Ortadoğu Uzmanı Hasan Hanizade, işgal altındaki Filistin toprakları ve bölgede yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi.
Hanizade, son günlerde işgal altındaki topraklarda yaşanan çatışmalar ve Filistin, Suriye ve Lübnan ekseninde oluşturulan ortak cepheye ilişkin; "Bu gelişmeler, İslami direnişin saha tecrübesinden yararlanarak bölgedeki askeri dengeleri kendi lehine değiştirdiğini gösterdi." dedi.
Bu çatışmaların başlama nedenlerini anlatan Hanizade, "Filistin'deki son çatışmalar, rejimin Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir liderliğindeki fanatik Siyonistlerin Mescid-i Aksa'da ibadet eden Filistinlilere saldırıp onları dövmesiyle başladı.
Bu illegal saldırıların nedeni, Binyamin Netanyahu kabinesinin son haftalarda bir dizi siyasi ve toplumsal krizle karşı karşıya kalması ve İsrail Başbakanı'nın krizi işgal altındaki toprakların dışına taşıyarak iç krizi kontrol altına alabileceğini düşünmesinden kaynaklanır." ifadelerini kullandı.
İslami direniş gruplarının bu saldırılara tepkisine ilişkin Hanizade şunları söyledi: "Siyonistlerin Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırılarının ardından İslami direniş güçleri hemen işgal altındaki topraklarda, Güney Lübnan ve Suriye'de büyük bir cephe oluşturdu ve balistik füzelerini devreye sokarak Siyonist rejimin stratejik tesislerine ciddi zarar verebildiler.”
Tesnim’e konuşan Hanizade, direniş operasyonlarının sonuçlarına ilişkin, "Bu operasyonlardan sonra işgalcilerin yaşadığı şehir ve kasabalar, direniş gruplarının roket saldırılarından korunmak için yer altı sığınaklarına kaçmak zorunda kaldı." ifadesini kullandı.
Hanizade sözlerine şöyle devam etti:
"Raporlara göre; Güney Lübnan, Suriye, Gazze ve Batı Şeria'dan rejimin stratejik noktalara yönelik atılan 300 füzenin sadece yüzde 40'tan azı tespit edilebildi ve bu da İsrail'in Demir Kubbe savunma sisteminin sınıfta kaldığını gösterdi."
Ortadoğu Uzmanı Hanizade, bu durumun sosyal ve ekonomik faaliyetlerin geçici olarak felç olmasına ve Ben Gurion Havalimanı'nda uluslararası uçuşların askıya alınmasına yol açtığını kaydetti.
“Siyonist İsrail, Güney Lübnan'dan gerçekleştirilen saldırılara neden askeri olarak karşılık vermedi?” şeklindeki soruya Hasan Hanizade, "Siyonist toplumdaki kutuplaşma, Binyamin Netanyahu kabinesi ile sol partilerin liderleri arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle rejimin ordusu Güney Lübnan'a saldırmadı. Çünkü İsrail Başbakanı Netanyahu, rejim ordusunun olası çatışmada hezimete uğramasından korkuyordu.
Ayrıca Netanyahu, Hamas ve Filistin İslami Cihad liderlerinin Lübnan'da Hizbullah Hareketi Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah ile yaptığı son görüşmenin Siyonist rejime karşı geniş bir bölgesel cephe oluşmasına yol açacağını çok iyi biliyor." yanıtını verdi.
Hamas ve İslami Cihad liderlerinin Hasan Nasrallah ile yaptığı görüşmenin sonuçları hakkında Hanizade şunları kaydetti:
"Bu görüşmede, işgalci rejim ordusunun saldırganlığına karşı koymak amacıyla Lübnan, Filistin ve Suriye arasında ortak bir savaş odası oluşturmak için gerekli hazırlıklar yapıldı. Dolayısıyla rejim ordusunun Güney Lübnan'a geniş kapsamlı bir hava saldırısı düzenlememesiyle, direniş ekseninin caydırıcılık stratejisinin etkinliğini kanıtladığını görüyoruz."
Hanizade, işgal altındaki Filistin'deki iç sorunlara ilişkin, "Bu durum, Netanyahu kabinesinin çalışmaya devam edemeyeceğini ve muhtemelen düşeceğini gösteriyor." değerlendirmesinde bulundu.
Siyaset Uzmanı Hanizade, "Son 3 yılda 5 kez erken seçimden sonra Netanyahu'nun partisi Likud ile koalisyon ortakları aşırı sağcı partilerden oluşturulan kabine son dönemde agresif ve gayri meşru davranışlar sergilemiştir. Netanyahu kabinesinde beş aşırı sağcı bakan yer alması, ABD ve Avrupa Birliği'nin bu bakanların Filistinlilere karşı saldırgan tavırlarına tepki göstermesine neden oldu. Bu, Siyonist bakanlar arasında fikir ayrılığına yol açtı. Bunun için rejimin Savaş Bakanı, İçişleri Bakanı'nın keyfi uygulamalarını protesto etmek için görevinden istifa etmek zorunda kaldı.” ifadelerini kullandı.
İşgal altındaki topraklardaki protestoların kökeni konusuna da değinen Hasan Hanizade, şu açıklamalarda bulundu:
“İsrail Başbakanı kovuşturmadan kaçınmak için Knesset’e bir yasa tasarısı sundu. Bunun onaylanması halinde Yüksek Mahkeme'nin rejim çalışanlarını kovuşturma yetkisi azalır. Ancak yasa tasarısına sol partiler karşı çıktı; onlar yargı reformuyla Netanyahu'nun yolsuzluk ve rüşvet davasını rafa kaldırmak istediğine inanıyor.
Netanyahu'nun bu hamlesinin ardından, son haftalarda işgal altındaki topraklarda aşırı sağcı kabinesinin kararına karşı eşi benzeri görülmemiş geniş kapsamlı gösteriler düzenlendi ve bu gösteriler sokak çatışmalarına da yol açtı.”
"Son günlerde Amerika ve Avrupa'dan gelen çifte vatandaşlığa sahip Yahudilerin ters göçü başladı ve bu durum Avrupa ülkelerini endişeye sokmuştur.”
Yorumcu Hanizade, İran ile Suudi Arabistan arasında sağlanan normalleşme anlaşmasına atıfta bulunarak, "İran ile Suudi Arabistan arasında Pekin'de yapılan son anlaşma ve iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden başlaması, Siyonist Rejim’in bölgede daha da yalnızlaşmasına yol açtı, bu nedenle bu rejim son gelişmeleri büyük endişe ve hassasiyetle takip etmektedir.” dedi.
İsrail ve bölgede yaşanan bu gelişmeler sonucu Netanyahu kabinesinin bir dizi iç ve dış zorlukla karşı karşıya kaldığını anlatan Hasan Hanizade, Netanyahu kabinesinin gelecekte görevine devam edemeyeceğine inandıklarını aktardı.
tesnim