Türkiye, her ne kadar teknik ayrıntılar içerse de, son bir haftadır şu soruların cevaplarını arıyor: Bu uçaklar neden düştü: acaba düşüşün nedeni uçaklardan kaynaklanan teknik sorunlar mı, pilotaj hatası mı, yoksa “görünmez eller” mi işin içinde? Pilotlar kaza anında niçin kendilerini fırlatamadı? Kamuoyunda “uçan tabut” olarak nitelenen ve Türk Hava Kuvvetlerinde neredeyse 40 yıldır aktif olarak kullanılan F-4’ler ne zaman emekli olacak?
F-4’lerin Türk Hava Kuvvetlerindeki Kısa Tarihçesi
Son 40 yılda Türk Hava Kuvvetleri 236 F-4 uçağı tedarik etti. Bunlardan 60 tanesi çeşitli kazalara kırıma uğradı. 2003’den bu yana F-4 kazalarında 1t pilot şehit oldu. Bu arada ABD Hava Kuvvetlerinin F-4’leri 1996’dan itibaren emekliye ayırdığını da not etmek gerekiyor. Türk ordusu en iyi durumdaki 72 F-4’ü IAI ile modernize etti.
1990’lı yılların başında mevcut F-4E uçaklarının gövde ömürlerinin yüksekliği ve teknolojik açıdan yetersizliği sebebiyle modernizasyon kararı alınmıştı. Yeni uçak almak yerine modernizasyon kararında maliyet önemli. Çünkü Türkiye için modernizasyon ile mevcut uçağın ömrünü uzatmak seçeneği yeni bir uçak almaktan dörtte bir oranında daha ucuz. Bu kapsamda İsrail Havacılık ve Uzay Sanayii ile 54 adet uçağın aviyonik modernizasyonu kapsayan sözleşme 1997 yılında imzalandı. Sözleşme kapsamında 54 adet F-4E Fantom uçağının 26’sı İsrail ve geri kalan 28 adedi de Türkiye’de modernize edildi. 2003 yılı sonunda tamamlanan modernizasyonla birlikte uçaklar, İsrailli firmalar tarafından üretilen atış kontrol radarları, uçuş ve muharebe kontrol levye sistemleri, yeni nesil telekomünikasyon antenleri, geliştirilmiş ataletsel/uydu seyrüsefer sistemleri, çok fonksiyonlu gösterge ekranları ve elektronik harp sistemleri ile donatıldı. Uçağın gövdesi üzerinde yapısal gövde tadilatları yapılarak fiziki ömürleri ortalama 6 bin uçuş saati dolayında uzatıldı. Bu sayede F-4’ler 2020yılına kadar hizmette kalacak şekilde modernize edilmiş oldu.
Kazalar nasıl oldu?
Al-Monitor’a konuşan uzmanlar 24 Şubat’ta Malatya’da yaşanan ilk kazada dağa çakılan iki RF-4E’nin gece uçuş eğitimi sonrasında yüksek dağlık bir bölgede yoğun sis altında üslerine dönerken alçalma esnasında dağa çakıldığını vurguluyorlar. Bu şu demek aslında ne bir pilotaj hatası ne de uçaklardaki teknik bir arıza kazanın ana nedeni. Ana neden değişken irtifalı bir bölgede ani bastıran yoğun sis ve pilotların görerek uçuşa geçtiği esnada bu sise giren uçakların önlerindeki dağa çarpmaları. 05 Marttaki kazada ise pilotların kaza öncesinde SAM füzelerinden kaçış eğitimi kapsamında alçak uçuş yaptıkları ifade edildi. Savaş uçakları bu manevralar sırasında, ısı güdümlü füze tehditlerini devre dışı bırakmak amacıyla ‘chaff’ ve ‘flare’ (ateş topu) atıyor. Alçak uçuş sırasında atılan ateş toplarının düşen F-4’ün motorlarına girerek uçağın düşmesine yol açtığı tahmin ediliyor. Al-Monitor’a konuşan askeri kaynaklar, bu kazada şehit olan 2 pilotun harbe hazırlıklı tecrübeli öğretmenler olduğunu, aynı uçakta ve aynı parkurda pilotlardan birinin 28, diğerinin 53 kez uçuş yaptığını kaydetti.
Kazalara Yönelik Tepkiler
Genelde son aylarda her meseleyi komplo teorileri ile açıklamaya çalıştığı gözlenen hükümete yakın bazı gazete ve haber kanallarında bu kazalarla ilgili yorumlar ilginç. Bir görüşe göre ABD bu F-4’leri bağımsızlaşan Türk dış politikasını cezalandırmak maksadıyla kasıtlı olarak düşürüyor. Bir görüşe göre ise F-4’lerin düşüşü İsrail’deki modernizasyondan sonra artış gösterdi. “F-4’lerin yazılımını İsrail yapmıştı” manşetiyle çıkan hükümet yanlısı Akit gazetesine göre ise bu kazalar Türkiye’nin değişen dış politikasının İsrail’i rahatsız etmesi nedeniyle oluyor. Yani İsrail bu kazalara sebebiyet vererek Türkiye’yi cezalandırıyor.
Yine, hükümete yakın Sabah ve Yeni Akit’te kazalarla ilgili yayımlanan “28 Şubatçıların F-4 haneti” başlıklı başka bir haberde Uçak ve Uzay Bilimleri Profesörü Ahmet Nuri Yüksel’in “O dönem ‘modernizasyon işini İsrail’e vermeyin’ diye çok uyardık ama 28 Şubatçılara dinletemedik” şeklindeki ifadeleri dikkat çekti. İsrail’in kazalarda rol oynayabileceğine dikkat çeken Yüksel’e göre; birbirine benzeyen bu kazalarda 6 pilotun hiçbirinin kendilerini kaza anında fırlatamamaları çok ilginç.
Emekli Pilot Albay Memduh Kayışbudak bu kazaların temel nedeninin pilotların eğitim eksikliği olabileceği ihtimaline dikkat çekiyor. “Ben 5 yıl boyunca F4 ile uçtum. Türkiye’deki savaş uçaklarının en mükemmellerindendir. Ben bu kazalarda motor veya elektronik kısımlarından kaynaklanan bir hata olduğunu düşünmüyorum. Ben düşüşün pilotlardaki eğitim eksikliği ile ilgili olduğunu düşünüyorum” diyor. Ancak Al-Monitor’a konuşan havacılık uzmanları dünyada iyi pilot eğitimi konusundaki ünü ile tanınan Türk Hava Kuvvetleri’nde iyi bir savaş pilotunun yetiştirme sürecindeki kaliteye dikkat çekiyor. Türk Hava Kuvvetleri’nde pilotluğun çok zorlu geçen 5-6 yıllık bir eğitim sürecini kapsadığının altını çizen uzmanlara göre düşen uçaklarda binbaşı rütbesinde ve uçuş tecrübesi olan pilotların hayatını kaybetmesi nedeniyle her iki kazada da pilotaj hatası ihtimali çok zayıf.
Kazalara neden olabileceğine işaret edilen diğer iki husus ise bakım eksikliği ve uçakların artık gövde ömürlerinin doldurması. Türk Hava Kuvvetleri’nin bakım sisteminin kalitesinin dünya standartlarında olduğuna değinen uzmanlara göre uçakların bakım eksikliğinin bu kazalara yol açma ihtimali çok zayıf. Zaten her iki kazada da uçakların sistemlerinde bir arızadan dolayı kontrol kulelerine acil durum çağrısı yapmamaları bakım hatası ihtimalini azaltıyor.
Her iki kazada da pilotaj hatası veya bakım hatasından kaynaklanan bir arıza ihtimali çok düşük ise kaza nedenleri olarak ya dış faktörlerin (ilk kazada yoğun sis ve düşük görüş şartları, ikinci kazada ise atılan ateş toplarının (chaff and flare) dalış anında motora girmesi) ya da F-4’lerin motor ve aviyonik sistem modernizasyonundaki güncelleme ve yazılım hatalarının kazalara neden olduğunu söylemek mümkün.
Başbakan Ahmet Davutoğlu New York’da düzenlediği basın toplantısında kazalarla ilgili şunları ifade etti “Bana verilen ilk bilgide doğrudan F-4’lerden kaynaklanan bir problemden daha çok yapılan eğitimlerin doğasından kaynaklanan zor şartların etkili olabileceğini ifade edildi. Çünkü bu eğitimler bazen doğrudan savaş tatbikatları olduğu için zor bazı manevraları da içerebiliyor. Bunların sebeplerini inceleyeceğiz, gerektiğinde F-4’ler tümüyle bu eğitim faaliyetlerinin dışında tutulabilir. Ama Türkiye’ye döner dönmez bu konuda Genelkurmay Başkanımızdan tekrar detaylı bir brifing alıp gerekli adımları atarız” dedi.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ise daha popülist bir tutumla kazalara ilişkin, “Bu F-4 uçaklarına olan Türk halkındaki güven ortadan kalkmıştır. Bundan sonra bu uçaklar, kullanılırken iki sefer düşünmek gerekli diye düşünüyorum. Bununla ilgili Kuvvet Komutanlarımız ve Genelkurmay Başkanımız gereğini yapacaktır” dedi ve siyasi bir maharetle topu askere attı.
Peki öyle hemen “halkın güveni kalmadı” gerekçesi ile F-4’leri kullanım dışı bırakmak mümkün mü? Al-Monitor’a konuşan uzmanlara göre savaş uçaklarına böyle kazalardan sonra toptancı bir tutumla “halk istedi” diyerek uçuş yasağı koymak teknik olarak kolay değil. Çünkü her bir emekli ettiğiniz uçak tipi için yerine düşündüğünüz yeni sistemin entegrasyonu yıllarca sürebilen bir dönüşüm süreci demek. Aslında Türkiye tam da bu dönüşüm sürecinin ortasında. Hava Kuvvetleri elinde tüm F-4’leri ve eskiyen F-16’ları 2020 yılına kadar Türk Hava Kuvvetleri’nin prestij projesi olarak bilinen yeni nesil F-35A’lar değiştirecek.
16 Milyar dolarlık F-35A projesinde, Türk Hava Kuvvetleri 2020’den sonra 100 F-35’i bünyesine katmaya hazırlanıyor. Şu anda Türk Hava Kuvvetlerinde yeni nesil F-35 savaş uçaklarının milli komuta kontrol sistemlerine entegresi, müttefik radar sistemleri entegrasyonu, yerel bakım ve modernizasyon sisteminin kurulması, pilot ve teknik personel eğitimi konularında hummalı bir çalışma var. Görünen o ki bu çalışma yaklaşık bir 5 yıl daha sürecek ve bu zaman zarfında her ne kadar “halkın güveni kalmasa da” F-4’ler uçmaya devam edecek. Bu dönüşüm süreci boyunca da hem Türk Genelkurmayının hem de Türk Hava Kuvvetlerinin işi çok zor. Çünkü süreci, F-4’ler konusunda kamuoyunda ve Türk medyasında giderek yükselen olumsuz algı ve “Bu uçan tabutların uçuşunu kesin” beklentisi ile asker gereklilik arasındaki hassas dengeyi gözeterek götürmek gibi önemli bir görev kendilerini bekliyor.
Al-Monitor