Bugün sabah, Hazreti Muhammed (s.a.v.)'in peygamberliğe seçilişinin yıldönümü olan mübarek Meb'es Bayramı vesilesiyle, bir grup devlet yetkilisi, milletvekilleri ve İslam ülkelerinin büyükelçileri, İslam Devrimi Rehberi Ayetullah Hamenei ile bir araya geldi.

İmam Hamaney bu görüşmede şunları söyledi: 'Kutlu Meb'es bayramı vesilesiyle, değerli katılımcılara, tüm İran halkına, büyük İslam ümmetine ve tüm dünya özgürlükçülerine ve özgür insanlara selam ve tebriklerimi sunuyorum. Peygamber Efendimiz’in Meb'es'i, tüm özgürlükçüler için gerçekten bir bayramdır.

Bu yıl Meb'es Bayramı, zaferle taçlanan 11 Şubat Devrimi ile aynı zamana denk geldi. İnşallah, 11 Şubat Devrimi ve İslam Devrimi’nin akışı, bu hareketin kurucusunun Peygamber Efendimiz’in yolunu takip etme niyetiyle başlattığı hareket olarak, aynı doğrultuda devam eder ve yoluna ilerler.

Bu hareket, yani din hareketi ve Meb'es hareketi, sürekli ve kalıcı bir harekettir. Kalıcı olmasının anlamı şudur: Her dönemde Meb'es'in bereketlerinden faydalanmak mümkündür. Yani, ilk Meb'es'te meydana gelen dönüşüm, Hazreti Peygamber’in sahada yer alıp, o anlatılamaz çabayla işleri kendi elleriyle yaptığı dönemdeki gibi, tüm zamanlarda da insanlara uygun bir şekilde gerçekleşebilir. Ancak bunun şartı nedir? Şart, o büyük şahsiyetin elinde bulunan iki faktörü kullanmak, yani akıl ve imanı kullanmaktır.

Meb'es Mesajından Alacağımız Ders 

Eğer biz akıl ve imanı kullanırsak, o zaman Meb'es gerçekleşir, hareket başlar, dönüşüm meydana gelir. Bu dönüşüm, zihinde ve yaşamın gerçekliğinde bir değişim yaratır, sorunlar çözülür, düzelir. Meb'es'ten alacağımız ders tam olarak budur.

Meb'es, dünya ve insanlık tarihi açısından en mübarek ve en büyük olaylardan biridir. Bu sıradan bir olay değildir, insanlık tarihinin en önemli olaylarından biridir. Büyük olaylar, bireysel ve toplumsal alanlarda bir çok işlevi olan olaylardır. Ancak belki de en önemli işlevlerinden biri, insanın düşünsel ve algısal dönüşümünü sağlamaktır.

Bir büyük olay, halkın yaşamında kalıcı bir etki yaratacaksa, önce o halkın düşünsel dönüşümünü gerçekleştirebilmelidir. Düşünce doğru olursa, davranış da doğru olur. Önemli olan budur.

Hayat düzeni, hayatı yönetenlerin düşüncelerine dayanır. Eğer insanlar arasında düşünsel dönüşüm, varlık anlayışında bir değişim meydana gelirse, o zaman siyasi, ekonomik, ahlaki ve toplumsal sistemler bu düşünceye dayanarak şekillenecektir.

Meb'es Toplumları Dönüştürmüştür

Peygamber Efendimiz’in Meb'es'i işte bu açıdan çok önemlidir. Tüm olaylardan farklı olarak Meb'es, ne tür bir düşünsel dönüşüm yaratmış, hangi insanları, hangi düşünceleri, hangi toplumları nasıl bir hale getirmiştir, zaman içinde nasıl bir dönüşüm yaşanmıştır, işte bu çok önemlidir.

Bugün biz, üç aşamalı bir sömürgecilik sürecine tabiyiz. Bugün dünyanın güçlü, şeytani güçleri, ülkelerin ve halkların doğal kaynaklarına göz dikiyor, kültürlerine, milli ve İslami kimliklerine de saldırmakta ve bunları yok etmeye, ele geçirmeye çalışmaktadır. Tabi ki bunlar birbirinden farklıdır, ancak bunların başında Amerika gelmektedir.

Bugün sömürgecilik ve emperyalizm için kullandığımız tanım, en net şekilde Amerika Birleşik Devletleri’ni işaret etmektedir. Çünkü dünya üzerindeki en güçlü mali güçler, çoğunlukla Batılı hükümetler üzerinde hakimiyet kurmuş, bunlardan başında da ABD gelmektedir. Bu, onların deyimiyle karteller ve büyük şirketlerdir. İşte bu güçler, her üç aşamalı sömürgecilik planını hazırlamaktadırlar.

Gazze ve Lübnan Direnişi Meb'es'in Yansımasıdır

Direniş hareketi, bu hareketin özü, Meb'es'in bir yansımasıdır. İran İslam Cumhuriyeti’nden başlayan direniş, Müslüman halkları uyandırmıştır. Bazı Müslüman halkları harekete geçirmiş, genel olarak Müslüman halkları uyandırmış ve birçok gayrimüslimi de vicdanlarını uyandırmıştır. Sömürgeci sistem tanıtıldı, tanınır hale geldi. Birçok halk, bu sistemi bilmiyordu.

Gazze’ye bakın. Küçük ve sınırlı bir bölge olan Gazze, Siyonist rejimi, ABD’nin tam desteğiyle donanmışken, yere serdi. Gazze, Siyonist rejimi diz çöktürdü. Bu, basit bir şey mi? İşte bu, direnişin bir yansımasıdır. Bu, iman ve akıldır. Bu, Kuran’ın ayetlerini okumaktır. Bu, Allah’a güvenmektir. Bu, "İzzet sadece Allah’a aittir" inancıdır.

Hizbullah, büyük bir lider olan Seyyid Hasan Nasrallah’ı kaybetmek gibi büyük bir darbe aldı. Bu, şaka değil. Dünyada Seyyid Hasan Nasrallah gibi büyük insan sayısı ne kadar? İşte bu büyük şahsiyet, Hizbullah’tan ayrıldı. Hem dostlar hem de düşmanlar Hizbullah’ın bittiğini düşündü. Ancak Hizbullah, sadece bitmediğini değil, bazı alanlarda motivasyonunun arttığını ve Siyonist rejime karşı durabildiğini gösterdi.'

kudusgunu.com