Sakarya’da faaliyet gösteren Diriliş Saati Dergisi ve Erdemli Toplum Derneği’nin çatı kuruluşu olan İkra İlim ve Kültür Merkezi’nin iki haftada bir düzenlediği konferanslar serisinin bu haftaki konuğu Kudüs TV Genel Yayın Yönetmeni Nureddin Şirin idi. Mısır’da son dönemde yaşanan gelişmeleri etraflıca ele alan Şirin, “Mısır, Yemen ve diğer Ortadoğu ülkelerini konuşmadan önce İslami bakış açımızın kırmızı çizgilerinin konulması gerekir. Bizler hadiseleri ve gelişmeleri ülkelere, gruplara ve mezheplere göre değil, ilkelere ve değerlere göre değerlendirebiliriz” dedi.
Bugün hadiselerin bütüncül bir bakış açısıyla değil, parçacı bir bakış açısıyla ele alındığına işaret eden Nureddin Şirin, “Kur’an; Nemrut’u, Firavun’u, Bel’am’ı, Karun’u ve Ebu Leheb’i tanıtırken, tüm tarih boyunca bu karakterlerin karşısında durmamız gereken yeri, takınmamız gereken tavrı öğretmek için bunları tanıtıyor” dedi.
Kudüs TV Genel Yayın Yönetmeni Nureddin Şirin’in konuşmasında öne çıkan başlıklar şu şekilde:
Zamanın Firavun’u Büyük Şeytan Amerika’dır
“Biz 3000 yıl önce yaşayan Firavun’u öğrenerek aslında zamanımızın Firavunlarına karşı nasıl bir tavır takınmamız gerektiğini öğreniyoruz.
Eğer Yezid İbn Muaviye’yi konuşuyorsak, Hüseyin’le olduğumuzu konuşmak içindir.
Eğer Firavun’u konuşuyorsak, Musa’yla olduğumuzu konuşmak içindir.
Zamanımızın Firavun’u, zamanımızın Nemrut’u kimdir? Biz bunun adını koyalım, buradan ilerlemeye başlayalım.
Biz en az 30 yıldır zamanımızın Firavun’u ABD’dir diyoruz. Biz onun adını Büyük Şeytan koymuştuk.”
İslam Ümmeti’nin aydınlık geleceği Amerikan sultasından soyutlanmakla sağlanabilir
“Kur’an bize müstekbir kavramını öğretiyor. Biz küresel istikbarın adını ABD koymuştuk. İslam ümmetinin özgür ve aydınlık geleceğinin sağlanabilmesi için, İslam ümmeti Amerikan sultasından, Amerikan emperyalizminden soyutlanmalıdır.
Bir şeyin adına siz zamanın Firavun’u derseniz o size ben sizin Rabbinizim der. Bugün küresel istikbar aynısını söylüyor. Ya ona boyun eğeceksiniz ya da ‘La’ deyip direneceksiniz, bedel ödeyeceksiniz, kurban vereceksiniz ve biiznillah galip geleceksiniz.
Biz camilere gidip Rabbimize secde ediyoruz, ama secde ettiğimiz topraklar üzerinde bir bayrak var ve ben sizin Rabbinizim diyor.”
Bizim Amerika’yla kavgamız varoluşsal bir kavgadır
“Bizim Amerika’yla kavgamız politik bir kavgadır, varoluşsal bir kavgadır. Biz Allah’tan başkasına kul olmamak, O’ndan başkasına boyun eğmemek üzere Müslümanız. Ama birisi gelip ben sizin Rabbinimiz diye çıkıyorsa biz onun boynunu vururuz, ayaklarını yerden keseriz. İbrahim’ce tavır budur. Ona teslim olamayız, onunla barışık yaşayamayız.”
Mübarek devrildi ama Mübarek’in rejimi devrilmedi!
“Mısır’da Mübarek rejimi Şubat 2011’de devrilirken bir sürü spekülasyonlar ortaya çıktı. Devrim sürecinde, ‘Tahrir ne istiyor?’ diye soruluyordu. Ama Mısır darbesinden sonra ABD Dışişleri Bakanı yaptığı açıklamada “İhvan Mısır devrimini çaldı” dedi. Bu şu demektir; İhvan’ın yönetiminde bir Mısır bizim kabul edebileceğimiz bir Mısır değildir.
İhvan Tahrir’deki olayların 2. haftasında meydanlara indi ve Mısır’daki devrim süreci güç ve kararlılık kazandı. Evet, neticede Mübarek indi ama kurulu rejim değişmedi, o devam ediyordu. Ve bu rejim Muhammed Mursi’nin önüne çok büyük bir sorun olarak çıktı.
Devrilen Mübarek’le birlikte yeni bir İslami rejim gelmedi.
Devrimle yönetime gelmiş bir yönetim, darbeden sonra Mısır mahkemesi tarafından sen kimsin şeklinde bir muamele görmeye başladı.
60 yıldır anayasamız Kur’an diyen bir İhvan, Siyonist rejimi bir numaralı düşman olarak bilen ve Filistin’in özgürlüğünü en büyük hedef olarak gören İhvan ve iktidarlaştığında Camp David’i kabul etmek zorunda kalan bir İhvan.”
Selefi Nur Partisi Mısır’da yapay bir İslamcılık oluşturmak adına Suud tarafından fonlanmış bir partidir
“Mısır’da seçimler oldu, Nur Partisi adında bir parti çıktı. Aldığı oy oranını insanın aklı almıyor. Mısır’da İslami hareketin ana gövdesini İhvan oluşturur. Seçimler oldu bir baktık neredeyse İhvan’a yetişecek bir oy alan Nur partisi var. Nur Partisi, Mısır’da Suud kontrolünde yapay bir İslamcılığın geliştirilmesi amacıyla Suud tarafından fonlanmıştır. Hüsnü Mübarek’in adamı olan Ahmet Şefik seçimlere girdiğinde seçimleri kazandım demişti. 3 gün seçim sonuçlarının açıklanması ertelendi. Ahmet Şefik %50’ye yakın oy aldı. Yani Mursi sandıktan %50 oy alıp çıktı. Clinton o dönemde Mısır’daydı ve Mursi’ye şunların garantisini verirsen seçilmişliğini kabul edeceğiz denildi. Ve Mursi Mısır’ın uluslararası anlaşmalara sadık kalacağını ilan etti. Yani bu Camp David’in devam etmesi demektir. Yani İhvan açısından bu şu demektir. Biz buraya kadar geldik, Mısır’da alt yapı hazırlarız ve yarın İsrail’in büyükelçiliğine kilit vururuz ve onu tanımadığımızı söyleriz.
Suud, Mısır’da İhvan seçilmesin diye her şeyi yaptı. İhvan bunu biliyordu. Ve bu şerri defetmek için Mursi seçildikten sonra Suud’u ziyaret etti. Ne yapacaktı, Suud’a silah mı doğrultacaktı?
Mursi’nin İran’daki Bağlantısızlar Zirvesi’ne katılmasından sonra Mısır’da İran elçiliği taşlanmaya, konsolosluk taşlanmaya, insanlar yerlerde sürüklenmeye başlandı. Burada Mursi iktidara geldi ve böyle oldu algısı oluştu. Ama bu bir oyundu, mesele sen İran’la ilişkileri geliştiriyorsun, kapıları açıyorsun dikkat et mesajını vermekti.”
Rabia Meydanı’ndan ABD, İsrail ve Suud elçiliğine yürüme kararı çıktı
“Mısır’da darbe gerçekleştiğinde gözden kaçırılan çok şey oldu. Rabia meydanından Suud, İsrail ve ABD elçiliğine yürüme kararı çıktı. Rabia kürsüsünden ‘Ey Suudlu satılmışlar!’ diye nidalar yükselmeye başlamıştı.
Rabia meydanında katliam beklentisi arttıkça dil doğrudan İsrail’i hedef aldı ve ‘Bekle bizi Kudüs! Milyon milyon şehitle geliyoruz’ noktasında gelindi.
Mısır darbesinin ardındaki birinci güç Suud’tur. Suud önce darbeyi ortaya çıkardı, daha sonra İçişleri Bakanlığı İhvan’ı terör örgütü ilan etti.”
Amerikasız ve İsrailsiz bir Ortadoğu Projesi ortaya koyalım!
“Biz artık Nemrutların, Firavunların nerde durduğuna bakmıyoruz. Biz bunlar neredeyse bunların karşısında saf tutalım. Amerika gelir proje koyar, İngiliz gelir proje koyar. Gelin bizde Amerikasız ve İsrailsiz bir Ortadoğu bir projesi ortaya koyalım.
İsrailsiz ve Amerikasız Ortadoğu dediğim için İslamcıların canının sıkıldığının farkındayım. Çünkü siz namluları Tel Aviv’e doğrulttuğunuz an başkalarının planları bozuluyor. Artık İsrail’e karşı mücadele öncelik değil. Biz buralara sürüklendik.
Biz evimizin içine Amerika’yı sokmayalım. Yaralarımız hangi Amerikan merhametiyle tedavi olur, acılarımız hangi İngiliz merhametiyle diner, gözyaşlarımız hangi Fransız merhametiyle durur. Biz Ümmet olarak ümmetin acılarını birlikte oturarak el ele çözeceğiz.”
Amerika’yı ve İsrail’i sahamızın dışına atacak bir irade geliştirmeliyiz
“Biz Amerika’yı ve İsrail’i sahamızın dışına atacak bir iradeyi ve dili geliştiremezsek Ümmet olarak zelil olmaya ve kana bulanmaya devam edeceğiz demektir.
Biz Amerikan silahına gözümüzü dikip donanmasına selam çakarsak esir olmaya da zelil olmaya da devam edeceğiz.”
İslami Analiz