25 Mayıs 2000'de Siyonist rejimin askerleri yaklaşık 20 yıl sonra Güney Lübnan'dan çekilmek zorunda kaldı. Bu, işgalci Kudüs rejimi ordusunun Batı Asya'daki ilk yenilgisiydi. Siyonist rejimin bir Arap ülkesinin ordusuna karşı değil de bir direniş grubunun ordusuna karşı aldığı bu yenilginin daha da ağır oldu.
2000 yılından bu yana direniş ile Siyonist ordu arasındaki çatışmanın denklemi çok değişti öyle ki bugün direniş, bölgenin en etkili aktörlerinden biri haline geldi. 2000 yılı, Siyonist rejimin yenilgilerinin başlangıcıydı ve bugün, daha büyük bir İsrail hayali, daha çok bir serap gibi görünüyor. Nitekim Nasrullah da Siyonist rejimin 2000 yılında Lübnan’dan ve ardından Gazze’den çekilmesinden sonra büyük İsrail diye bir şey geriye kalmadığını söyledi.
Son 23 yılda bu çatışmada yaşanan bir diğer önemli değişiklik de direniş ekseninde birlik ve bütünleşmenin oluşması ve işgal altındaki topraklarda benzeri görülmemiş bir uçurumun ortaya çıkmasıdır. Direniş ekseni, aktörlerin çoğalmasına ve yeni grupların oluşumuna tanık olurken, sahte rejimin başkanına göre Siyonist rejim içeriden çökme tehlikesiyle karşı karşıya gelmiştir. Buna dayanarak Lübnan Hizbullahı Genel Sekreteri, İsrail'in iç bölünmüşlüğünün aksine, direniş ekseninde güç ve birlik yaşanıyor.
Bir diğer önemli gelişme ise insan kaynakları boyutundadır. Nasrullah’ın ifade ettiği gibi, “bu eksende insan gücü kapasitesi ne kadar artıyorsa, İsrail’de bu gücün bir o kadar zayıfladığına şahit oluyoruz.” Bu konunun göstergelerinden biri de Siyonist toplumda ortaya çıkan ayrışmadır.
Bu ayrışma özellikle Siyonist ordu ile bu rejimin siyasetçileri arasında belirgin halde görünüyor. Buna rağmen diğer tarafta direniş ekseninin insani güçleri ülkülerine bağlı kalıyor ve Siyonist rejimin direniş komutanları ve üyelerine yönelik tüm cinayetlerine rağmen yine de direnişe inanların sayısı artıyor ve hatta Batı Yaka’ya da yayılıyor ki bunun örneği ise “aslanlar yuvası” grubudur.
Seyyid Hasan Nasrullah’ın tabirine göre bu konudaki ana etken, Filistinli direniş güçlerinin asil olmasıdır, zira Filistin halkı burada hak, toprak ve armağan sahibi olan taraftır.
Son 23 yıldaki bir diğer önemli gelişme ise caydırıcılık alanında yaşanıyor. Caydırıcılık denklemi çok değişti. Siyonist rejimin artık direnişe karşı fazla direnemiyor öyle ki iç krizlerden kamuoyunu saptırmak için başlattığı savaşları 3 güne geriledi.
Buna karşı direniş gruplarının caydırıcılık gücünün güçlendiğine ve yeteneklerinin, işgal altındaki topraklara 5 gün içinde yaklaşık 1500 roket atabilecek düzeye geldiğine tanık oluyoruz. Bu konuda Seyyed Hassan Nasrallah, yaptığı konuşmada İsraillilerin 2000 yılından bu yana caydırıcılık güçlerini güçlendiremediklerini söyledi.
parstoday