Aksa Tufanı Birinci Yılında (Analiz)

Filistin direnişinin İsrail'e karşı yaptığı Aksa Tufanı harekatının üstünden bir yıl geçti. Bu operasyon Siyonist rejimin ana yapısının zaafını ve kırılganlığını ortaya koyarken ABD liderliğindeki şer ekseninin bölgemizdeki sömürge projesine de büyük bir darbe vurdu. 

Görüntülenme: 197 Tarih: 07 Ekim 2024 14:21
Aksa Tufanı Birinci Yılında (Analiz)

Aklı başında olan her insan tarih boyunca dünyada yaşanan bütün büyük olayların hem kazanımları hem de kayıpları olduğunu iyi bilir. Bu yazımızda, geçtiğimiz yılda yaşanan Aksa Tufanı Operasyonu’nun ardından bölgenin tanık olduğu gelişmeleri incelemeyi amaçlıyoruz.

Siyonistlerin  Korkuyla  Uyandığı 7 Ekim Sabahı

7 Ekim 2023 sabahı Filistin'de beklenmedik bir olay yaşandı ve tüm dünya güne sürprizle uyandı. Bu gün Filistin'den, Hamas Hareketinin askeri kanadı İzzeddin Kassam Tugayları’ndan yüzlerce savaşçının, Gazze Şeridi'nin çevresindeki siyonist kasabalara ve işgalcilerin askeri noktalarıan büyük bir saldırı başlattığı haberi geldi.

Bu dramatik saldırıda işgalci ordunun Gazze çevresindeki tüm askeri noktaları düştü ve Siyonistler sabahtan gecenin sonuna kadar başlarına ne geldiğini bilmiyordu. Bu tarihi günde Filistinli direnişçiler birçok başarıya imza attı ve yüzlerce Siyonist’i esir alarak Gazze’ye götürdü.

Direniş gruplarının Gazze halkına ve Filistin direnişine destek amacıyla "Aksa Tufanı" adı verilen savaşa katılmayı planladıklarını duyurmasının ardından İsrail'in askeri, güvenlik ve istihbarat kurumları için büyük bir skandal olarak değerlendirilen bu büyük olayla rejimin tek başına baş edebilecek gücünün olmadığı ortaya çıktı.

İşgalci rejimin, en büyük hamisi ABD'nin ve şer ekseninde yer alan İngiltere, Fransa ve Almanya ile diğer Batılı ülkelerin hızlı desteğine ihtiyacı vardı. ABD ve Batı ülkeleri, tüm askeri ve siyasi güçleriyle ve hatta medya ile bu savaşta Siyonist işgalcileri desteklemek için seferber oldu.

Aksa Tufanı operasyonu günü yaşananları herkes bilir, bunu yeniden anlatmaya gerek yok. Bu yazıda Aksa Tufanı Operasyonu’nun ardından bölgede yaşanan gelişmeler incelenecektir.

Filistin  DirenişiVe Halkının Büyük Fedakarlığı

Öncelikle Siyonist düşmanla verilen bu büyük savaşta direnişin ödediği bedeli irdelemeyi amaçlıyoruz. Bu savaşta direnişin bilançosu insani ve maddi kayıplarla ilgilidir. Bunlar hem Filistini halkı ve direnişini hem de Gazze'ye destek veren diğer cepheleri etkilemiştir.

Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığına göre son yılda işgal rejiminin Gazze Şeridi'ne yönelik yaptığı soykırım savaşında yüzde 70'i kadın ve çocuk olmak üzere 50 bine yakın Filistinli sivil şehit oldu. Siyonistlerin Gazze'de yarattığı insanlık krizinin boyutları, medyada gördüğümüzün çok ötesindedir. Siyonist İsrail’in abluka altındaki Gazze Şeridi'ye yönelik saldırılarında on binlerce insanın şehit olmasına, çeşitli hastalıkların yayılmasına ve kıtlık, açlık, sağlık altyapısının tahrip olmasına ve aynı zamanda yüz binlerce insanın ölüm riskiyle karşı karşıya kalmasına neden olmuştur.

Maddi boyuta baktığımızda, savaştan bir yıl sonra işgalcilerin Gazze’deki tüm sivil altyapıları yerle bir ettiğini, bölgede konuşlu uluslararası kuruluşlara dahi hiçbir noktaya merhamet göstermediğini söyleyebiliriz. Bu durum, işgal altındaki Batı Şeria'nın özellikle bu bölgenin kuzeyindeki şehirlerinde de tekrarlandı ve geçtiğimiz aylarda Cenin başta olmak üzere Batı Şeria'daki direnişi yok etmeyi hayal eden işgalciler, geniş çaplı bir baskın başlatmıştı.

DirenişEkseni’nin  Gazze'ye  Destek İçin Sergilediği Onurlu Fedakarlığı

Siyonist İsrail, Filistin'in yanı sıra son birkaç hafta içinde Lübnan'a karşı çok sayıda barbarca saldırı gerçekleştirdi; Bu saldırılarda çok sayıda sivilin yanı sıra Hizbullah Hareketi Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah ve bir dizi Hizbullah komutanı Kudüs yolunda şehit oldu.

Siyonist rejim ve müttefikleri, özellikle ABD ve İngiltere, son bir yıl içerisinde direniş cephelerini Gazze halkı ve Filistin direnişine destek vermekten vazgeçirmeyi başaramasa da, Yemen ve Irak'ta da hava saldırıları gerçekleştirdi. Ancak bu saldırıların hiçbiri Filistin'e destek veren direniş gruplarının tutumunu değiştiremedi; Özellikle Lübnan Hizbullah Hareketi’nin, işgalci düşmana karşı verdiği mücadelede ödediği ağır bedellere rağmen, Gazze'ye destek tutumundan vazgeçmediğini görüyoruz.

Yazının ikinci bölümde, Aksa Tufanı savaşından bir yıl sonra direnişin elde ettiği kazanımları incelemek istiyoruz. 5 temel kazanım şunlar;

1- Aksa Tufanı operasyonu, bölge halkı ve direnişin Siyonist düşmanla verdiği mücadelenin asıl hedefine döndürmeyi başardı. Son yıllarda ABD başta olmak üzere dünyanın sömürgeci ülkeleri ve bazı Arap ülkeleri, Filistin davasını doğal yolundan saptırarak, Arapların ve Müslümanların baş düşmanı olan İsrail'in Filistin topraklarını işgal ettiğini, halkını en vahşi şekilde katlettiğini ve yerlerinden ettiğini, unutturup gizlemeye çalışmışlardır.

Arap ülkeleri ile Siyonist rejim arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi anlaşmasının imzalanması, Amerikan'ın İsrail'in barbar ve işgalci doğasını örtbas etme çabası çerçevesindeydi, ancak Aksa Tufanı operasyonunun gerçekleşmesi, Suudi Arabistan ile Siyonistler arasında bir uzlaşma anlaşması imzalanmasını engelledi. Arapların ve Müslümanların işgalci Siyonist düşmanla olan çatışmasının doğru ve orijinal yoluna dönmesine neden oldu.

2- Aksa Tufanı savaşı Siyonist rejimin barbar yapısını tüm dünyaya gösterdi. Geçtiğimiz on yıllar boyunca, işgalci rejim, ABD ve Batı'nın sözde demokrasi ve insan hakları sloganlarıyla vahşi doğasını gizlemeye çalıştı. İlk kez, Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi uluslararası yargı kurumları, dünya kamuoyunun güçlü baskısı altında Siyonistlere karşı hüküm vermeye zorlandı ve hatta İsrail rejiminin suçlu başbakanı Netanyahu da dahil olmak üzere bazı Siyonist yetkililer için tutuklama emri çıkarıldı.

Bu yüzden tüm dünya, Siyonist rejimin insanlığa karşı her türlü suçu işlemekten çekinmeyen ve uluslararası hukuku hiçe sayan bir suç örgütü olduğunu resmen anlamış olu, hatta Siyonist rejim, Filistinli sivillere karşı yürütülen soykırımcı savaşı durdurma çağırısı yapan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres'i 'istenmeyen kişi' ilan etti.

3- Aksa Tufanı, Arap ülkeleri ile Siyonist rejim arasındaki normalleşme sürecini engelledi. Söylediğimiz gibi, Aksa Tufanı operasyonu Arap ülkelerinin işgalcilerle hızlı bir tempoda uzlaşma anlaşmalarına doğru ilerlediği bir durumda gerçekleşti. O dönemde kendisini Arap ülkelerinin lideri olarak gören Suudi Arabistan, Siyonistlerle bir normalleşme anlaşması imzalamanın eşiğindeydi; Ancak Aksa Tufanı sonrası kamuoyunun baskısı nedeniyle bu eylemden kaçınmak zorunda kaldı. Riyad ile Tel Aviv arasında normalleşme anlaşması imzalanması, Amerikan mali yardımına bel bağlayan hain ve gerici bazı Arap ülkelerinin için bir bahane olabilirdi.

4- Aksa Tufanı, direniş gruplarının ortak hareket etmesine yol açtı. Filistin direnişi ile Siyonist rejim arasındaki tüm önceki savaşlarda, Filistinli gruplar düşmanla tek başlarına savaşırdı; ancak Aksa Tufanı farklı bir ortam oluşturdu ve direnişin tüm grupları, İslam ümmetinin ana davasını desteklemek için Siyonist işgalcilerle savaşa katıldı.

Siyonist düşmana karşı operasyonlar başlatan, Direniş Ekseni'nin çeşitli üyeleri işgalci rejimin ve müttefiklerinin Gazze halkını ve direnişini yenmesini engelledi. Bu arada, Lübnan Hizbullah Hareketi'nin rolü büyük övgüye değerdir; Zira işgalci ordunun askeri güçlerinin ve teçhizatının büyük bir bölümünün işgal altındaki Filistin'in kuzey cephesine konuşlandırılmasına sebep oldu ve böylece Filistin direnişinin ve Gazze halkının omuzlarından büyük bir yükü almış oldu.

5- Aksa Tufanı, Siyonist rejimin ana yapısının zaafını ve kırılganlığını ortaya koydu. Bu yapı, son yıllarda Batı ülkelerinin yardımıyla kendisine yenilmez bir imaj sunmuştu. Ancak bu imaj bir saat içinde tamamen yıkılıp yok oldu. ABD ve Batı'nın işgalci rejime sağladığı silah yardımı ve şartsız koşulsuz desteğe rağmen, Siyonist İsrail'in Hamas'ı yok etme ve esirleri kurtarma amacıyla bir yıl önce başladığı savaşta bu iki hedefi de gerçekleştiremedi.

İsrail'inSuriyeveLübnanYönelikSaldırıları

Aksa Tufanı, hem başlangıçta hem de geçtiğimiz aylarda, sahte İsrail rejiminin kırılgan bir varlık olduğunu ve dünyadaki emperyalist güçlerin verdiği tüm desteğe rağmen bölgeden silinmesinin mümkün olduğunu gösterdi.

Aksa Tufanı operasyonunun ardından bölgede yaşanan birçok gelişmeden sonra, Siyonist düşmanla yüzleşmek için askeri güçten daha fazla, İslam ümmetinin ortak tavrının önemli olduğu ortaya çıktı.

Bu yazıda, sahte Siyonist rejimin temellerini sarsan Aksa Tufanı savaşında direnişin elde ettiği sayısız başarısının kısa bir özetine işaret edildi. Bu operasyon aynı zamanda gerici Arap rejimlerine de büyük bir darbe indirdi. Tüm Arap halkı, Direniş Ekseni ve İran İslam Cumhuriyeti'nin Filistin'e destek olmak için doğrudan sahaya çıktığı bir durumda, Arap hain yöneticilerinin aşağılayıcı pozisyonlarını nasıl sürdürdüklerini gördüler. Onlar bu durumda bile işgalcilere hizmet etmekten vazgeçmiyorlar.

Aksa Tufanı aynı zamanda ABD liderliğindeki şer ekseninin bölgemizdeki sömürge projesine de büyük bir darbe vurdu ve onlara kendilerine ait olmayan bir bölgede kolayca hareket etmeyeceklerini göstermiştir.

tesnim

Yorumlar