Hamas, yavaş yavaş Direniş Ekseni’ne dönüyor

Lübnan’da yayın yapan el-Ahbar’da Kasım Kasım imzasıyla yayımlanan bir makalede, Hamas’ın Direniş Ekseni’ne geri dönmekte olduğu belirtildi.  

Görüntülenme: 1399 Tarih: 13 Şubat 2015 09:10
Hamas, yavaş yavaş Direniş Ekseni’ne dönüyor

Lübnan’da yayın yapan el-Ahbar’da Kasım Kasım imzasıyla yayımlanan bir makalede, Hamas’ın Direniş Ekseni’ne geri dönmekte olduğu belirtildi. Türkçe çevirisi medyasafak.net’te yayımlanan makale şu şekilde: Hamas, yavaş yavaş Direniş Ekseni’ne dönüyor Hamas’ın sözde “ılımlı Araplar”la ve Müslüman Kardeşler’e yakın olanlarla yaşadığı siyasi deneyim, İran’ın Filistin davasına ve İsrail işgali karşısındaki direnişine verdiği desteğin daha tutarlı olduğunu gösterdi. Hamas liderlerine göre İsrail’in Gazze’ye düzenlediği son – altı yıldaki üçüncü – saldırı, örgütün daha yakın ilişkiler kurmaya çalıştığı Arap ılımlılar ekseninin savaş sırasında Hamas’a karşı durduğunu gösterdi. Her ne kadar Hamas lideri Halid Meşal henüz Tahran'ı ziyaret etmediyse de, İran ve Hamas, ilişkilerini hemen hemen onardı. İki taraf geride bıraktığımız birkaç hafta içinde, Hamas heyetinin askeri kanat El Kassam Tugayları'nın taleplerini iletmesiyle doruk noktasına ulaşan uzun tartışmalar yürüttü. Taleplerin arasında, gelecekteki çatışmalara hazırlık olarak İran silahlarının gönderilmesi de vardı.    Hamas'ın sözde “ılımlı Araplar”la ve Müslüman Kardeşler'e yakın olanlarla yaşadığı siyasi deneyim, İran'ın Filistin davasına ve İsrail işgali karşısındaki direnişine verdiği desteğin daha tutarlı olduğunu gösterdi. Hamas liderlerine göre İsrail'in Gazze'ye düzenlediği son – altı yıldaki üçüncü – saldırı, örgütün daha yakın ilişkiler kurmaya çalıştığı Arap ılımlılar ekseninin savaş sırasında Hamas'a karşı durduğunu gösterdi. Buna uygun şekilde, Hamas liderleri ile, Beyrut ve Tahran'da Filistin meselesinin içinde yer alan kişiler arasındaki görüşmeler, savaşın sona ermesinin ardından yoğunlaştı. Tahran'da İran ve Hamas, bir “anlaşma bildirisi” olarak adlandırılan şeye ulaştılar. Gizli kalan çok sayıda nokta içinde belki de en önemlisi, Suriye çatışmasının Hamas ve direniş ekseni arasındaki ilişkileri etkilemesinin önlenmesi ve bu durumun Filistin direnişine – özellikle de El Kassam Tugayları'na – olası bir yeni çatışmada kullanılacak gelişmiş silahların ulaştırılmasını engellememesi gerektiği idi. Son birkaç gündür İsrail medyası defaatle, İslam Cumhuriyeti'nin “iki yıllık kesintinin” ardından Hamas'a yeniden para göndermeye başladığını duyurdu. Filistinlilere göre bu anlaşma bildirisi, Hamas tarafından yürütülen ve “son savaşta Arap ülkelerinin çoğunun Gazze'nin karşısında durduğu” sonucuna ulaşan “uzun iç değerlendirmelerin” sonucundaydı. İşte bu yüzden bir Hamas lideri, “Bizim çıkarlarımız, bize silah verenlerin yanında durmayı gerektirir” dedi. Nitekim Hamas heyeti İran'dan, El Kassam Tugayları'nı yüksek hassasiyetli karadan karaya roketler ve uçaksavar füzeleriyle teçhizatlandırmasını istedi. Ziyaretin ayrıntılarına vakıf bir kaynak şunları söyledi: “İranlılar talebimize onay verdi, zira savaştaki deneyimimiz ve süreç hakkındaki değerlendirme, İsrail içindeki hedefleri vuracak ve daha fazla hasara yol açacak güdümlü füzelere ihtiyaç duyduğumuzu teyit etti. Bundan böyle ayrımsız roketler kullanılmayacak.” Bu füzeler, El Kassam savaşçıları için bir ihtiyaç haline geldi, zira adeta yarın savaş patlak verecekmiş gibi kendilerini eğitmek ve silahlanmak niyetindeler. Hamas yetkilileri, “Gazzeliler üzerindeki basınç nedeniyle yakın zamanda düşmanla bir savaş” bekliyor. Örgütün sözcüsü Sami Ebu Zuhri birkaç gün önce, “Ablukanın devam ettirilmesi, Hamas'ı çılgınca diye tanımlanabilecek eylemlere itecektir” sözleriyle buna işaret etti. Silah ihtiyacının yanısıra tartışmalar, Arap ülkelerinin Hamas'a karşı duruşu ve Gazze'deki uzayan savaşta oynadıkları rol etrafında yürütüldü. İlave olarak Doha'nın Hamas liderlerine verdiği, ikili ilişkilerinin bu tür baskılardan etkilenmeyeceği yönündeki tekrar eden teminatlara karşın, Suudilerin Katar'a Müslüman Kardeşlerler'le olan ilişkisini kesmesi için yaptığı baskıyı tartıştılar. Bütün bu gelişmeler Hamas'ı kendisini yeniden konumlandırmaya yöneltti ve grup o dönemden beri hem İran'la hem de Hizbullah'la ilişkiler konusunda iyi ilerlemeler kaydetti. Şimdi geriye kalan bir adım, siyasi büro şefi Halid Meşal'in Tahran'ı ziyaret etmesi. Aynı kaynaklar, “ziyaret neredeyse gerçekleşiyordu, fakat ziyaret gündeminin belirlenmesi konusunda Tahran ve Hamas arasında yaşanan bir anlaşmazlık nedeniyle ertelendi” diyor. Hamas, Meşal'in uygun bir şekilde karşılanmasını istiyor. Bir Hamas yetkilisinin dediği gibi, “Ebu el-Velid'in (Meşal) dini liderle (Hamaney) ve cumhurbaşkanıyla görüşmediği bir ziyaret, abdestsiz namaz kılmaya benzer.” İranlılar, ziyarete gelen heyete, “Meşal, statüsüne uygun şekilde karşılanacaktır” teminatını verdi. Ancak Hamas'ın, böyle bir görüşmenin gerçekleşmeyeceği yönündeki kaygısı, “Ebu el-Velid'in dini liderle görüşeceği kesin hale gelinceye kadar ziyareti erteledi”. Kaynaklar, “Biz bunu kendi başına Halid Meşal'in hatırına istemiyoruz, fakat sahada önemli bir varlığı olan bir hareketi temsil ettiği için istiyoruz” diyorlar. Beyrut'taki İranlı kaynaklar “Tahran'ın Hamas'la ilişkisinin çok iyi olduğunu” teyit ederken, İsrail'in Suriye'deki Kuneytra'da altı Hizbullah savaşçısını katletmesi, grup ile direniş ekseni arasındaki ilişkiler açısından yeni bir test olacağını gösterdi. El Kassam lideri Muhammed el-Daif, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'a taziye mesajı gönderdi. Ancak mektup, dışarıda ve hatta Hamas'ın içinde, mektubun varlığını inkar etme noktasına kadar ulaşacak bir siyasi fırtına yarattı. Mektubun dili, Lübnanlı ve Filistinli direniş hareketleri arasındaki ilişkinin sıcaklığını ve ilave olarak da her ikisinin de İsrail'le gelecekteki çatışmalar için formüller hazırladığını göstermek niyetindeydi. Daif, “Ümmetin bütün direniş güçleri bir sonraki savaşlarını birlikte yürütmeli ve açtıkları ateş işgal edilmiş topraklarımızın üzerinde kesişmelidir” yazmıştı. Bu sözler salt edebiyat değildir. Sonuç olarak bir askeri liderden bir diğerine gönderilmiştir. Mektuptaki her kelime ölçülüp biçilmiştir, özellikle de İsrail'in Daif'in hayatına kastetmesinden bu yana onun durumunu izlemesi sebebiyle. Bu yüzden kaynaklar şu vurguyu yapıyorlar: “Daif ‘açtıkları ateş işgal edilmiş topraklarımızın üzerinde kesişmelidir' dediğinde ciddidir. Nasrallah da direniş ekseninin İran'dan Filistin'e kadar bir olduğunu söylerken ciddidir.” Beyrut'ta iki taraf, ilişkilerini konsolide etmeye ve taraftarları arasındaki gerilimi dindirmeye çabalıyorlar. İşte bu yüzden Hamas, bir yetkilisinin söylediğine göre önümüzdeki günlerde kadrolarıyla, “destek tabanı arasındaki gerilimi sakinleştirecek şekilde onları rehabilite etmek üzere” toplantılar düzenleyecek. Hamas liderleri ve kadroları arasında düzenlenecek bu toplantılar, Lübnan'la sınırlı da değil. Amaç, Hamas'ın mevcut olduğu her yerde “rehabilitasyon”a girişmek. Hamas içindeki kaynaklar, “İran ziyaretinin, Hamas'la ilişkileri geliştirmek için birlikte çalışan Nasrallah ve İslami Cihad Genel Sekreteri Ramazan Şallah tarafından kolaylaştırıldığını” kabul ediyor. Bir gözlemci, “İran liderliğinin rasyonel yaklaşımı ve uzun vadeli stratejisi, İran'ın Hamas'a olan desteğinin Suriye konusundaki anlaşmazlıkları nedeniyle durmayacağı anlamına geliyor” şeklinde konuştu. Gözlemci, “Tahran örgütün siyasi bürosuyla görüş ayrılığı içinde olsa bile İslam Cumhuriyeti El Kassam Tugayları'nı yüzüstü bırakamaz” şeklinde konuştu. Ancak Hamas, direniş eksenine geri dönmesine köstek olan iç zorluklarla karşı karşıya ve bunun en başında Suriye içindeki destekçilerinden ve Gazze'deki Selefi hareketten gelen tepkiler geliyor. Hareketin Suriye'deki destekçileri, Hamas'ı bu yöne girdiği için kınayan ve örgütün “Suriye halkının iradesine ihanet ettiğini” ileri süren Facebook sayfaları kurarken, bu yönelime karşı olan Suriyeli güçler de Meşal'e hücum etti. Hamas kaynakları, tüm bu seslerin, “pozisyonlarından veya sıfatlarından bağımsız olarak, bedeli ne olursa olsun örgütün direniş ekseniyle olan ilişkilerini sağlamlaştırma yönünde oybirliğiyle karar almış olan örgüt liderliği arasında bir yankı oluşturmadığını” vurguluyorlar ve şuna işaret ediyorlar: “Onlara karşı disiplin önlemleri alındı ve resmi olarak sorumlu tutulacaklar… Selefi hareketine yakın olanlara gelince, biz onlardan sorumlu değiliz ve onların ilişkilerin geliştirilmesiyle bir alakası yoktur.” 

İslami Analiz

Yorumlar