Richard Falk İslam İnkılabı ve Filistin'e Etkisi Konusunda Önemli Açıklamalar Yaptı

Qodsna, İran İslam İnkılabı'nın 42. Zafer Yıl Dönümü münasebetiyle, Princeton Üniversitesi Uluslararası Hukuk Bölümünün seçkin profesörü ve aynı zamanda BM Filistin İnsan Hakları Özel Raportörü Richard Falk ile, İran İslam İnkılabının bölgesel ve uluslararası düzeyde başarı ve etkileri üzerine özel bir röportaj yaptı. 

Görüntülenme: 1039 Tarih: 17 Şubat 2021 02:01
Richard Falk İslam İnkılabı ve Filistin'e Etkisi Konusunda Önemli Açıklamalar Yaptı

'Bölgesel ve uluslararası düzeyde düşmanlıklara rağmen, İslam İnkılabının başarıları, liderlerinin gücü ve halkın çoğunluğunun desteğiyle sağlanabilmiştir.'
'İslam İnkılabı, Batılıların hayati stratejik ve ekonomik çıkarlarına karşı, İran Şah rejimine şiddetle bağlı olan bu çıkarlara karşı, bir meydan okumadır.'
Qodsna, İran İslam İnkılabı'nın 42. Zafer Yıl Dönümü münasebetiyle, Princeton Üniversitesi Uluslararası Hukuk Bölümünün seçkin profesörü ve aynı zamanda BM Filistin İnsan Hakları Özel Raportörü
Richard Falk ile, İran İslam İnkılabının bölgesel ve uluslararası düzeyde başarı ve etkileri üzerine özel bir röportaj yaptı.
Profesör Falk, İran İslam İnkılabının kapsamlı etkileri ile ilgili olarak şunları aktardı:
'İslam İnkılabının, Batılıların hayati stratejik ve ekonomik çıkarlarına karşı, İran Şah rejimine şiddetle bağlı olan bu çıkarlara karşı, bir meydan okuma olduğu açıktır. Henry Kissinger'ın, Şah'ın nadir görülen koşulsuz bir müttefik olduğunu tüm dünyaya hatırlatması üzerinde düşünmek gerekir. İslam İnkılabı, eski Sovyetlerin Marksizm ve Leninizm ideolojilerinin yanında,  Amerika'nın da Ortadoğu'ya yeni bir düşman olduğu hissini yaygın olarak hissettirmiştir. Sovyetlerin sızma politikasının dışında, Amerika'nın mevcut dönemden önceki bölge siyaseti, petrolü uygun fiyata almak ve İsrail'in güvenliğini sağlamak merkezliydi. İslam İnkılabı sonrasında da bu durum stratejik bir tehtit olarak kabul edildi. Daha sonra ise bu konu, Dünya Ticaret Merkezi ve Amerika'nın askeri ve ekonomik sembolü kabul edilen Pentagon'a yapılan, 2001 yılındaki 11 Eylül saldırıları sonrası İslamofobinin Amerika'da en üst seviyeye çıkmasına sebep olmuştur.'
Amerikalı seçkin profesör açıklamalarına şöyle devam etti:
'İmam Humeyni İran'daki devrimin, İran Devrimi değil de İslam Devrimi olduğuna vurgu yaparak batının ve bölgenin tedirginliğini artırmıştır.
Bu düşünce, Arap dünyasında İslami uygulama ve düşünce bazında bir dirilişe ve çabaya vesile olmuştur. Batının İmam Humeyni'nin etkileriyle, İslam ülkelerini "Buhranın Yeni Hilali" olarak kabul etme düşünceleri daha da güçlenmiş ve yeni bir ideolojik ve coğrafi-politik yüzleşme aşamasının temelleri atılmıştır.'
Richard Falk, İslam İnkılabının Siyonist rejim üzerindeki etkileri hakkında ise şunları söyledi:
'İslam İnkılabı'nın etkilerinin İsrail boyutu da göz ardı edilmemeli. Siyonist rejim, bölgede sömürge döneminden kalma, seküler, İslam karşıtı bir oyuncu ve yabancı bir güç olarak biliniyor. Batı nazarında ise İsrail modernitenin, entellektüelliğin ve ortak hedeflerin temeliydi ve İran Şahı'nın devrilmesinden sonra asli ve stratejik bir müttefiğe dönüştü. Bu bağ da, bölgenin siyasi müdahale ve düşmanlık merkezi olmasına ve de Filistin halkının anavatanlarında temel haklarının inkar edilmesine sebep olmuştur.'
İmam Humeyni (r.a) ile Fransa'da görüşen Richard Falk, İmam'ın İslam camiasındaki birleştirici rolüne dikkat çekerek şunları ifade etti:

"İran'ın 1979'taki değişimleri öncesinde Ortadoğu bölgesi özel olarak her biri soğuk savaş güçlerinden birini yani Amerika ve eski Sovyetler Birliği'ni destekleyen otoriter rejimler tarafından yönetiliyordu. İslam camiasındaki bölge liderlerinin birçoğu kendi halklarının İslami eğiliminden korkuyordu. Öyle ki İslam'ı modernizm ve gelişim karşıtı olarak gösteriyorlardı. İran Şahı da bu bu görüşü takip ediyordu ve medeniyet yabancılaşmasının şiddetli bir örneğini icra ediyordu."
Falk şöyle devam etti: "İmam Humeyni siyasi camiadaki İslam'ı yaşatmaya dayanan ahlak temelli egemenlik esası adına oluşan farklı görüşlerle siyaset alanına girdi. İran, dahili ve harici inkılap karşıtı tehditlerle karşılaştığından beri önceliğini düşmanlar karşısında inkılabı korumaya verdi. O düşmanların çoğu, İslam İnkılabını gerici olarak tanıtmak için batıya güveniyordu. Bu görüş ayrıca farklı sebeplerle ülkeden kaçan birçok İranlı tarafından da takdir ediliyordu."
Amerikalı profesör açıklamalarının devamında şunları da  vurguladı: "Dikkat edilmesi gereken şey şu ki, bu kötü taktikler İslam İnkılabı'nın kurtuluşuna ve tekamüle ermesine sebep oldu. İslam İnkılabı'nın değişimi sağlama deneyimleri Mısır gibi diğer İslam ülkelerinkinden tamamen farklıydı. İslam İnkılabı'nın kazanımı, böylesi düşmanca bir atmosferde, DİRENİŞ'tir. İslam İnkılabı'nın başarıları bölgesel ve uluslararası düşmanlığın olduğu bir atmosferde liderlerinin gücü, mahareti ve halkın çoğunluğunun desteğiyle elde edilmiştir."

kudusgunu.com

Yorumlar