-Aviv ve Washington'un bölge ile ilgili planlarından haberdar olma ihtimali yüksek; Putin bundan önce de ülkesinin nükleer saldırılara ya da müttefiklerine karşı yapılan saldırılara şiddetle karşılık vereceğini ifade etmişti. Rusya dışişleri bakanı Sergey Lavrov da Rus danışmanlar için de tehlike arz edecek Şam'a yapılan her saldırıya daha öncekilere benzemeyen bir şekilde cevap verileceğini ifade etti.

Ray'el Yevm şu hususa da dikkat çekti: İsrail rejimi ağır bir darbe almıştır, büyük zorluklar içerisindedir ve artık bölge denkleminde üstün elin kendisi olmadığını ve direniş güçleri için de bir tehlike oluşturmadığını iyice kavramıştır.

Gazeteye göre; Tel-Aviv artık bugün direniş ekseninin iki önemli şeye sahip olduğunu biliyor: 1- İsrail saldırılarına karşı güçlü bir irade ve ideoloji, 2-Rejimi engelleyebilecek güç. Eğer Tel-Aviv İran'daki nükleer santralleri yok edebilecek güce sahip olduğuna inansaydı 20 yıldır bunu yapardı.Ancak bu rejim Tahran'ın cevabından ve büyük maddi- manevî hasarlardan korkuyor. Ray'el Yevm son olarak şunlara değindi: Büyük taş hedef gösterilmez ve hedefi vurmak isteyen büyük taşın peşine düşmez. Eğer İsrail gerçekten saldırma niyetinde olsaydı tehditler savurmaz, deliller sunmaz ve ihtiyarlar gibi eski maceralarını hatırlatmazdı.

kudusgunu.com