Doğruhaber Gazetesi Yazarı Selahaddin Yıldırım, “İsrail’e altın çağını kim yaşatıyor” başlıklı yazısında Arap ülkelerinin Siyonistlerle işbirliğine dikkat çekti ve bu ülkelerin Filistinlilere destek veren İran ve Türkiye’ye ‘siz bu işe karışmayın, bu biz Arapların sorunudur' dediklerini söyledi.
Yıldırım’ın yazısı şöyle:
İsrail gayr-ı meşru, kaçak bir yapılanmadır. Her kaçak yapı gibi israil'in de işgal ettiği topraklardan çıkarılması gerekir. Evet, siyonist düşman Filistin'den er veya geç çıkarılmalıdır, çıkarılacaktır. Zira israil kendi kendine Filistin'den çıkacak değildir. Siyonist işgalciler tarihteki diğer işgalcilere benzemezler. Sömürgeciler belli bir amaç için bir ülkeyi işgal eder ve nihayette çekilirler. Ancak israil'in bu şekilde bir gün Filistin'i terk edip gideceği ihtimali sıfırdır. Çünkü siyonist işgalci Filistin'i kendi mülkü sayıyor ve buraya sahip olmayı bir inanç meselesi olarak görüyor.
Siyonistlerin Filistin'den bir gün çıkarılacaklarını söylemek bir kehanet değildir. Müminler zulme dayalı yapıların kalıcı olmayacaklarına inanırlar. Tarih de, bu hakikate şahitlik eder; tarih sayfaları bu türden örneklerle doludur. Kur'an bize ‘Eğer müminseniz üstün gelecek olan sizsiniz' demektedir. Müminlerin iman kalitesi Allah'ın razı olduğu bir seviyeye ulaştığı zaman israil yok olmaya mahkumdur ve yok olacaktır. Zira küfür devam eder, ama zulüm devam etmez.
Filistin ve Kudüs meselesi salt siyasi, dünyevi veya bir toprak meselesi gibi sıradan bir mesele değildir. Filistin sorunu Siyonistler için olduğu gibi, Müslümanlar için de dini, imani bir meseledir. Siyonistler kendilerince meseleye dini olarak baktıkları halde, Filistin ve halkının dramına seyirci kalmış, işgalciyi tanımış olan çoğu Müslüman ülke yönetimlerinin konuyu siyasi bir mesele olarak görmeleri ve bunun çözümünün de sadece siyasi görüşmelerle olabileceğine inanmaları asıl sorundur.
Filistin meselesi siyasi görüşmelerle çözülecek bir mesele değildir. Altmış yedi yıldan beri siyonist düşman ile yaşanan tecrübeler, sorunun ancak güç ile çözüleceğini ortaya koymuştur. Evinizi zorla ele geçirip sizi dışarı atmış birisi ile neyi görüşebilirsiniz? Bu zorba işgalci, güçten başka bir dil bilmez. İşgalciyle görüşmek, ‘kaybettim' demektir ancak.
israil, güce tapan bir yapıdır. Bu nedenle siyasi, askeri, ekonomik, medyatik ve psikolojik her türlü gücü elde tutmaya çalışıyor. Edindiği gücün yenilgiye uğramaması için de önlemler alıyor. Bu nedenle, bölgede kendi gücüne rakip olabilecek ülkeleri güçten düşürmenin her yolunu deniyor.
ABD'yi Irak'a saldırtan siyonistlerdir. Arap baharı sürecine karşı iç ve dış mihrakları harekete geçirip bölgenin bugünkü duruma düşmesinde rol oynayan önemli aktörlerden biri yine israildir. Irk, mezhep ve bölgecilik ayrımcılığının arkasında da hep siyonistler vardır. ‘Filistin bir Arap-israil sorunudur; arap olmayanların(Türkler, Kürtler, İranlılar vd.) bu meseleye karışmaya ne hakları var?' tezini kimi Araplara bile kabul ettiren de israildir. Filistinlilerin kendilerini bile parçalara bölmeyi beceren israil, altın devrini yaşıyor desek yanlış mı olur? Yanlış değil elbette; ancak hemen şunu ekleyelim ki, siyonizme bu rahatlığı ve cüretkârlığı biz Müslümanlar verdik.
Siyonistler bu ümmeti değişik açılardan bölmeyi, bölerek güçten düşürme planları yaptılar. Biz de bu planların uygulanmasında oyuncu olduk. Bölme ve parçalama konusunda önce ırk eksenli hesap, yani ‘arap ve arap olmayanlar' planı devreye konuldu.
Bugün bazı Arap yönetimleri nezdinde İran ve Türkiye aleyhtarı mevcut durumun kökeninde ‘siz bizim işimize neden karışıyorsunuz?' itirazı vardır. Zengin arap ülkeleri siyonist israilin her türlü gayr-ı meşru güçlerle işbirliği yapmasına ses çıkarmıyor, ama Filistinlilere destek veren İran ve Türkiye'ye ‘siz bu işe karışmayın, bu biz Arapların sorunudur' diyorlar.
Siyonistler, Filistinlilerin kendilerini de bölmeyi başardılar. Bunca acı tecrübeye rağmen Filistinli gurupların ittifakı sağlanamıyor. israil, laik FKÖ ile anlaştı(Oslo -1993). Direnişi seçen İslamcı hareketleri de Gazze'ye kapattı ve başlarına ateş yağdırmaya devam ediyor.
Ümmeti parçalama işinde her yola başvuran siyonist israilin bu son Yemen olayı dolayısıyla Suudi'nin başını çektiği koalisyona yardım ettiği ile ilgili iddialar oldu. Fakat bu iddialar ilgili hiç bir tarafça da yalanlanmadı. Saltanatlarını her şeyin önünde tutan diktatör Arap rejimlerinin her alanda siyonist düşman ile ilişkiler içinde olduklarını dünya âlem biliyor zaten.
Öyle ise, israille içli dışlı olan bu hain rejimler var olduğu sürece, israil daha da güçlenecek ve cesaret bulacaktır. israili ayakta tutan iki önemli sacayağı var. Bu iki ayağın ilki, batı haçlı alemi; ikincisi de yerli, işbirlikçi, totaliter Arap rejimleri. Bu iki ayaktan sonuncusu gidince, ilki de israile sağladığı desteği devam ettiremeyecektir.