Yüzyılın Anlaşması Adlı İhanet Planı İle Mücadele Etmek İçin Yeni Bir Kampanya Başlıyor

Yasir Ali, ABD ve İsrail yönetimlerinin “Yüzyılın Anlaşması” olarak lanse ettiği ama gerçekte “Yüzyılın İhaneti” olarak tanımlanması gereken Filistin’in geleceğine dair kamuoyuna açıklanan kirli planın hedeflenen amaçlarına ulaşamayacağını belirtti. 

Görüntülenme: 1272 Tarih: 08 Nisan 2020 16:51
Yüzyılın Anlaşması Adlı İhanet Planı İle Mücadele Etmek İçin Yeni Bir Kampanya Başlıyor

Yurtdışındaki Filistinliler Halk Kongresi Genel Sekreterlik Üyesi ve Uluslararası Filistin Kimliğini Koruma Kampanyası Hazırlık Komitesi Üyesi Yasir Ali, “Kampanya 2020” hamlesi kapsamında yapılan hazırlıkların amacına ulaşmasının, dünyanın dört bir tarafına yayılan ve gittikleri yerlerde büyük bir özveri ile çalışarak devletlerine bağlılıklarını unutmayan Filistinlilerin yoğun katılımına bağlı olduğunu söyledi.  
 
Ali, Filistin Enformasyon Merkezi’ne verdiği özel bir röportajda, kampanyanın, düşman İsrail’in Filistin toraklarını ve halkını yok etme politikasına karşı Filistin kimliğini koruma adına her türlü yolla çalışmalarına devam edeceğini vurguladı.
 
Yasir Ali, ABD ve İsrail yönetimlerinin “Yüzyılın Anlaşması” olarak lanse ettiği ama gerçekte “Yüzyılın İhaneti” olarak tanımlanması gereken Filistin’in geleceğine dair kamuoyuna açıklanan kirli planın hedeflenen amaçlarına ulaşamayacağını belirtti.
 
“Planı boşa çıkartmak için gereken bütün adımları atacağız ”şeklinde konuşan Ali, genel sekreterlik üyesi olduğu kampanyanın, küresel durumları göz önünde bulundurarak Yüzyılın Anlaşması’na karşı mücadele etmenin yollarına odaklanarak çalışmalarına devam edeceğini ifade etti.
 
Filistin Kimliğini Koruma Kampanyası Hazırlık Komitesi Üyesi Yasir Ali, Filistin Enformasyon Merkezi’nin sorularını yanıtladı.
 
İşte Yasir Ali röportajı:
 
‘Kampanya 2020’ hamlesini ne zaman başlatacaksınız? Şuana kadar duyurduğunuz ve duyurmadığınız hazırlıklarınız nelerdir?
 
Her yıl, çeşitli arenalar ve muhtelif ülkelerde kitleleri harekete geçirecek kampanyalar yürütüyoruz. Büyük hazırlıklar neticesinde başlattığımız kampanyalar sayesinde Filistinlilerin varlık gösterdiği her yere, dünyanın dört bir tarafına sesimizi duyuruyoruz.
 
Kampanyaya hazırlık çalışmalarımızın hem saha hem de basın, medya ayağı var. Sahalarda Filistinlilerin katılımıyla geniş çaplı organizasyonlar, etiklikler gerçekleştiriyoruz. Ardından, basın ve medya ilişkileri departmanımız gazetecilere, aktivitelere ve sosyal medya kullanıcılarına yönelik çeşitli konular hakkında basın bültenleri, bilgiler, görsel ve video materyalleri sunuyor.
 
Düzenlediğimiz etkinliklerin yelpazesi festivaller, sempozyumlar, Filistinli yaşlıları ve halkımızın aktörlerini onurlandırma, sergiler, kültürel seminer ve fuarlara kara uzanıyor.
 
Yıllık kampanyalarımızı her yıl 1 Mayıs'ta başlatıyoruz. Nisan ayında da birçok ülkede düzenlediğimiz basın toplantılarıyla bunların duyurusunu yapıyoruz. Resmi faaliyetlerimiz ise her yıl 1 Mayıs'ta büyük ve etkili etkinliklerle başlıyor.
 
Kampanyanızın içeriği ve özellikleri nelerdir? Ve hangi konulara odaklanıyorsunuz?
 
1948 işgalinden beri bu topraklarda yaşayan kadın-erkek bütün Filistinliler kimlik sorunu yaşamaktadır. Bu sorun, 2001 sonrası Filistinlileri için daha büyük bir önem arz etmektedir. Ayakta kalabilmek ve varlığımızı devam ettirebilmek için, İsrail’in yok etme politikasına karşı mücadele etmek ve Filistin kimliğini korumak gibi temel konulara odaklandık. Geçen 10 yılda ilan ettiğimiz kampanyalar çerçevesinde ilke edindiğimiz prensiplerimizde ve biraz önce saydığım huzurlarda taviz vermeden bu minvalde çalışmalarımızı sürdüreceğimizi belirtmek isterim.
 
Ama son zamanlarda bütün bunlardan daha önemli bir felaketle karşı karşıya kaldık. Evet, sizin de tahmin ettiğiniz gibi, 1948'de topraklarından göçe zorlanan Filistinlilerin ülkelerine geri dönüş hakkını ve mülteci sorununu hedefleyen Yüzyılın Anlaşması’ndan bahsediyorum. Bu nedenle, Mayıs ayında başlatacağımız kampanyamızın ana teması, küresel dengeleri dikkate alarak yüzyıl anlaşmasının hedeflediği yöntemleri bertaraf etmek olacaktır. 
 
Bu yılki kampanyamızda çalışmalarımız, Filistin davasını tanıma, tanıtma, gençleri bilinçlendirme ve İslam toplumunda farkındalık oluşturmaya yönelik olacaktır. Bu bağlamda çalışmalarımızı saha toplantıları ve etkinliklerini gerektirmeyecek şekilde elektronik ortamlara taşımayı planlıyoruz.
 
Peki, böyle bir oluşumun fikri nereden çıktı? Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?
 
Oluşumumuzun tam adı, “Uluslararası Filistin Kimliğini Koruma Kampanyası” şeklindedir. 2010'dan beri birçok hizmete imza atan ve çeşitli kampanyalara öncüllük eden bu oluşum, her yıl Mayıs ayında ilan ettiği yeni kampanyasına destek veren geniş bir kitleye sahip.
 
Filistin kimliğini ön plana çıkartan temel sembollerin herkes tarafından bilinmesini ve devletimizi var eden, bu toprakları Filistin devleti kılan kutsal değerlerimizin yaygınlaşarak uluslararası camiada tanınmasını sağlamayı amaçlayan her türlü çalışmayı, Yurtdışındaki Filistinlilerin Halk Kongresi ile ortaklaşa hayata geçirmeyi hedefliyoruz.
 
Bu senenin kampanyası, işgalci İsrail'in 14 Mayıs 1948'de tarihi Filistin toprakları üzerinde kurulmasıyla zorunlu göçe ve katliamlara maruz kalan milyonlarca Filistinlinin, Nekbe'nin 72. yılında vatanlarına dönmenin hayalini kurduğu bu günlerde başlatacağız. Kampanyadan gayemiz ise, Filistin halkını, bizim topraklarımızı ve Filistin kimliğini tasfiye etmeyi planlayan ve adını “Yüzyılın Anlaşması” koydukları bu ihaneti deşifre etmek ve düşmanlarımıza hak ettikleri dersi vermektir.
 
Net bir şekilde ifade etmek gerekirse oluşumun başında tam olarak kimler var?
 
Oluşumu belli kişilerle veya kurumlarla sınırlandırmak doğru olmaz. Oluşum, Filistin davasına gönül vermiş ve bu alanda faaliyet gösteren, hizmet sevdalısı kim varsa; sivil toplum kuruluşları, dernekler, vakıflar başta olmak üzere isteyen herkesle dayanışma içinde ortaklık yapmaya açıktır.
 
Dünyada ortaya çıkan sağlık durumunda kampanyanın karşılaştığı zorluklar nelerdir?
 
Dünyadaki mevcut sağlık durumu, bu dönemde insanların gündemini büyük ölçüde işgal edecek temel sorun olmakla birlikte bu sürecin sonucunda çok ciddi olumsuz sosyal ve ekonomik sonuçların meydana geleceği herkesçe bilinmektedir.
 
 
Salgına karşı kendimizi izole ederek evimizde geçirdiğimiz bu zamanları dolu dolu geçirerek iyi değerlendirirsek karşı karşıya olduğumuz görünmez tehdidi fırsata çevirebiliriz. Uzaktan eğitim yöntemlerinden yararlanmalı ve kendimizi geliştirmeliyiz. Sağlık alanında gerekli eğitimleri alarak esirlerin sıkıntılarına çare olabiliriz. Bu sürecin bize sunduğu fırsatlardan yararlanmak suretiyle, ilan edilen kampanyalara desteklerini esirgemeyen farklı ülkelerdeki gönüllülerimizle dayanışma köprülerini kurarak, uzakları yakın kılarak kampanyalarda daha aktif rol alabiliriz. Nitekim çalışmalarımız sadece bir ülke ile sınırlı olmayıp birçok ülkeyi kapsamaktadır.
 
Faklı dünya dilleriyle hizmet vererek dünyadaki çalışma alanlarımızı genişletmekle kalmayıp elektronik alanlara yoğunlaşarak dünyanın dört bir tarafına davamızı götüreceğiz Allah’ın izniyle.
 
 
Filistinlilerin 71 yıldır dinmeyen acısı “Nekbe” nedir?
 
Filistinliler için zorunlu göç, yağma ve katliamların simgesi olan "Nekbe" tam 71 yıldır dinmeyen bir acıyı ifade ediyor. Filistinliler bugüne "Büyük Felaket" anlamına gelen Nekbe ismini veriyor.
 
İsrail'in 14 Mayıs 1948'de tarihi Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan etmesi, Filistinliler için onlarca yıldır devam eden felaketler silsilesinin başlangıcı oldu. Bu nedenle İsrail'in bağımsızlığını ilan ettiği tarih olan 14 Mayıs'ı takip eden gün yani 15 Mayıs "Nekbe" günü olarak sembolleşti.
 
Günümüze kadar uzanan bu süreçte Filistin topraklarının büyük bölümü işgal edildi, sistematik katliamlarla binlerce Filistinli öldürüldü, bir milyona yakın kişi vatanından sürüldü, 675 köy yok edildi ve bazı kentler Yahudileştirildi.
 
Nekbe'den bu yana işgali genişleten İsrail, şu an 27 bin kilometrekarelik tarihi Filistin topraklarının yüzde 85'ine el koymuş durumda. Filistinliler ise bu alanın sadece yüzde 15'ini kullanabiliyor.
 
İsrail ayrıca 1967'de işgal ettiği Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da da yasa dışı Yahudi yerleşim birimi inşaatlarına devam ediyor.
 
Yüz binlerce Filistinlinin vatanından sürülerek bir günde "mülteci" konumuna düştüğü günü "Nekbe" olarak adlandıran ilk kişi ise Arap ulusalcılığının en önemli teorisyenlerinden Suriyeli tarihçi Konstantin Zurayk olarak biliniyor.
 
Zurayk'ın "Nekbe Ne Anlama Gelir?" adlı kitabının yayınlanmasının ardından bu isim 15 Mayıs'la özdeşleşti. Dünyanın dört bir yanında her 15 Mayıs'ta Nekbe protestoları düzenleniyor.
 
Filistin Enformasyon Merkezi

Yorumlar