Tarihçi Profesör Ilan Pappe, cumartesi günü Hayfa şehrinde düzenlenen bir sempozyumda "Siyonist projenin sonunun başlangıcı" başlığıyla yaptığı sunumda, “Bu projenin sonunun başlangıcı uzun ve tehlikeli bir süreç, ne yazık ki yakın gelecekten değil, uzak gelecekten bahsedeceğiz, ama buna hazır olmalıyız.” dedi.
Britanya Exeter Üniversitesi Sosyal Bilimler ve Uluslararası Çalışmalar Fakültesi profesörü ve Avrupa Filistin Araştırmaları Merkezi direktörü İsrailli tarihçi Pappe, "Siyonist projenin sonunun başlangıcındayız. Bu sürenin kısaltılması çabalarının bir parçası olmalıyız.” ifadelerini kullandı.
Siyonist projenin sonunun başlangıcına dair beş göstergeye dikkat çeken Pappe şöyle devam etti:
“Birinci gösterge: Geçtiğimiz 7 Ekim'den önce İsrail'deki Yahudi cemaatinde laik kamp ile dindar kamp arasında tanık olduğumuz Yahudi iç savaşı. Çoğunlukla Avrupalı olan laik Yahudi topluluğu, Filistinlilere baskı yapmaya devam etmeye istekliyken açık, liberal bir yaşam arıyor. Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde işgal altındaki toprakların bir kısmından vazgeçmeye istekli olmalarına rağmen.
Batı Şeria'da kurulan yerleşim birimlerinde ortaya çıkan ve İsrail’i ırkçı bir Yahudi din devletine dönüştürmeyi amaçlayan karşı akım ise tam tersi bir eğilimi temsil ediyor.
Bu iki kamp gelecekte savaşlara tanık olacak, çünkü ikisini bir arada tutan çimento, güvenlik tehdididir. Ancak bu bile artık işe yaramıyor gibi görünüyor ve gözümüzün önünde başarısızlığa uğruyor.
İkinci gösterge, Filistin davasına dünyada benzeri görülmemiş bir destek ve dayanışma hareketinde yer alan kişilerin çoğunun, Güney Afrika'daki rejimin yıkılmasına yardımcı olan apartheid karşıtı modeli benimseme konusundaki istekliliği. Bu bağlamda İsrail'in Boykot Edilmesi ve Geri Çekilmesi Hareketi BDS’ye atıfta bulunulabilir.
Bu çok önemli. Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları İzleme Örgütü ve B'Tselem gibi saygın STK'lar tarafından İsrail'in bir apartheid devleti olarak çerçevelenmesi… Baskıların toplumdan hükümetlere kaydığı yeni bir döneme girdiğimizi görüyorum.
Üçüncü gösterge, ekonomik faktör. Varlıklılar ile varlıklı olmayanalar arasında büyük uçurum var. Neredeyse hiç kimsenin gücü bir ev almaya yetmiyor ve her yıl birçok kişi kendisini yoksulluk sınırının altında buluyor. 7 Ekim'den sonra savaşa yapılan büyük harcamalara ve ABD desteğine rağmen İsrail'in gelecekteki ekonomik dayanıklılığına dair kasvetli bir görünüm var.
Dördüncü gösterge ise ordunun güney ve kuzeydeki Yahudi cemaatini koruyamamasıdır. Bu bağlamda, "Kuzeyden yerinden edilmiş 120 bin mülteci var, bunların hepsi Celile'de Yahudi ve aralarında Filistinli mülteci yok. 7 Ekim'den sonra hükümet ölen ve yaralananların ailelerine yardım sağlayamadı.
Beşinci gösterge de Amerika Birleşik Devletleri de dahil olmak üzere, önceki nesillerin aksine, yeni nesil Yahudilerin tutumudur. İsrail'i eleştirirken bile, bu ülkenin başka bir Holokost'a veya Yahudi düşmanlığı dalgalarına karşı sigorta olduğuna inanıyorlardı. Bu varsayım artık genç nesil Yahudilerin çoğu tarafından desteklenmiyor. Bunlardan oldukça azı halihazırda Filistin dayanışma hareketinde aktif durumda. Bu nesil, uluslararası meşruiyet için sağlam bir temel yerine, gelecekteki İsrail yanlısı lobinin ana temeli olarak Hıristiyan kökten dincileri bırakıyor."
YDH