Seyyid Hasan Nasrallah'ın konuşmasının önemli başlıkları şöyledir:
Bu törendeki muhteşem varlığınız için teşekkür ediyor ve başta Allame Muhammed Ali Emin’in saygıdeğer aile üyeleri olmak üzere tüm Lübnan halkını selamlıyorum.
Konuşmamı iki bölüm halinde gerçekleştireceğim. Birinci bölümde bu saygıdeğer âlim Allame Emin’den bahsedeceğim, ikinci bölümde ise Lübnan ve bölgedeki son gelişmelere değineceğim.
Allah bana lütufta bulundu ve bana bu büyük âlimle tanışma şerefini verdi, hizmetinde bulunduğum o birkaç saat içinde çok şey öğrendim.
Âlimlerimiz sayesinde ülkemizin ve milletimizin gerçek tarihini öğreniyoruz.
Lübnanlılar, haysiyetlerini ve onurlarını Güvenlik Konseyi, Birleşmiş Milletler ve diğerleri aracılığıyla değil, kendi elleriyle geri kazandılar.
Değerler ve uluslararası hukuk dünyaya hükmetmiyor, dünyaya hükmeden şey orman yasalarından daha kötüdür.
Direniş nimetine güçlü bir şekilde sarılmalı ve boş gürültülerden etkilenmemeliyiz.
Bugün Filistinliler müzakereler ve Oslo uzlaşma anlaşması ile hayal kırıklığına uğradı ve Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde ve tüm bölgelerde direnişin genişlemesine şahit oluyoruz.
Filistinliler için direnişten başka seçenek yoktur.
Her şeyden önce deniz sınırları ve petrol ve gaz sahaları hakkında şunu söylemeliyim ki siyasette ve sahada aylarca süren çaba ve mücadeleden sonra bugün medya aracılığıyla üçlü başkanların, arabulucular vasıtasıyla deniz sınırı belirleme müzakereleri hakkında yazılı bir metin aldığına şahit oluyoruz.
Lübnan hükümeti, güney deniz sınırlarının çizilmesi konusunda karar veren taraftır ve uygun gördüğü kararı almaktadır. Deniz sınırı çizme davasının başarılı olması durumunda bundan en çok Lübnan milleti yararlanacaktır.
Bu konuda belirleyici günlerle karşı karşıyayız ve ülke yetkililerinin durumu ve işlerin ne yöne gideceği yakında belli olacaktır.
Bu dava olumlu bir sonuca varırsa, böylesine iyi bir sonuç Lübnan milleti için cesaret verici olacak ve umut dolu ufuklar açacaktır.
Deniz sınırı konusunda olumlu sonuç alınması milli dayanışma ve işbirliğinin bir sonucu olacaktır.
Meclisin cumhurbaşkanını seçmek için yaptığı son toplantı önemli bir konuydu ve oylama sonuçları, hiçbir siyasi grubun veya siyasi koalisyonun meclis çoğunluğuna sahip olmadığı yönünde söylediklerimizi vurguladı.
Ülke, derin krizin ve dünyadaki gelişmelerin gölgesinde Lübnan halkının büyük bir kısmına meydan okumak isteyen bir başkan tarafından nasıl yönetilebilir?
Siyasi gruplar, parlamentoda gerçek çoğunluğun onayını alan bir isme ulaşma umuduyla bir sonraki aşamada temaslarını harekete geçirmelidir.
Bir kez daha, ölüm teknesi kurbanlarının ailelerine başsağlığı diliyoruz ve bu cinayetle ilgili gerçekler ortaya çıkarılmalıdır.
Rusya ve Ukrayna'da olup bitenler dünyanın çehresini değiştirebilir, büyük değişimler oluyor ve bu değişimler tüm dünyayı etkileyecektir.
Sadece IŞİD olarak adlandırılan hükümet devrildi, ancak bu örgüt ve projesi hala devam ediyor ve hala bir araç olarak kullanılıyor.
Amerika’nın IŞİD'e etkisinin ve nüfuzunun hacmi çok geniştir ve bu örgütün teröristlerinin büyük bir kısmı Afganistan'a nakledilmiştir.
IŞİD hala aktif haldedir ve Irak ve Suriye'de IŞİD'i yeniden canlandırmak için çaba sarf ediliyor. IŞİD'in Afganistan'daki yaygın faaliyetlerine tanık olan, IŞİD'i kuran ve destekleyen, Amerika yetkililerinin ifadesine göre Amerika'dır.
İran konusunda şunu söylemeliyim ki, direniş ekseninin temeli olan İran, devrimin zafere ulaştığı ilk günlerden itibaren saldırı, komplo ve fitnelere maruz kalmış ve dayatılan savaşa maruz bırakılmıştır ve Fars Körfezi'ndeki Arap ülkeleri de yüzlerce milyar dolarla İran’a karşı bu askeri saldırıyı desteklemiştir.
İran aziz ve güçlüdür ve Amerika'da birbiri ardına gelen hükümetler, İran'a karşı bir savaş başlatamayacaklarını çok iyi biliyorlar, çünkü İran güçlüdür bu yüzden onlar İran’ın içine umut bağlamışlardır.
İran'a yönelik yaptırımların amacı, Lübnan'da yaptıkları gibi halkı İslami sisteme karşı kışkırtmak ve yaptırımlar aracılığıyla halkı direnişe karşı kışkırtmaktır.
İranlı bir kadının ölümü, bu ölümün boyutları henüz netleşmemişken birçok tartışma yarattı. Batılılar tavır sergilemeye başladı. Ama başka bir yerde 50'den fazla insan hayatını kaybetti (Afganistan'daki bir terör saldırısında öldürülen onlarca masum sivile atıfta bulundu) ancak kimse bir tavır sergilemedi.
Direnişin kalbi olan İran asıl hedef olduğu için onlarca hatta yüzlerce televizyon ve siber hesap insanları kışkırtmaya başladı.
İlk birkaç gün medyada İran'ın resimleri yayınlanarak “İran halkını görün” dendi ancak birkaç gün sonra milyonlarca İranlı, İran İslam Cumhuriyeti'ni desteklemek için sokaklara çıkınca herkes sustu.
Her yerde İran'ın dostlarına endişelenmemelerini söylüyorum. İran zarar görmeyecek kadar güçlüdür ve bunlardan daha tehlikeli sorunlara şahit olmuştur.
Bu aptallar, İran milletinin iradesini görmek için, çeşitli tören ve münasebetlerde, özellikle şehit Hacı Kasım Süleymani'nin tarihi cenaze töreninde İran milletinin büyük ve daimi varlığını gözlemlemelidir.
Bu, anayasasında ülkenin asıl yöneticisinin İmam Mehdi (a.f) hükümeti olduğu belirten kutlu bir İslam Cumhuriyetidir. İran, her zamankinden daha güçlü ve cesurdur, endişelenmeyin ve söylentilerden ve taraflı haberlerden etkilenmeyin. İran halkının bu kargaşalardan rahatsız olması doğaldır ama endişelenmeyin.
İran İslam Cumhuriyeti bu olaylardan çok daha zor olaylarla karşı karşıya kaldı, ancak İmam Hamanei'nin olağanüstü ve eşsiz ve tarihi liderliği ve sadık bir milletin varlığı sayesinde her zaman Allah'a güvendiler. Öyle ki, düşmanlar İran'a asla zarar vermezler.
Fars Körfezi'nin Batı ve Arap medyası, İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı milletlere yaptırım uygulamaya çalışıyor, müstekbir güçler, İslam ümmetini parçalamak için aziz Irak milletini İran'a ve İran halkına karşı kışkırtmaya çalışıyor.
Allah'a şehadet ederim ki İran İslam Cumhuriyeti'nin bölge milletlerine karşı hırsı ve tamahı yoktur ve onlardan asla bir şey istemez.
Irak milleti, şehit Hacı Kasım Süleymani'nin varlığını ve İran'ın IŞİD'e karşı mücadelede Irak'ın yanında duruşunu nasıl unutabilir?
İnsanlar nasıl oluyor da Irak'a beş bin intihar bombacısı gönderen Suudi Arabistan'a dostluk ve sevgi gözüyle bakıyorlar ama Irak'ı tekfirci teröristlerin pençesinden kurtaran İran İslam Cumhuriyeti'ne düşman gözüyle bakıyorlar?
İran olmasaydı, bugün Filistin nerede olurdu ve Kudüs ne durumda olurdu? Lübnan'ın durumu ve İsrail'in durumu nasıl olurdu?
Bugün direniş ekseninin en önemli güç unsuru İran İslam Cumhuriyeti'dir.
İran İslam Cumhuriyeti, IŞİD'e karşı bölge ülkelerinin yanında yer almasaydı, bu ülkelerin hükümetlerinin akıbeti ne olurdu?
Bugün Amerika, son Ukraynalı için savaşıyor ve Ukrayna cumhurbaşkanının NATO'ya katılımı hızlandırma talebinin ardından dün kendisine bu talebin şimdi doğru zaman olmadığını söylediler.
rasthaber