Hamas lideri, ABD’nin sınırdışı etmesi sonucu Türkiye’ye gelen Filistinli profesör Sami El-Aryan’ı yazdı

Amerika’nın, İsrail’in İslami Cihad’a mensup olmakla ve İslami Cihad adına ABD’de siyasi faaliyetlerde bulunmakla suçlamasının ardından tutukladığı Sami El-Aryan, geçtiğimiz günlerde sınırdışı edilerek Türkiye’ye gönderildi. Hamas liderlerinden Dr. Ahmet Yusuf, Sami el-Aryan’ı yazdı.  

Görüntülenme: 1387 Tarih: 11 Şubat 2015 08:22
Hamas lideri, ABD’nin sınırdışı etmesi sonucu Türkiye’ye gelen Filistinli profesör Sami El-Aryan’ı yazdı

Amerikan yönetimi 6 Şubat 2015’te Filistinli Müslüman aktivist Dr. Sami El-Aryan’ı, 20 Şubat 2003’te tutuklanmasıyla başlayan ve yaklaşık 12 sene farklı vesilelerle devam eden esaretin ardından sınır dışı etti. Amerika Sami El-Aryan’ı İsrail’in İslami Cihad’a mensup olmakla ve İslami Cihad adına ABD’de siyasi faaliyetlerde bulunmakla suçlamasının ardından tutuklamıştı. Uzun süren tutukluluk dönemi, birilerinin “demokrasi vahası” ve “özgürlük kalesi” olarak tanımladığı ABD’nin ne kadar adaletten yoksun, zulümle işleyen bir sistem olduğunu gözler önüne serdi.

İş ve okul dışında ABD’nin güneydoğusundaki Florida eyaletinin Tampa şehrinde yürüttüğü İslami faaliyetler ve özellikle de Filistin davasına destek olmak için yaptığı çalışmalar Amerika’da bulunan 15 milyondan fazla Müslüman tarafından duyulmuştu.

Hamas liderlerinden Dr. Ahmet Yusuf, Sami el-Aryan’ı yazdı.

Söz konusu yazıyı İslamî Analiz okuyucularının istifadesine sunuyoruz:

Sami El-Aryan Kimdir?

Tampa’daki Güney Florida Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği alanında öğretim görevlisi olan Aryan, ayrıca Müslümanlara, Araplara ve öğrencilere yönelik çeşitli kuruluşlar üzerinden hukuki ve İslami faaliyetler yürüten bir aktivistti. Amerika’daki Müslümanların haklarını savunmak için de çalışma yürüten Aryan, Filistin davası için yürüttüğü benzersiz faaliyetlerinden dolayı Siyonistlerin hedefi olmuş, Siyonistlerin FBI’ı “teröre destek” olduğu iddialarıyla kışkırtmasından sonra tutuklanmıştır.

2003 yılında tutuklandığından bu yana Amerika’daki Müslümanların gayreti hiç bitmedi. Suçsuz olduğunu kanıtlamak için avukat masraflarını karşıladılar ve bu şekilde hakkındaki suçlamaların sona ermesini sağladılar. Ancak bu kez Sami El-Aryan’a Amerika’da geçirdiği 40 senenin ardından Türkiye’ye sınır dışı edilmesi şart koşuldu.

Tutuklanması

11 Eylül 2001 olaylarından sonra Müslümanların hedef alındığı süreçte tutuklanan ve terörle suçlanan Sami El-Aryan hem içinde bulunduğu Müslüman ve Arap topluluk arasında, hem de akademik çevreler arasında tertemiz, asil, ciddi bir kişilik olarak tanınıyordu. Sami El-Aryan Amerika Adalet Bakanlığı’nın kendisine yönelttiği bu suçlamaları hak eden en son kişiydi. Sami El-Aryan’a yapılan bu haksızlık insan hakları savunucusu, özgürlükçü ve demokrasi yanlısı Amerika için bir utanç olarak kalacaktır.

Dr. Sami El-Aryan… Evet, Onu Tanıyorum…

Onunla ilk tanışmamız 70’li yılların sonunda ben Ezher Üniversitesi Mühendislik Fakültesinde öğrenci olduğum zamanlarda gerçekleşti. O da ben de Kahire’deki Rabiatu’l Adeviyye semtinde ikamet ediyorduk. Yaklaşık 3 saat süren Filistinli kalabalık bir öğrenci grubuyla gerçekleştirdiğimiz buluşmaya o da katılmıştı ve buluşmada bize Amerika’dan söz etmişti. Amerika’da özgürce hareket edeceğini, orada okumayı ve çalışmayı çok istediğini, İslam’ın ve Müslümanların geleceğinin o kıtada olduğunu söylemişti.

O dönemde Amerikan üniversitelerinde okuyan Müslüman veya Arap öğrenciler arasında bazı bölgesel ve mezhebi meselelerde ortaya çıkan tartışmalar –mesela İran İslam devrimine karşı tutum gibi- Mısır’daki öğrencilerin arasında da yürütülüyordu. Onun bize Amerika’yla ilgili anlattıklarından sonra ben de eğitim için Amerika’ya gitmek istedim.

Birkaç sene sonra bu isteğim gerçekleşti ve ABD’ye gidip orada master ve doktoramı tamamladım. Amerika’da bulunduğum süre zarfında Sami El-Aryan’la bir kez daha görüştüm. 1984 yılında olduğunu hatırlıyorum. Filistin davası için bazı faaliyetlerde bulunmak istiyordu.

Görüşme Chicago’da Filistin İslami Birliği şemsiyesi altında gerçekleşmişti. Birlik o zaman yeni kurulmuştu. Ancak çok sayıda önemli kişiyi bünyesinde topluyordu. Prof. İsmail Faruki, Dr. Ali Meşal, Şeyh Muhammed Hanuti, Dr. Sami El-Aryan vs… Sami El-Aryan birliğin Amerika’daki küresel İslami merkez ve cemaatlerle koordinasyon içerisinde olması ve orada Filistin’le ilgili yürütülen çalışmanın temelini oluşturması gerektiğini düşünüyordu. Basına yönelik ciddi çalışmalar yürüten El-Aryan,  Filistin İslami Birliği(IAP)’ndeki çalışmalarına “Filistin Yolu” Dergisini Arapça çıkararak başladı. Daha sonra Filistin İslami Komitesi tarafından İngilizce olarak hazırlanan “Marifet-Inquiry” dergisinin başına geçti.

Yaptığı çalışmalarla karşısındakini harekete geçmeye teşvik eden El-Aryan, herkesin İslam ve Filistin için bir sorumluluk üstlenmesi gerektiğini düşünüyordu.

Filistin’le ilgili etkin çalışmalar yürüten ilk kuşak –Şeyh Muhammed El-Hanuti, Dr. Ali Meşal, Şeyh Cemal Said, Dr. Musa Ebu Merzuk, Dr. Ömer Es-Sabuni vs.- özellikle de 8 Kasım 1987’de intifadanın patlak vermesiyle birlikte çalışmalarını daha da güçlendirdiler. Onların yürüttükleri çalışmalar intifadanın devamlılığında ve işgal altındaki topraklarda yaşayan halkımızın güçlenmesinde etkili oldu.  Yapılan protesto eylemleri, programlar vs. Amerika’da Filistin davasının daha da gündem olmasına ve Filistin halkının çektiği sıkıntıların tepki görmesine yol açtı. Yapılan televizyon programlarında, İsrail’in işgali altında zor durumda olan Filistin halkının maruz kaldığı sıkıntılara karşı koymak için hep birlikte çaba sarf etmek gerektiği ifade ediliyordu. Sami El-Aryan yürütülen tüm bu faaliyetlerin başını çekiyordu.

Filistin’in içinde bulunduğu sıkıntı, Siyonistlerin zulmü, çocukların tanklarla hedef alındığını gösteren fotoğraflar vs. Müslümanların ciddi anlamda etkilenmesine ve “Kahrolsun İsrail” sloganını haykırmalarına sebep oldu. Kalbinde bir parça iman bulunan herkes bundan çok daha fazlasını yapmak istiyordu. Yaptığımız tüm bu faaliyetleri kanunlar ölçüsünde, sınırları aşmadan yapıyorduk.

Milyonlarca öğrenciye kucak açan, zulümden ve baskıdan kaçan insanları ülkesine kabul eden Amerika’nın 11 Eylül saldırılarından sonra –Siyonist güçlerin de kışkırtmasıyla- bu hale geleceğine, daha önceden izin verdiği faaliyetlerini kontrol altına almak isteyeceğine hiç kimse ihtimal vermezdi. Amerika’nın demokrasi ülkesinden baskı rejimine dönüşmesi mümkün müydü? İstihbarat güçleri artık özel hayatı dahi gözlem altına almışlardı.

Tutuklamanın Arkasında Siyonist Güçler Var

11 Eylül 2001 olaylarından sonra İslami faaliyetlere yönelik saldırı ve suçlamalar çoğaldı. Bu durum, çok sayıda Müslüman’ı İsrail’in dostu olmayan Kanada, Brezilya gibi ülkelere göç etmek gibi çeşitli arayışlara sürükledi.

İsrail’i destekleyen Amerika daha önceden benzeri görülmemiş uygulamaları Müslümanlara reva gördü ve Amerika’da bulunan Müslüman ve Arap toplulukları, Filistinli kuruluşları hedef aldı.

Dr. Sami El-Aryan televizyonda, üniversitelerde yaptığı çeşitli konferanslarda, İslami merkez ve camilerde gece-gündüz yaptığı çalışmalarla terörü engellemeye çalıştı. Ama görünen o ki, bu yaptıkları hiçbir işe yaramadı ve 11 Eylül saldırılarını Müslüman aktivistlerden ve özellikle de Filistinlilerden kurtulmak için kullanan Siyonistlerin hedefi oldu.

Nitekim bu girişimler 90’lı yılların başında başlamıştı. Filistin’e verilen her türlü desteği engelleme girişimleri istedikleri gibi sonuçlandı ve çok sayıda hayır kuruluşu kapatıldı.

Amerika’daki Müslümanları hedef alan girişimler yalnızca Sami El-Aryan’la sınırlı kalmadı tabi ki… Hala MOSSAD ve İsrail Güvenlik Servisinin kışkırtmalarıyla suçlanan çok sayıda kurum ve kişi bulunuyor.

Sonunda Serbest Bırakıldı

Kardeşim Sami El-Aryan, ABD’deki İslami çalışmanın en önemli isimlerindendi. Kardeşim, ailene ve Müslüman kardeşlerine dönüşünü kutluyoruz. Tutuklu olarak geçirdiğin senelerin hesabı Allah’ın katındadır. 

İslami Analiz

Yorumlar