Mahmud Zahar Birçok Konuda Net Konuştu!

“Filistin el-Yevm”, Gazze’deki “ulusal uzlaşı hükümeti”, “Gazze Devleti” projesi, Hamas’ın Yemen konusundaki tavrı, Uluslararası Ceza Mahkemesi vs. gibi son günlerde gündemde olan çok sayıda konu hakkında Hamas Hareketi Siyasi Büro üyesi Mahmud Ez-Zahar’la bir röportaj gerçekleştirdi.  

Görüntülenme: 1174 Tarih: 16 Nisan 2015 04:26
Mahmud Zahar Birçok Konuda Net Konuştu!

Filistin el-Yevm”, Gazze’deki “ulusal uzlaşı hükümeti”, “Gazze Devleti” projesi, Hamas’ın Yemen konusundaki tavrı, Uluslararası Ceza Mahkemesi vs. gibi son günlerde gündemde olan çok sayıda konu hakkında Hamas Hareketi Siyasi Büro üyesi Mahmud Ez-Zahar’la bir röportaj gerçekleştirdi.

Röportajın tam metni şu şekilde:

*Rami Hamdallah’ın Gazze’ye yaptığı ziyaret hakkında bazıları eleştiride bulunurken, bazıları bu ziyareti “olumlu” olarak niteledi. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

“Olumlu” olarak niteleyenlerin ne üzerinden bu yoruma gittiklerini bilmiyorum. Bu ziyareti ancak devlette çalışanların maaşlarının ödenmesi, Batı Şeria-Gazze arasındaki idari iletişimin yeniden tesisi, Gazze’nin imarı gibi konular etrafında konuşulduğu, belli adımlar atıldığı takdirde “olumlu” olarak niteleyebiliriz. Ancak bu anlamda herhangi bir gelişme söz konusu olmadı. Geldiler, yaklaşık olarak 100.000 dolar civarında bir para harcadılar, balık satın aldılar ve geri döndüler. Hatta Hamas’la olan görüşmede iki tarafın anlaşmasıyla ortak bir komite kurma hususunda anlaştılar, ancak döndüklerinde uzlaşı olmaksızın bir komite kurdular.

*Bakanlar Kurulu sınır kapılarının kontrolü için bir komite kurdu. Peki, görev nasıl teslim alınacak?

Durum böyle olduğu sürece sınır kapıları mevzusu da imar mevzusu da kesinlikle çözüme kavuşamayacak. Ortada sadece “kim daha çok çalabilir” üzerinden bir rekabet söz konusu…

*Hükümetin sınır kapılarının kontrolü için komite oluşturması ve Gazze’deki bakanların görevlerini devam ettirmeleri yönünde karar alması acaba Hamas’ı kamuoyu karşısında köşeye sıkıştırma gayreti olarak yorumlanabilir mi?

İsrail bile bunu başaramadı! Bunu yapmaya çalıştılar, ancak kendileri köşeye sıkıştılar. Başarısız oldular…

*Sizce Gazze şu an ne durumda?

Batı Şeria’nın Gazze’yi yıkmak istediği açık… Ancak biz buna asla izin vermeyeceğiz! İmar meselesi, Gazze’nin aç bırakılması, memurlara maaş ödenmemesi, direnişin zayıflatılması vs. her ne olursa olsun Gazze’ye zarar veremeyecekler!

*Hamas Hareketi hükümetin sorumluluklarından kaçmasına karşı Gazze’nin yönetimi için bir komite oluşturulması hususunda görüşmelerde bulundu. Ancak reddedildi. Hareketin Gazze’nin yönetimi için özel bir idare oluşturması mümkün mü?

Hayır, böyle bir şey yok. İnsanlar mevcut durumu tartışmak için bir araya geliyorlar. Üniversite hocalarından, çeşitli gruplardan öneriler geliyor ve herkes ısrarla durumun bu şekilde devam etmesinin mümkün olmadığını söylüyor. Mahmud Abbas çözüm bulmak adına Gazze’nin Batı Şeria’dan ayrılmasını öneriyor. Ancak Gazze zaten Batı Şeria’dan ayrı! Kendi içlerinde bile ayrılar… Batı Şeria Kudüs’ten ayrı… Zaten Mahmud Abbas herkes tarafından Siyonist İsrail’in en büyük destekçisi olarak kabul ediliyor olması hasebiyle sözünün herhangi bir etkisi yok!

*İleride Gazze’de bir yönetim kurulması mümkün mü?

Ayrıntıya girmek istemiyorum ama elbette ki mevcut duruma bir çözüm üretilmesi gerekiyor. Açıkçası Fetih Hareketi ve Filistin yönetimi içerisinden olup işgalcilerle işbirliği yapanların Filistin halkını boğmasına izin veremeyiz. Bu da bizi başka seçenekler aramaya mecbur bırakıyor. Bu seçenekler olgunlaştığında ve netleştiğinde açıklanacaktır.

*”Mahmud Ez-Zahar ‘Gazze Devleti’nin kurulmasını olumluyor, ancak Hamas bunu desteklemiyor” şeklinde söylentiler var. Hareketin bu konudaki resmi tavrı nedir?

Bunları ne dediğini bilmeyenler söylüyorlar. Aslında Cuma hutbesinde Hamas’ın tavrının ne olduğu ortaya konuldu. Hutbede özgür olan Filistin topraklarının her bir karışının yönetiminin sağlanması gerektiği ifade edildi. Bu Filistin topraklarının herhangi bir bölümünde düşmanın varlığını tanımak anlamını taşımıyor. Ayrıca bu yönetime isterseniz emirlik deyin, isterseniz devlet deyin. Burada temel olarak duruşumuzla çelişen bir şey yok. Tüm Filistin bizim! Bir bölümünü dilediğiniz gibi isimlendirebilirsiniz ancak bu toprakların tamamının adı “Filistin”…

*Hamas, Filistin yönetiminin Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne üye olmasını onayladı ve hoşnutlukla karşıladı. Hareket, üst düzey isimlerinden birinin bu mahkemede yargılanmasına hazır mı?

Bu sözler Mahmud Abbas’ın ve Maliki’nin değersiz sözleri… Mahmud Abbas zaten yalnızca hareketinden kovulanları etrafına toplayabiliyor!

Tüm dünya teröristlerle özgürlük için mücadele veren savaşçılar arasındaki farkın ne olduğunu biliyor. Hamas Hareketi yalnızca topraklarını özgürleştirmeyi hedeflemektedir. Aynı şekilde İslami Cihad Hareketi ve diğer gruplar… Özgürlük için savaşanlar terörist olamazlar. Bu durumda mahkemeye nasıl bir suçlamayla çağrılacağız?

Eğer terörse gelin, terörün uluslararası tanımını yapalım. Eğer özgürlükleri için savaşanlara terörist deniyorsa o halde De Gaulle de bir teröristti. Çünkü o da Nazilerle işbirliği yapan Vichy hükümetine karşı silahlı mücadele vermişti.

Sonuç olarak, İsrail’e bir mesaj vermeye çalıştıklarını söyleyebiliriz: “Biz uluslararası mahkemeye İsrail’le değil Hamas’la savaşmak için gittik.”

*Gazze’ye yeni bir saldırı yapılmasını bekliyor musunuz?

Bunu beklemeyen yoktur. Asıl soru ne zaman olacağı… Düşmanın son savaşta aldığı yaralarının henüz iyileştiğini düşünmüyorum.

Biz her zaman böyle bir şeye ihtimal veriyoruz. Ancak şu an böyle bir saldırı yaşanması durumunda bir miktar hasar vermekten başka bir sonucu olmayacaktır.

*Birçok kişi Yemen konusundaki tavrınızı Yemen’e yapılan müdahaleye destek verdiğiniz şeklinde anladı. Ya da herkesi ikna edecek orta yollu bir tavır mı takındınız?

Açıklamamız gayet netti. Biz Yemen’de meşruiyetin yanındayız. Biz de seçimlerle başa geçtik, dolayısıyla meşru bir hükümetiz. Ancak Mahmud Abbas meşru değil. Bu yüzden her nerede olursa olsun meşruiyeti destekliyoruz ve darbenin de karşısında yer alıyoruz. Bugün Yemen Devlet Başkanı Hadi Mansur da seçimle başa geçmişti. Bu yüzden Yemen’in meşruiyetine darbe vurulmasını kabul etmiyoruz. Biz rejimin meşruiyetinden yanayız. Sorunların da barışçıl yöntemlerle çözümünden yanayız. Yemen’de birlikteliği sağlamaya ve dış müdahaleyi engellemeye çağırıyoruz.

*Peki, bu kararınız İran’la olan ilişkilerinizi etkileyecek mi?

Hayır, çünkü İran bizim her ülkeyle dengeli bir ilişki kurmak gayesiyle hareket ettiğimizi biliyor. Bizim bu konularda tavrımız hiç değişmedi. Herkesle dengeli ilişkiler kurmaya çalıştık.

Bugünkü tavrımız da dengelidir. Biz herhangi bir tarafın yanındayız ya da karşısındayız demiyoruz. Yemen’in meşruiyetinden yana olduğumuzu ifade ediyoruz yalnızca.

*Katar ve Suud’un Mısır ve Hamas’ı yakınlaştırma çabalarının olduğu söyleniyor. Bunun aslı var mıdır?

Bu konuda benim bir bilgim yok.

*Yermük Mülteci Kampı IŞİD’in zulmü altında… Yermük’te yaşananları yatıştırmanın yolu nedir?

Aslında Suriye’nin her bir bölgesinde kriz yaşanıyor. Yermük de Suriye’den bir parça… Bugün Yermük’te yapılan bu katliam kime hizmet ediyor? İsrail’e… Çünkü Suriye’nin zayıf düşmesi sonucunda işgal altındaki Golan Tepeleri uzun yıllar ellerinde kalacak. Bunun içinde Suriye içindeki bazı problemleri de herkesin razı olacağı şekilde çözmeleri gerekiyor. Zaten kampların güvenli bölgelerden çatışma alanlarına dönüşmesi gayet beklenen bir durumdu.

*İslami Cihad Hareketi’yle ilişkiler noktasında… İki taraf arasındaki ilişkileri geliştirmenin yolu nedir?

Biz bunun için adımlar attık. Yönetim bazında anlaşmaya vardık. Sonra bunu halka taşıdık. Biraz zamana ihtiyaç var. İki taraf arasındaki ilişkilerin iyi olmasını istemeyenler var. Ancak İslami Cihad Hareketi yönetimi bu noktada üzerine düşeni yaptı.

*Filistin meselesi tüm meselelerin üstünde bir konu… Gazze’yi nasıl görüyorsunuz? İlerde Gazze’deki durumun biraz da sükunete kavuşması sizce mümkün mü?

Gazze bölgeyi aydınlatan bir ışık… Yanan ama etrafını yakmayan bir ışık… Diğer tüm bölgeler sessizken İslam toprakları emperyalistlerin hedefi olmuş. Diğer tüm bölgelerde istikrar sağlanırken sömürgeciler bu bölgeye ajanlarını yaymayı başarıyorlar.

Gazze’nin elbette ki sükunete kavuştuğu günler gelecek. Zaten bu sorunu gidermek bizim görevimiz…

*Kaçırılan asker Oron Şaul hakkında medyaya çeşitli haberler sızdı. Bu konuda herhangi bir adım atıldı mı ya da sizinle iletişime geçildi mi?

Yapılan anlaşma sonucunda serbest bırakıldıktan sonra tekrar tutuklananlar serbest bırakılmadan bu konuda atılacak herhangi bir adımı değerlendirmeye almayacağız.

*İsrail basınında Şucaiye’de yaşananlar hakkında çok sayıda haber yer aldı. Sizce İsrail basını bu konuya neden bu kadar önem veriyor?

Şucaiye’de yaşananlar ortada… Ancak İsrail’in Şucaiye’dekinden çok daha fazla zarar gördüğü başka çatışmalar da var. Özellikle de savaşın son zamanlarında Nahal Oz, Zikim ve Khuza’a’da yaşananlar… Gazze’ye yeniden bir saldırı yapılmalı ve yaşananların intikamı alınmalı düşüncesini İsrail toplumuna kabullendirmeye çalışıyorlar. Çünkü İsrail toplumu korkak! Savaştan korkuyor. İsrail basını da halkı yaşananların bir karşılık vermeyi gerektirdiğine ikna etmeye çalışıyor. Elbette ki tüm bunlar da son aşamada savaşın direnişin lehine dönmesi ve bu şekilde sonuçlanmasından kaynaklanıyor.

*Gazze sınırına yaptığınız ziyaretler büyük gürültülerin kopmasına yol açtı. Hamas yönetiminden ardı ardına gelen ziyaretlerin amacı nedir?

Burası her ne kadar birileri “İsrail” ya da “48 toprakları” dese de bizim topraklarımız! Ziyaret etme hakkımız engellenmiş olabilir ama görme hakkımız var. Bu toprakların hatırasını zihinlerimizde taze tutmak adına görmeye, hissetmeye ihtiyacımız var. Ortada tuhaf olan bir mevzu da yok dolayısıyla.

*İsrail basını yapılan bu ziyaretleri özel olarak takip etti. Bu önemin sırrı ne olabilir sizce?

İşgalciler bize topraklarımızı unutturmak istiyorlar. Bu yüzden bu konuda daha da ısrarcı olmalıyız.

*İran’la yapılan nükleer anlaşmanın Filistin davasına etkisi olacağını düşünüyor musun? Nasıl bir yansıma olabilir?

Öncelikle; Siyonist oluşum bu anlaşmanın karşısındaydı. Amerika ve işgalci İsrail arasındaki ilişkinin temeli de bu mevzuya dayanıyor. Neticede nükleer meselesi Siyonistler açısından önem arz ediyor. Netanyahu’nun Obama’ya karşıt bir tavırla kongreye gelip Amerikalıların kavmiyetçi duygularını kışkırtmak istemesi karşısında Obama da Netanyahu’yu cezalandırdı.

İki taraf arasındaki gerginlik Filistin davasına da yansıyor. Biz Obama’ya ya da bir başkasına umut bağlamıyoruz. Ancak Amerika’nın tam desteği sayesinde düşmanın cesaretlendiğini söyleyebiliriz.

İkincisi; Uluslararası Ceza Mahkemesi meselesi… Filistinlilerden kendilerini hedef alan savaş suçları hakkında çok sayıda bireysel şikayeti topladık ve bireysel sorunlarla ilgilenen mahkemeye sunduk, yakın bir zamanda da İsrail’in karşısına çıkacaktır. Bu da önemli bir gelişme…

Amerika’nın özellikle de Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne yaptığı baskılar işgalci İsrail’le arasındaki gerginlik dolayısıyla zayıflayacaktır diye düşünüyoruz.

Bölgede direnişin yanında olan İran anlaşma sağlandıktan sonra ekonomik, askeri ve siyasi anlamda kalkınacaktır. Bu da İsrail’e fayda sağlayan bir durum değil!

*Bazı taraflar İran’ın Hamas’ın askeri kanadıyla iletişimde olduğunu, siyasi kanadını ise boykot ettiğini iddia ediyorlar. Bu konuda ne diyorsunuz?

Bunu diyenler Hamas’ı anlayamıyorlar demektir. Bunlar yalan ifadeler…

*Hizbullah’ı hedef alan tehditler son dönemlerde daha da arttı. İsrail’in savaş çıkması durumunda Lübnan’ı Ortaçağ’a döndüreceğini söylüyorlar. Böyle bir savaşın çıkacağına inanıyor musunuz?

Bu sözlerin hedefi Lübnanlıları korkutmak ve İsrailli yerleşimcilere de güvende olduklarını hissettirmektir. Çünkü kuzeyinde Hizbullah ve güneyinde Gazze olması hasebiyle Siyonist oluşum büyük bir tehlikenin tam ortasında…

2006 yılında yaşanan savaşta neden Hizbullah Ortaçağ’a dönmedi? İmad Muğniye’nin oğluna düzenlenen suikasttan sonra İsrail’in kullandığı özür dili ve bu suikastın bedelini işgal ettikleri bir bölgede ağır bir şekilde ödemiş olmaları aslında her şeyi açıklıyor.

*Son olarak… Yakın bir zamanda güneydeki Filistin direnişi (Gazze) ile kuzeydeki İslami direniş (Hizbullah) arasında bir ittifak yapılması mümkün müdür?

Önceki tecrübelerimize dayanarak buna “hayır” diyorum. Aslında mesele şu ki, Lübnan’ın durumuyla bizim durumumuz aynı değil… Biz tümüyle işgal altında olan bir bölgedeyiz. Lübnan açısından işgal altındaki toprakları yalnızca Şeba Çiftlikleri…

Suriye’nin de içerisinde işgal edilmiş topraklar bulunuyor. Ancak bu aşamada da Hamas bir devlet ya da müstakil bir hükümet değil…

Böyle bir şeyin olmasını temenni ederiz, ancak yakın zamanda pek mümkün gözükmüyor. 

 

İslami Analiz

Yorumlar