Hizbullah Batı Asya'da Nasıl Etkin Bir Aktöre Dönüştü? (Analiz)

Lübnan Hizbullah hareketinin kuruluşundan 38 yıl geçiyor. Hizbullah’ın ileriye doğru hareketi, artık Batı Asya bölgesinin siyasi ve güvenlik sahnesinde en önemli ve ektin aktörlerden biri haline gelecek şekilde olmuştur. 

Görüntülenme: 680 Tarih: 29 Ağustos 2022 11:10
Hizbullah Batı Asya'da Nasıl Etkin Bir Aktöre Dönüştü? (Analiz)

Lübnan Hizbullah hareketini, direniş ekseninde en önemli sivil aktör saymak gerekir; üstelik direniş ekseni üyelerine bir model haline gelmiş olan bir aktör. Lübnan Hizbullah hareketi 1982 yılında yani İran İslam inkılabının zaferinden 3 yl sonra şekillendi. Hizbullah hareketi Lübnan’da İran İslam cumhuriyetinin desteği ile kuruldu. Lübnan Hizbullah hareketi ve İran İslam inkılabı liderleri arasında direk bir bağlantı mevcuttur.
Lübnan’da direnişin temelleri İmam Musa Sadr’ın girişimleri ve özellikle Emel Hareketi olarak bilinen “Efvac-ul Mukavemet-ul Lübnaniye” hareketinin kurulmasına dayanıyor. Emel hareketinde dini eğilimleri daha güçlü olan ve Siyonist rejim ile mücadele taraftarı olan kesim İmam Humeyni’nin -ra- liderliğindeki İslam inkılabının etkisinde kalan diğer gruplar ile birlikte 1982 yılında İran İslam cumhuriyetinin desteği ve himayesi ile Lübnan Hizbullah hareketi kuruldu.
Hizbullah’ın ilk genel kongresi Tahran’da kuruldu ve şeyh Subhi Tufeyli ilk genel sekreter olarak seçildi fakat bir çok ihtilaf nedeni ile 2 yıl sonra yani 1991 yılında Seyyid Abbas Musevi bu kez yeni genel sekreter seçildi. Seyyid Abbas Musevi bir yıldan az bir süre sonra Siyonist rejim tarafından suikasta uğradı ve bu kez Hizbullah Konseyi, Seyyid Hasan Nasrullah’ı, Lübnan Hizbullah hareketi genel sekreteri olarak seçti. Seyyid Hasan Nasrullah 1992 yılından beri bu görevde bulunuyor.
Siyonist rejimin Lübnan’a saldırarak bu ülkenin büyük bir bölümünü işgal edip başkent Beyrut’u kuşattığı bir ortamda Hizbullah hareketi kuruldu. 6 Haziran 1982 tarihinde korsan rejim Siyonist kara, hava ve denizden Lübnan’a karşı geniş çaplı büyük bir saldırıya başladır ve hızlıca hiçbir direnişle karşılaşmadan başkent Beyrut’un kapılarına kadar ilerlemeyi başardı ve bir Arap ülkesinin daha başkentini kuşattı. Kudüs kenti 1967 yılında İsrail işgaline uğrayan ilk Arap başkentti. Aslında siyonist rejimin Lübnan’a saldırısı, Arap nasyonalizmin yenilgisi anlamındaydı, fakat bu da Hizbullah hareketinin şekillenme ortamını oluşturdu.
Lübnan Hizbullah hareketinin şekillenmesinde en çok Siyonist işgalci rejim ile mücadele, rol oynadı. Hizbullah temelden Siyonsit rejim ile sorun yaşıyor ve bu rejim ile mücadeleyi sadece bir ulusal görev değil, kendisi için şeri bir teklif olarak görürken Siyonist rejim mahiyetinin tecavüze dayalı olduğu için hiçbir zaman kabul edilemez olduğunu savunuyor. Batı Asya meselleri uzmanı Mesut Esedullahi’ye göre Hizbullah’ın şekillenmesindeki başlıca sebep, Siyonist rejimin Lübnan’a saldırısıydı, başka bir ifade ile Hizbullah, işgalci İsrail’e karşı direnişin çocuğudur.
Tabi ki Lübnan Hizbullah hareketi Amerika’nın Batı Asya bölgesine her türlü müdahaleye karşıdır ve Amerika’yı Batı Asya bölgesinde ve özelikle Lübnan’daki tüm krizlerin müsebbibi olarak görüyor. Bu yüzden Washington’un hasmane siyasetlerine maruz kalıyor.
Hizbullah'ın Lübnan’da büyük ve stratejik getirileri vardır. Bu parti başlangıçta şehadet operasyonları ve ardından Katyuşa roketleri ve gerilla savaşları ile Siyonist rejim ile mücadeleye başladı. Çeşitli operasyonların ardından 200 yılında işgalci rejimin güney Lübnan’dan çekilmesine sebep oldu. Bu önemli başarı Lübnan toprak bütünlüğü ve milli egemenliğinin korunmasına sebep olurken aynı zamanda işgalci siyonsit rejimin yenilmezlik boş efsanesini de yok etti. 2006 yılında da Hizbullah ve siyonsit rejim arasında yaşanan 33 günlük savaş ise Batı Asya gelişmeleri için bir dönüm noktasına dönüştü. Bu savaşın hedefi Lübnan Hizbullah’ını yok etmekti fakat bu savaş 33 günün ardından korsan rejimin yenilgisi ile sonuçlandı.
33 gün savaşında İsrail savaş uçakları el Ramliye kasabasını terk etmekte olan sivilleri kimyasal silah kullanarak hedef almış ve saldırıda 12 sivil şehit olmuştu. Aynı gün içerisinde işgalci İsrail rejimi el Cumhur bölgesinde yer alan askeri karargahı hedef almış ve aralarında 4 Lübnanlı komutanında olduğu 11 asker şehit olurken onlarca sivil ve askerde yaralanmıştı.
İşgalci Siyonist rejim Lübnan’ın alt yapısını hedef alan saldırılarına aynı şekilde devam ederken İsrail savaş uçakları Uluslararası Beyrut havaalanını hedef almış ve tüm yakıt depolarını yok etmişti. Bununla birlikte işgalci rejim savaş gemileri ile Beyrut sahilini hedef almış ve el Şukat bölgesinde bulunan süt fabrikası ile odun fabrikalarına saldırmıştı.
Savaşın 6. gününde İsrail rejimi Tenayil kasabasında bulunan gaz istasyonunu da saldırılarının hedefi olarak seçmişti.
Siyonist rejimin saldırısına karşı Hizbullah hareketi 33 gün boyunca direndi. 33 günün ardından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin aldığı 1701 sayılı karar uyarınca 14 Ağustos'ta taraflar saldırılarını durdurdu. Siyonist rejim İsrail, Lübnan'a uyguladığı ablukayı 7 Eylül 2006 yerel saatle 18:00'e kadar kaldırmayı taahhüt etti. Litanni Nehri'ne kadar olan Güney Lübnan topraklarını işgal etmiş olan İsrail rejimi, Lübnan ve UNIFIL askerlerinin konuşlandırılmasına paralel olarak işgal askerlerini geri çekti.
Geçenlerde Hizbullah hareketinin kuruluş yıldönümünde bir konuşma yapan Seyyid Hasan Nasrullah, Hizbullah'ın işgalci rejime karşı 33 günlük savaşta kazandığı zafere işaret ederek, 2006 zaferinin (33 gün savaşı) Hizbullah tarihinde direnişin en önemli kazanımlarından biri olduğunu da duyurdu.
Nasrullah, "33 günlük savaşın sonuçları arasında Siyonist düşmanla olan çatışma denkleminin değişmesi ve Condoleezza Rice'ın öne sürdüğü "Büyük Ortadoğu" projesinden vazgeçilmesi de var…33 günlük savaşta direnişin son başarısı, direnişin Lübnan'ın petrol ve gaz haklarını geri getirme hattına girmesiydi."
2006 yılı 33 günlük savaşın en önemli getirilerinden biri, korsan rejimin o tarihten bu yana Lübnan’a karşı hiçbir savaşı dayatmamasıdır. Hal bu ki Hizbullah hareketi ülke topraklarının bazı bölümlerinin korsan rejim İsrail tarafından işgal edildiği bir ortamda şekillenirken artık günümüzde Lübnan’ın toprak bütünlüğü korsan rejimin tehdidi altında bulunmuyor ve aynı zamanda Hizbullah da Lübnan’ın toprak bütünlüğünü ve güvenliğini tehdit eden çevre tehlikeleri ile mücadele ediyor.
Hizbullah’ın 2011 yılından itibaren Suriye’de bulunması ve teröristler ile mücadeleyi Suriye topraklarında sürdürmesi ise tıpkı Hizbullah’ın Lübnan’a yönelik  tehditlerle karşı karşıya kalmasıdır. Bu olay aynı zamanda Hizbullah’ın etkinliği ve oynadığı rollerin Lübnan sınırlarını da aştığını gösteriyor.
Hizbullah, Batı Asya bölgesindeki işgalci rejimle uzlaşmaya karşı çıkan, Amerika’nın bölgesel meselelere müdahalesine muhalefet eden eden ve Lübnan'ın herhangi bir dış müdahaleden bağımsız olduğunu vurgulayan aktörlerden biridir. Bazı Arap ülkeleri Suudi Arabistan'ın politikalarına boyun eğerken, Hizbullah Riyad'ın politikalarına her türlü uyum sağlamayı ve izlemeye karşı çıkıyor.
Tabi Lübnan Hizbullah’ının İran’ın müttefiki olduğunu da unutmamak gerekiyor. Bu nedenle Suudi Arabistan liderliğindeki Arap ekseni, Siyonist rejim ve Amerika ile birlikte Lübnan Hizbullah'ının ciddi muhalifleridirler ve bu hareketi yaptırım ve terör listesine dahil ettiler. Buna rağmen Hizbullah bu düşmanlıklara karşı direniş yolunu izlemeye devam etti üstelik Lübnan’da Hizbullah’ın bu stratejisi hoş karşılanıyor.
Hizbullah ilk kez 1992'de Lübnan seçimlerine katıldı ve 12 sandalye kazanmayı başardı. 1996'da 10 sandalye kazanan Hizbullah hareketi 2000 yılında de Lübnan parlamentosundaki 128 sandalyeden 8'ini kazandı. 2005 genel seçimlerinde ülkede tek başına 14 sandalye ve Güney Lübnan'da Emel hareketiyle ittifak halinde 23 sandalyenin tamamını kazandı. 2018 Lübnan parlamento seçimlerinde Hizbullah koalisyonu 68 sandalye kazandı böylece ilk kez sandalyelerin mutlak çoğunluğunu elde etti. Ve Lübnan'da Mayıs ayında yapılan son parlamento seçimlerinde Hizbullah karşıtlarının yaptığı ağır harcamalara rağmen direniş koalisyonu mecliste 62 sandalye kazanmayı başardı. Böylece Lübnan siyasi sahnesinde en etkili ve önemli siyasi koalisyon olarak kalmaya devam etmek.
Tüm bunlar, her şeyden çok Lübnan Hizbullah hareketinin son 38 yılda ülke toplumundaki konumunu kademeli olarak geliştirdiğini gösteriyor. Hizbullah hareketi artık günümüzde Lübnan'ın hem siyasi hem de güvenlik sahnelerinde önemli rol oynuyor.
Parstoday

Yorumlar