Velid El Hevdeli Yazdı: Filistinli Esirlerin İntifadası Devam Ediyor

Siyonist işgal cezaevleri bugünlerde gerçek bir intifadaya tanıklık ediyor. Esirlerin intifadası ve direnişi Siyonist rejimle savaş denklemini değiştirecek düzeydedir. 

Görüntülenme: 826 Tarih: 01 Mart 2022 19:38
Velid El Hevdeli Yazdı: Filistinli Esirlerin İntifadası Devam Ediyor

Siyonist işgal cezaevleri bugünlerde gerçek bir intifadaya tanıklık ediyor. Esirlerin intifadası ve direnişi Siyonist rejimle savaş denklemini değiştirecek düzeydedir. Filistinli altı esirin oldukça korunaklı ve karmaşık olan Celbu’ cezaevinden kendi imkânlarıyla kaçmayı başarmalarından sonra Siyonist gardiyanların gözüne uyku girmiyor. Var gücüyle esirlere baskı kuran cezaevi idaresi zulümlerini katmerleştirmiş durumda. Baskı ve sindirmeyle esir hareketini gerilere götürmek (şimdiye kadar ağır bedellerle kazandığı hakları yok etmek) istiyorlar. Bu konuda toplu ceza politikasını güden Siyonist cezaevi idaresi, bununla esirlerin dibe vuran yaşam koşullarının iyileştirilmesi için atacakları adımlara karşı caydırıcı olmak istiyorlar. 

Son dönemde Siyonist cezaevi idaresi esirlere yönelik birtakım sindirme eylemlerinde bulundu. Doğrudan kaba dayaktan tutun, sopa, elektrikli ve demir coplara kadar her türlü insanlık dışı aletleri kullanarak korumasız esirlere saldırdılar. Onların bu barbarlıkları birçok zindan ve koğuşta sürdü. Esir kadınların koğuşu bile bu zulüm ve barbarlıktan kurtulamadı. Cezaevleri yanında koğuşlara gaz sıkıp, onlarca esiri tecrit hücrelerine koydular. Onlarcasına ziyaret yasağı getirdiler. Bunlardan bazıları havalandırmaya çıkarılmazken, havalandırmaya çıkarılanlara da kalma süresini azalttılar. Kantinden alış verişlerini azaltan işgal güçleri, ziyaretlerine gelen yakınlarına zorluk çıkarmaya başladılar. Aşağılayıcı, bıktırıcı, yoğun ve ağır uygulamalara tabi tuttular.

İşgal zindanlarında bulunan esirlerimize yönelik baskı, zulüm, hayatı zehir etme kararı Siyonist işgal rejimi üst düzey siyasetinde alınmış bir karardır. Açıklamalarından ve uygulamalarından anlaşılıyor ki onlar buradaki hayatı dibe indirmek ve cezaevlerini ilk dönemine döndürmek istiyorlar. Minimum düzeyde de olsa onurlu ve kabul edilebilir bir hayat için girdikleri direniş ve mücadeleyi yerle bir etmek istiyorlar. 

Buna karşılık, yaşanan bu çatışmada esirlerin de bir görüşü ve bakış açısı, hedefleri ve ilkeli duruşu vardır. Bunlara tecavüz edilmesine asla izin vermezler. Her şeyden önce onlar özgürlük esirleri ve bir dava erleri oldukları üzerinde duruyorlar. O nedenle cezaevlerinde onların aidiyet duygularını koruyacak, devrimci ruhlarını diri tutacak, şartlar ne olursa olsun sönmeyecek bir kandil olmalarını sağlayacak bir hayatın kendilerine sağlanması gerekir. Onların içerde bu özgür kişilik madeninin safiyetini koruyacak ve gözetecek kültürel, idari ve güvenlik programları vardır. 

Esirlerimiz bu seferki intifadalarında açlık grevi başlatma yöntemini kullanmadılar. Çünkü bunun şartları ve buna başlamadan önce yapılması gereken öncülleri vardır. Bu kez toplu hareket etme yöntemini kullanıp herkesi, her grubu ve bütün cezaevlerini kapsayacak bir yol izlediler. Bu bile büyük bir kazanımdır. Ardından (Siyonist cezaevi yönetiminin görüşmek için muhatap kabul ettiği) içerdeki bütün yapı ve örgütleri feshedip işgalcinin afallamasına, bocalamasına ve şaşırmasına neden oldular. Buna göre her esir tek başına bir örgüttür. Gardiyanların bu büyük yükü taşımaları gerekir. Günlük yaptıkları grevlerle, yemekleri reddetmekle ve havalandırma alanlarında kalarak cezaevi polisinin şaşırmasına, afallamasına sebep oldu ve ne yapacağını bilemez hale düşürdüler. Barışçıl olan bu darbelerle esirler dimdik ayakta durmayı başarırken, cezaevlerinin gergin bir atmosferde kalmasına neden oldular. Burada esirlerden çok gardiyan ve polisler zarar görecektir. Zira işgal yönetiminin var olan polislere ek olarak daha fazla polis konuşlandırması gerekir. Bunun sonucunda izinleri iptal olacak, cezaevleri de ateş üzerindeki sac gibi kızgın kalacak. Daha tehlikeli olanı bu zulmün dışarıda intikam eylemlerinin yapılmasına, gardiyan ve polislerin hayatına mal olacak tepkilerin oluşmasına zemin hazırlamasıdır. Olup bitenler, sonuçlarından düşmanın hoşlanmayacağı olayların gelmekte olduğunu gösteriyor.

Burada sonuca geliyoruz. Esirlerimizin yanında olduğuna şahitlik ettiğimiz Filistin’in sokak ve meydanlarını kast ediyoruz. Buralar, işgal zindanlarındaki esirlerin sürdürdükleri mücadelede nefes aldıkları akciğerdir. Beklenildiği gibi Filistin halkı sokak ve meydanlara inip dayanışmasını gösterirse, Siyonist cezaevi idaresi esirlerin taleplerini kabul etmede hızlı davranacaktır. Halkın göstereceği tepki ve mücadele, aşağılık cezaevi idaresiyle emrindeki gardiyan ve polislerin uyguladıkları caydırıcı politikaya karşı, bir karşı caydırıcılıktır. 

Ve bu arada ‘düşman sadece bu dilden anlıyor’. 

(Siyonist işgal rejimi zindanlarında şu anda 32’si kadın, 200’e yakını çocuk, 500'ü idari tutuklu olmak üzere 4550 Filistinli esir insanlık dışı koşullarda yaşamaktadır. Tıbbi ihmal sebebiyle ağır hastaların hastalıkları her geçen gün daha da ağırlaşmaktadır. Esirlerin insani ve hukuki taleplerini karşılamayan işgal rejimi onlara insanlık dışı baskı uygulamakta, sindirmek için her yolu denemektedir.) 

Filistin Enformasyon Merkezi

Yorumlar