Filistin Halkı Siyonist İşgale Son Vermeye Kararlı

Mazlum Filistin milletinin hukuku, 70 yılı aşkın süredir işgalcilik, cinayet işlemek ve uluslararası toplulukların sessizliği ile ayaklar altına alınmıştır. 

Görüntülenme: 1307 Tarih: 03 Nisan 2021 12:47
Filistin Halkı Siyonist İşgale Son Vermeye Kararlı

İran İslami Şura Meclisi  Filistin İntifadasını destekleme uluslararası konferansı genel sekreterliği Çarşamba günü  45'inci Filistin Toprakları Günü yıldönümünde yayımladığı bildiride şu açıklamalara yer verdi:"  Filistin milleti böyle bir günü öyle bir zamanda kutluyor ki  ana topraklarına dönmek ve bu toprakları kurtarmak için  daha sağlam ve daha azimli duruş sergilemekte ve Siyonistler de buna karşın daha çaresiz durumda, dağılmaya ve devrilmeye sürüklenmektedir. "

Bu bildiride  ayrıca şöyle bir vurgulamaya da yer verildi:"  Günümüzde, Siyonistlerin tüm hileleri hem de Amerika'nın maksimum destekleri ve kimi Arap ülkelerinin ihanetlerine rağmen  yenilgiye uğramış ve Filistin milleti ve direnişi sağlam ve sarsılmaz azmi ile meşru hakları doğrultusunda  önemli adımlar atmıştır. "

Bu gün ve yıldönümü aslında  iki açıdan önem arzetmektedir:"  İlk boyut,  Filistin meselesinin insani boyutlarına yapılan vurgudur.     Böyle bir gün ise  Siyonist İsrail'in bir millete karşı cinayetlerinin  kınanması ve Filistinlilerin ana topraklarından  göç etmek zorunda kalmalarının simgesidir. 

İkinci boyut  Filistin milletinin haklarının desteklenmesinin devam etmesi zaruretinin hatırlatılması ve  Filistin milleti ve bu toprakların asıl sahiplerinin kendi kaderlerini belirleme haklarına vurgu yapılmasıdır.

Günümüzde İslam Alemi, sözde Yüzyılın Anlaşması isimli büyük bir  komplo ile karşı karşıyadır. 

Filistin meseleleri uzmanı  Mecid Sefatac  Amerika'nın Yüzyılın Anlaşması çerçevesindeki hedefleri bağlamında şöyle diyor:"  İsrail,  Filistinlilerin geri dönme haklarını  Yüzyılın Anlaşması  hizasındaki girişimleri ile ortadan kaldırmak istiyor.  Suudi Arabistan Amerika ile beraber aynı konunun peşinden koşmaktadırlar. "

Bu planın temel amacı, ilk aşamada Siyonist rejimi bir Yahudi devleti ve milleti haline getirmek, ikinci aşamada ise 1967 bölgesi ve sınırları şeklinde Filistinlilere sınırlı bir egemenlik ve meşruiyet vermektir. Bu nedenle, hiçbir Filistinli akım bu talihsiz ve şom planın gizli hedeflerini ihmal etmemelidir. Yetmiş yılı aşkın tarihsel baskı deneyimi, Kudüs'ü işgal edenlerin mağdurların haklarını karşılamayı asla kabul etmediklerini gösteriyor.

Bu duruma son vermenin tek yolu, işgalcileri uluslararası hukuka teslim olmaya zorlamak ve Filistin halkının kendi kaderini tayin etme ilkesine hayata geçirmek için direnişi sürdürmektir.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah  Seyyid Ali Hamaneyi, bu gerçeği beyan ederken  emperyalistlerin  Amerika'nın ve İsrail'in bölgedeki hedeflerini silah ve paraya dayanarak gerçekleştirme yönündeki çabalarına işaretle  bunun çaresinin  cesurca direnmek ve dayanmak olarak nitelendirdiler ve şöyle buyurdular: "Filistin örgütleri, unsurları ve millet, fedakarca cihat ile alanı Amerika ve düşman Siyonist için daraltmalı ve tüm İslam dünyası da  bu cesurca direnişi desteklemelidir. "

 İslam İnkılabı Lideri  emperyalizme karşı direnişin sınırlarının günden güne Batı Asya bölgesindeki gelişmesine ve genişlemesine değinerek şöyle bir vurguda bulundular:"   Silahlı Filistinli örgütlerin direneceklerine inanıyoruz. Filistinli grupları desteklemeyi kendi görevi olarak gören İslam Cumhuriyeti nizamı da her şekilde elinden geldiği mertebe  onları destekleyecektir. Bu destek ise İslami düzen ve İran milletinin isteğidir. "

Saldırgan Siyonist rejimin işgalci ve yayılmacı politikalarının fiziksel ve yapısal şiddet yoluyla Filistin halkının haklarının yaygın şekilde ihlal edilmesine yol açtığında şüphe yok. "Toprak Günü" sadece bu işgalin kınanması değil, aynı zamanda ABD, İsrail ve bölgedeki müttefiklerinin peşinden koştuğu sözde yüzyılın anlaşması gibi komplolara karşı Müslüman Ümmetinin uyanışının da bir simgesidir.

Hiç şüphesiz, mağdur Filistin halkının bu büyük baskıdan kurtarılması insani, dini ve ahlaki bir görevdir. Uluslararası toplumun vatandaşları olarak tüm insan toplumlarının bu baskıcı ve zalimane akıma karşı çıkması ve haklara destek vermesi zaruridir.

parstoday

Yorumlar