Bu bağlamda İran İslam Cumhuriyeti istihbarat bakanlığı casusluk karşıtı genel müdürü MOSSAD ajanlarının bu silah ve cephaneleri kentsel kaos olaylarında ve terör ve suikast girişimlerinde kullanmak istediklerini açıkladı. Bu İranlı yetkili şu açıklamalarda da bulundu: " Siyonist Rejim seçimlerin düzenlendiği sırada da bir kaç sefer, ülkenin farklı noktalarında sabotaj girişimlerinde bulunmak istedi. Ancak İran güvenlik güçlerinin zamanında tepkisi ile karşılaştı ve bu suikast sabotaj girişimleri önlendi sonuçta MOSSAD terör ağına ağır bir darbe indirildi. "
İran istihbarat bakanlığı anti casusluk bölümü genel müdürü bulunulan silahların tabancalar, ağır silahlar, Kalaşnikov ve savaş mermilerinden oluştuğunu belirtti ve kaos olaylarında durumun daha da körüklenmesi için Winchester silahı ve el bombalarının planlı bir şekilde ülkeye sokulduğunu da vurguladı.
İslam İnkılabının zaferinin ardından, Amerika ve Siyonist Rejim İsrail ayrıca bölgesel ortakları ve müttefikleri İran İslam Cumhuriyeti'ni devirmek için ciddi ve çeşitli faaliyetlerde bulundu. Son yıllarda da Amerika'nın İran'a karşı maksimum baskı siyasetinin yenilgiye uğraması ile İran'a karşı maksimum güvenlik baskısı ortamı oluşturulmaya çalışıldı. Bu süreçte, İsrail, Amerika ve İngiltere arasında geniş çaplı işbirlikleri söz konusu olmuştur. Bu faaliyetlerin açık örneği ise casusluk servisinin son yıllarda İranlı nükleer bilim insanlarına suikast uygulamadaki doğrudan rolleri olmuştur.
Siyonist Rejim askeri uzmanı Yuaf Limor ise İsrail Hayom gazetesindeki köşe yazısında MOSSAD'ın İran'a karşı özellikle de İranlı nükleer bilim adamı Muhsin Fahrizade'ye suikast gibi sabotaj ve terör olaylarındaki rolüne değinerek şöyle bir değerlendirmede bulunmuştur: "Son yıllarda tanıklık ettiğimiz durum, Mossad'ın HAMAS liderlerinden Mahmud El Mabhuh'u Dubai'de suikaste uğratmasının ardından yaklaşımını değiştirmesi ve temel unsurlarının riskini azaltarak ajanları yerine paralı askerler kullanmaya yönelmesidir. "
Bu Siyonist askeri ve güvenlik uzmanı sözlerine şu açıklığı da getirdi: " Bu girişimler Amerika hükümetinin destekleri kılıfı olmadan mümkün olmayacaktı".
Belgeli raporlara göre Amerika merkezi istihbarat teşkilatı CİA Amerika casusluk ağı, MOSSAD ile koordineli hareket ederek son yıllarda İran sınırları içerisinde etnik ve dini ihtilafları arttırma ve devirme hedeflerini gerçekleştirmek için faaliyetlerini yoğunlaştırmıştır.
Amerika ve İsrail'in güvenlik karşıtı, casusluk ve sabotaj girişimleri, ajanlarının doğrudan sızması, düşman grupların finansmanının yapılması ve kaos olaylarında aldatılan insanları suistimal etme ve psikolojik savaşın şiddetlenmesi şeklinde devam etmektedir. Bu komplolar ile karşı karşıya gelince, İran güvenlik kolları da düşmanların geniş çaplı komplolarını etkisizleştirmek için bu ağlara ağır ve etkili darbeler indirmektedir.
Üç yıl önce İran'ın Güney Batısındaki Ahvaz geçit törenine yönelik terör saldırısından sorumlu Siyonist Rejim İsrail ve Suudi Arabistan istihbarat servislerinin doğrudan emri altında çalışan El Nazal terör çetesinin elbaşısının tutuklanması, Elburz eyaletinde önemli silah ve mühimmatın ele geçirilmesi, 5 casusluk timinin yakalanması, ayrıca Amerika'dan sabotaj ve silahlı operasyon emirlerini Amerika'dan alan Tonder terör çetesinin elebaşısının yakalanması, ülkenin istihbarat teşkilatı ve yapılanmasının son yıllarda terörizm ile mücadeledeki sadece bazı başarılarıdır.
Batılı ülkeler, İsrail ve kimi gerici Arap ülkelerinin desteğini de arkasına alan casusluk ağları ve paralı çalışanlar çetelerinin çökertilmesi ve satılmış unsurlarının yakalanması, gerçekte ülke güvenliğini koruyanların duyarlı olduğunu ve İslami İran'ın gücünü korumakta başarılı olduklarını gösteriyor.
Parstoday