Hindistan zulmü ve işgali altındaki Keşmirli Müslümanlara destek vermek amacıyla 'Mazlum Keşmir Halkıyla Dayanışma Girişimi' tarafından Ankara Ulus Meydanı'nda (Heykel Önünde) bugün (1 Eylül Pazar günü) basın açıklaması düzenlendi.
Eylemde hem İngilizce ve hem de Türkçe basın açıklamaları okundu.
İlk önce Hasan Muhsin Telek tarafından 'Free Free Kashmir' sloganları eşliğinde İngilizce basın açıklaması okundu.
'Keşmir Halkı Yalnız Değildir', 'Müslüman Uyuma Keşmir'e Sahip Çık', 'Keşmir'e Selam Direnişe Devam', 'Ankara'dan Keşmir'e Direnişe Bin Selam', 'İşgalci Hindistan Keşmir'den Defol', 'Kahrolsun ABD-Kahrolsun Hindistan', 'İbrahim Zakzaki Yalnız Değildir', 'Kahrolsun İsrail' sloganlarının atıldığı eylemde Türkçe basın açıklamasını İmam Çelik okudu. Okunan basın açıklamalarının tam metinleri şöyledir:
KEŞMİR ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞMALI
Keşmir; Pakistan, Hindistan ve Çin arasında Güney Asya’da yer alan, halkının çoğunluğu Müslüman olan bir bölgedir.
Keşmir, Birleşmiş Milletlerin “Çözülmemiş Sorunlar” listesindedir.
Keşmir sorunu nedeniyle Pakistan ve Hindistan arasında bugüne kadar 3 kez savaş çıkmıştır.
Bugün Keşmir topraklarının büyük bir kısmı Hindistan işgali altındadır. Son günlerde yaşanan sıcak gelişmelerle Keşmir’de insani bir kriz kapının eşiğindedir.
İşgal altındaki Keşmir’de Müslüman halk için zaten şartlar çok zordu, Hindistan’ın kabul edilemez uygulama ve kararlarıyla Keşmir bir ateş hattı olma yolunda ilerlemektedir.
Keşmir sorunu, II. Dünya Savaşı sonrası İngiltere’nin 1947’de çekildiği topraklarda bıraktığı üç sorundan biridir:
Kıbrıs sorunu, Filistin Sorunu ve Keşmir Sorunu.
Kıbrıs sorunu, 1974 Barış Harekatı ile çözülmüştür. Ancak Filistin ve Keşmir Sorunları devam etmektedir.
Keşmir 8. Yüzyılda İslam’la tanışmıştır. Keşmir, 14. Yüzyıldan itibaren de yoğun bir şekilde İslamlaşmıştır. Bir ara Moğolların hakimiyet kurduğu bölge sırasıyla Afganların, Sihlerin ve İngilizlerin kontrolüne geçmiştir.
Balfour Deklarasyonu ve Sykes-Picot ile Ortadoğu’yu istikrarsızlaştıran İngilizler, Amritsar Anlaşması ile de Keşmir’i uluslararası bir problem haline getirmişlerdir.
İngilizler, 16 Mart 1846’da imzalanan Amristsar Anlaşması ile halkının çoğunluğu Müslüman olan Keşmir’i 7.5 milyon rupe, 1 at, 12 keçi, 6 kaşmir örtü karşılığında Hindulara satmışlardır.
Halkın kabul etmediği bu satış, günümüze kadar devam eden sorunların da temelini oluşturmuştur.
Keşmir’de nüfusun çoğunluğu Müslüman olmasına rağmen İngilizlerin bölgenin yönetimini Hindulara bırakması onların bilindik yaşlı tilki siyasetidir.
Pakistan, Keşmir Sorunundan dolayı ilk kez 22 Ekim 1947'de Hindistan’la savaştı.
1 Ocak 1949'da Birleşmiş Milletler arabuluculuğunda ateşkes anlaşması imzalandı.
Anlaşmaya göre iki ülke de askerlerini geri çekecek Birleşmiş Milletler gözetiminde yapılacak halkoylamasıyla Keşmir’in geleceği karara bağlanacaktı.
Ancak Hindistan, aynı Siyonist İsrail gibi anlaşma maddelerine hiçbir zaman uymadı.
Hindistan, ordusunu geri çekmediği gibi Müslümanların çoğunlukta olduğu Cammu Keşmir’i de kendine bağladı.
İşgalden sonra Cammu Keşmir’i daha özerk bir şekilde yöneten Hindistan, 1963 yılında aldığı bir kararla Cammu Keşmir’i eyalet ilan edip bölgeye vali atadı.
Birleşmiş Milletlerin aynen Korsan İsrail karşısında etkisiz kalması gibi Hindistan’a da bir yaptırım uygulamaması Pakistan’ı 1965 ve 1999'da iki kez daha Hindistan’la karşı karşıya getirdi.
Öte yandan Dünyanın en gerilimli sınır hattına sahip olan Pakistan ve Hindistan arasında cereyan eden Keşmir merkezli çatışmalar Siyonist işgal devleti İsrail’in iştahını kabartıyor. Filistin’deki işgal projelerini aktardığı Hindistan’a bir yandan da devasa silah satışları yapan İsrail, Keşmir’de yeni bir savaşın fitilini ateşliyor. İki işgal devletinin şer ittifakında ortak hedefin yine Müslümanlar olması dikkat çekiyor.
Modi’nin başbakanlığı döneminde Hindistan’ın en büyük silah tedarikçisi Siyonist İsrail oldu. Hindistan; Pakistan ve Keşmir topraklarına gerçekleştirdiği operasyonlarda korsan İsrail’in gelişmiş silah ve bombalarını kullandı.
Filistin topraklarında terör estiren İsrail’in ırkçı başbakanı Binyamin Neyanyahu ile Keşmir’deki zulümlerin başsorumlusu olan Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin son dönemde artan yakın ilişkileri dikkat çekerken, Hindistan-İsrail yakınlaşması, yıkıcı etkisini, Keşmir sahasında en acımasız haliyle gösteriyor. En iyi uzlaştıkları konu Müslüman düşmanlığı olan iki başbakanın geçtiğimiz iki yılda gerçekleştirdikleri karşılıklı ülke ziyaretlerini dev bütçeli ağır silah anlaşmaları, istihbarat ve askeri paylaşımları takip etmişti.
Ayrıca Hindistan, ülkesindeki zalim Buhari yönetiminin işkence ve saldırıları sonucu yaralanarak tedavi amacıyla geçtiğimiz haftalarda Yeni Delhi’ye gelen Nijerya İslami Hareketi lideri Şeyh İbrahim Zekzeki ve eşini Büyük Şeytan Amerika’nın emriyle öldürmek istemiş bunun üzerine Şeyh Zekzeki ve eşi Nijerya’ya geri dönmek zorunda kalmışlardı.
Bu vesileyle zalim Nijerya yönetimini Şeyh İbrahim Zekzeki’yi ve eşini bir an önce serbest bırakması ve tedavi sürecini yurt dışında başlatması konusunda uyarıyoruz.
Keşmir krizinde, Hindistan’ın iki hafta önce, Cammu Keşmir'e ayrıcalık tanıyan anayasanın 370'inci maddesini iptal etmesi ve bölgenin özel statüsünü ortadan kaldırması bardağı taşıran son gelişme oldu.
Hindistan'ın tek taraflı olarak, Cammu Keşmir'in kendi anayasasına sahip olmak, savunma, iletişim ve dış ilişkiler dışındaki tüm meselelerde karar almak gibi birçok ayrıcalığını sona erdirmesi, işgalini kalıcı bir duruma dönüştürme hamlesidir.
Bu niyet ve bu doğrultuda atılan adımlar hem kabul edilemez hem de Keşmir sorununu asla çözmez.
Keşmir sorununun çözümü için öncelikle Keşmir halkı bir nesne olarak görülmemelidir.
Keşmir’in geleceğine ve statüsüne Keşmir halkı karar vermelidir.
Birleşmiş Milletlerin aldığı kararlar gereği “plebisit” yapılmalı, sandıktan çıkan sonucu bölge ülkeleri ve küresel güçler kabul etmelidir.
Keşmir sorununun bölgede birden çok ülkenin içinde yer alacağı büyük bir savaşa dönüşme ihtimali göz ardı edilmemelidir.
Her durumda başta Hindistan ve Pakistan olmak üzere taraflar arasında diyalog kanalları açık tutulmalı, nükleer ya da konvansiyonel her türlü savaştan kaçınılmalıdır.
Hindistan, Keşmir halkına rağmen bölgede asker bulundurma tutumundan vazgeçmelidir. Hindistan bölgedeki tüm askerlerini ve para milis güçlerini geri çekmelidir.
Aynı şekilde işgalci Hindistan yönetimi Keşmir halkına karşı kullandığı orantısız şiddete son vermelidir.
Halkın insanî hak talepleri karşısında güvenlik güçlerinin hukuksuz uygulamalarına fırsat vermemelidir.
Hindistan, aynen Gasıp İsrail gibi Keşmir’deki demografik yapıyı lehine çevirme girişimlerinden vazgeçmelidir.
ABD başta olmak üzere küresel güçler, Keşmir’de meydana gelebilecek çatışma ve gerilimler üzerinden çıkar hesapları yapmayı bırakmalıdır.
Türkiye hükümeti, Islam ülkeleri ve Islam İşbirliği Teşkilatı Keşmir halkının sesine ses olmalı, Keşmir halkıyla dayanışma imkânlarını artırmalı, bölgede çözüme dair daha etkin bir politika izlemelidir.
Keşmir halkının hak ve adalet taleplerinin ve bu yöndeki gösterilerinin Hindistan ya da başka aktörler tarafından terör faaliyeti olarak gösterilmesine engel olunmalıdır.
Camilerin ve mescitlerin Hindistan tarafından terör yuvaları olarak, toplu ibadetlerin terör eylemi olarak lanse edilmesinin önüne geçilmelidir.
Bu arada Siyonist İsrail’in ve ABD’nin uşaklığını yapan ve her fırsatta Türkiye’nin de kuyusunu kazan Birleşik Arap Emirlikleri’ni Hindistan başbakanı Mondi’ye Devlet Nişanı vermesinden dolayı şiddetle kınıyoruz.
Bizler 'Mazlum Keşmir Halkıyla Dayanışma Girişimi' adına Keşmir halkının ve haklı taleplerinin yanında olduğumuzu buradan tüm dünyaya ilan ediyoruz.
MAZLUM KEŞMİR HALKIYLA DAYANIŞMA GİRİŞİMİ
01.09.2019
İNGİLİZCE METİN: