Direniş Âlimleri Küresel Birliği Genel Sekreteri Şeyh Mahir Hammud, Mısır’ın Hamas’ın “terörist” olduğu yönündeki açıklamaları hakkında bir bildiri yayınladı. Bildiri metni şu şekilde:
“Arap dünyasında ayrılıkların arttığına ve terör gruplarının çoğalıp yayıldığına hep beraber tanık oluyoruz. Üstelik bu terör eylemlerine askeri, lojistik ve siyasi destek farklı mekânlardan, uzaklardan gelebiliyor. Diğer yandan Arap ülkelerinin de, Arap ülkelerine kıyasla bölgede çok büyük bir rol oynamış olan direniş hareketlerine zulüm uyguladıklarını görüyoruz. Biz de bu hususta direniş konusundaki geçmişten beri gelen tavrımızı koruduğumuzu bir kez daha ifade etmek istedik.
Öncelikle, siyasi bir tavır otaya konulurken, özellikle de Filistin söz konusu olduğunda ortaya konulan tavrın şeri bir delile dayanması gerekirdi. Hamas Hareketi’nin terör örgütü olduğu yönündeki iddianın ne Kur’an’da, ne Nebevi Sünnette, ne de İslam tarihinde bir karşılığı yoktur. Bu kararın alınmasının sebebi siyasi ayrılıklardır ve bu tavır ümmetin maslahatını önemsemeyen bir tavırdır.
İkinci olarak, bu kararın Kassam Tugaylarıyla ilgili de benzeri bir karar yayınlayan Mısır mahkemeleri tarafından alınmış olması hatada ısrarcı olduklarını ve Mısır ve Filistin’deki milliyetçi duyguları harekete geçirmeye çalıştıklarını ortaya koyuyor. Yine bu karar özellikle de Filistin ve Mısır halkları arasında fitne çıkabileceği tehlikesine de işaret ediyor.
Ancak burada şunu da ifade etmeliyiz ki, bu karar bizzat Mısır’daki siyasi yönetim tarafından üstlenilmiş bir karar değildir. Bu yüzden biz de Mısır yönetimine bu karara varılmaması durumunda açıkça çağrı yapamıyoruz. Ancak biz bu kararda Mısır’ın çıkarlarının olduğunu, Mısır siyasi yönetiminin de bu çıkarları elde etmeyi istediğini görebiliyoruz. Nitekim karar Suud-Mısır zirvesinin yapıldığı günün akşamında açıklandı.
Üçüncü olarak bu karar, 30 Haziran protestolarında hâkim olan genel görüşle çelişiyor. Hâkim görüş bu protesto eylemlerinin bir uyanış ve bilinçlenme dönemi olduğu yönündeydi. Ama hep beraber görüyoruz ki, ulusal değerleri oyun malzemesi yapmak ümmetin değerlerine saldırmak anlamını taşıyor ve bunun sonucunun hiç kimseye olumlu bir şekilde dönmesi mümkün olmuyor.
Dördüncü olarak şunu da belirtelim: Direniş, Lübnan’dan Filistin’e kadar içerisinde ümmeti ve dini hedef alan müstekbirler tarafından işgale uğramış herkesin ortak yürüyüşüdür. Ümmetin maruz kaldığı bu sıkıntılar yakın zamanda sona erecek, neyin hak neyin batıl olduğu da ortaya çıkacaktır. Bizler direniş ruhunun bu ümmetinin tarihiyle, vatanıyla bağlantılı olduğunun farkındayız. Bu yüzden direnişi hedef alan hiçbir girişimin başarıya ulaşamayacağını buradan ısrarla ifade etmek istiyoruz. “…Köpüğe gelince o dağılıp gider. İnsanlara yarar sağlayan şey ise yerde kalır. Allah böyle örnekler verir.” (Rad:17)”
İslami Analiz