MAZLUMDER Ankara Şubesi, Siyonist Büyükelçilik Konutu’nu taşladıkları iddiasıyla haklarında yargılama süreci başlatılan ve aralarında MAZLUMDER Ankara Şubesi Eski Şube Başkanı Mehmet Can Çağlayan’ın da bulunduğu dört kişi için duruşmanın yapılacağı Ankara Adliyesi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Topluluk adına MAZLUMDER Ankara Şube Başkanı Abdurrahman Ünlü’nün okuduğu basın açıklamasında, anayasa ile güvence altına alınmış olan temel hak ve özgürlüklerin kolluğun insafına terk edilmesinin, devletin kendini reddetmesi olduğu vurgulanırken “katliamlar devam ederken katliamcılara tepkilerini dile getiren, silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadığı amaçlarla barışçıl nitelikte yapılan kitlesel gösterilerden birkaç kurban seçilerek yargılama yapılması kabul edilebilir değildir.” ifadelerine yer verildi.
“Taş attıkları gerekçesiyle yargılananları savunmak insanlığın onurunu korumaktır.”
Siyonist rejimin bir taraftan Filistin’de katliamlara devam ederken, diğer taraftan Filistin’e insani yardım amacıyla yola çıkan gemilere yönelik gösterdiği baskı ve engellemelerle gayri-insani ve gayri-hukuki yöntemlere başvurduğunu belirten Ünlü, “Özgürlük ve barış arayışlarını, umutları yok eden terör devletine karşı, Filistin direnişinin simgesel anlamı olan taş atma eylemini gerçekleştirdiklerinden dolayı yargılananları savunmak insanlığın onurunu korumaktır.” dedi.
Ünlü, İç Güvenlik Paketi’ne de dikkat çekerek kolluk kuvvetlerine verilen geniş yetkilere karşılık bu paketin, temel hak ve özgürlüklere ciddi sınırlandırmalar getirdiğinin de altını çizdi.
“Siyonist rejimle kurulan diplomatik, ekonomik, siyasi ve askeri bütün ilişkiler derhal kesilmelidir!”
MAZLUMDER adına yetkililere; ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri hakkını kullanan bireylerin bu haklarını sınırlandıran, bu haklarının ihlal edilmesine sebep olan düzenlemelerin bir an önce kaldırılması çağrısını yapan Ünlü, “Siyonist rejimle kurulan diplomatik, ekonomik, siyasi ve askeri bütün ilişkileri derhal kesmeleri yönündeki çağrımızı yineliyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Kazanan katliamcı Siyonizm değil, siyonizme ve küresel dünya sistemine karşı direnen halklar olacaktır!”
Filistin halkının yanında yer aldığını söyleyen Türkiye Cumhuriyeti’nin, söylemlerinde olduğu gibi reel politikada da Filistin halkının yanında olması gerektiğini ifade eden Ünlü, “mahkemelerde katilleri protesto edenler değil bizzat katiller yargılanmalıdır”, diyerek “Kazanan katliamcı Siyonizm değil siyonizme ve küresel dünya sistemine karşı direnen halklar olacaktır!” sözleriyle açıklamasına son verdi.
Eylemde ‘Protestocular Değil Katiller Yargılansın!’ yazılı pankart taşınırken, eylem boyunca ‘Protesto Hakkı Engellenemez!’, ‘Yemin Olsun ki Siyonistler Cehennemi Dünyada Görecekler!’, Yaşasın Filistin Dayanışmamız’, ‘İşbirlikçi Siyaset Hesap Verecek!’, ‘Direnişi Değil Katilleri Yargıla!’ ve ‘Siyonistler Yenilecek, Direnen Filistin Kazanacak!’ sloganları atıldı.
Basın açıklamasının ardından eyleme katılanlar, duruşması görülecek arkadaşlarıyla dayanışmak için insan hakları gözlemcisi olarak duruşmaya katıldılar. Ankara Adliyesi 44. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşma Kasım ayına ertelendi.
Açıklamanın tam metni şu şekilde:
Katilleri Protesto Edenler Değil, Katiller Yargılansın!
17 Temmuz 2014 tarihinde Siyonist işgal güçleri tarafından Filistin’e kara harekâtı başlatılarak yapılan katliama ve işgale karşı haklı tepkilerini dile getirmek, toplantı ve gösteri hakkını kullanmak üzere bir grup STK tarafından İsrail Elçiliği Konutu önünde barışçıl bir eylem gerçekleştirilmiştir. Siyonist Elçilik Konutu mensupları tarafından herhangi bir resmi şikâyette bulunulmamasına rağmen Türkiye Cumhuriyeti savcılığı tarafından soruşturma başlatılmış ve savcılığın hazırladığı iddianame mahkeme tarafından kabul edilmiştir. Siyonist rejimi protesto ettikleri için aralarında bir önceki dönem şube başkanımızın da bulunduğu dört kişi hakkında “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu’na muhalefet”, ‘‘polise mukavemet’’ gibi iddialarla kovuşturma başlatılmıştır. İfade özgürlüğünün kolektif bir biçimde kullanılmasının ve bireylerin düşüncelerini aktarmasının en etkin aracı, hukuk devletinin ve toplumsal yaşamın vazgeçilmez unsuru olan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasına karşı haksız müdahaleler ve bunların sonucu yargılamalar göstermektedir ki Anayasa ile de güvence altına alınmış olan temel hak ve özgürlüklerin kolluğun insafına terk edilmesi, devletin adeta kendini reddetmesidir.
2014 yılının Ramazan ayında Gazze’ye yönelik saldırılarını yoğunlaştıran İsrail, saldırılar sonucunda %80’inin sivillerden oluştuğu 2 bin 110 Filistinli’yi vahşice katletmiş ve Gazze şehrini harabeye çevirmişti. Bu katliamlar devam ederken katliamcılara tepkilerini dile getiren, silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadığı amaçlarla barışçıl nitelikte yapılan kitlesel gösterilerden birkaç kurban seçilerek yargılama yapılması kabul edilebilir değildir. Siyonist işgal rejimi, Gazze’ye yönelik ambargo ve saldırılarına devam ederken; İsrail, Mavi Marmara ve filosunda bulunan aktvistlerden dokuzunu hunharca katletmiş, çoğunu da zorla alıkoyarak cezaevlerine atmıştır. Son olarak 'Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım' sloganıyla Yunanistan’dan yola çıkan gemilere de engel olmaya çalışarak Filistin’deki ambargoya yönelik her türlü girişimi engelleme yolunda her türlü gayri-insani ve gayri-hukuki yöntemlere başvurabileceğini göstermiştir. Tüm dünyada ve uluslararası camiada hak, adalet, özgürlük ve barış arayışlarını, umutlarını yok eden terör devletine karşı, 3. İntifada’nın başlamasına destek için, Filistin direnişinin simgesel anlamı olan taş atma eylemini gerçekleştirdiklerinden dolayı yargılananları savunmak insanlığın onurunu korumaktır.
Söz konusu katliamlar yaşanırken dönemin Türkiye Cumhuriyeti yöneticilerinin, İsrail’i ‘terör devleti’ olarak nitelendirmelerine, ona karşı her türlü sert söylemleri kullanmalarına ve ısrarla Filistin halkının yanında olduklarını dillendirmelerine rağmen Siyonist Rejim’i protesto eden ve o tarihte 18 yaşın altında olan üç kardeşimizle beraber toplam on bir kişi yargılanıyor, Siyonist Rejim’le yürütülen ticari ilişkiler rekor seviyelere ulaşıyor. Öte yandan Siyonist rejimi protesto edenler yargılanırken, Mavi Marmara’da gerçekleştirilen katliamın sorumlusu Siyonist komutanlar hakkındaki yakalama kararı bürokraside bekletilmeye devam etmektedir.
Son zamanlarda çeşitli nedenlerle toplanmak isteyen halka müdahale etme sebebi olarak gösterilen “izinsiz yürüyüş ve toplanma” ifadelerinin ve kolluk kuvvetlerinin bu doğrultudaki yaklaşımının hukuka aykırılık arz ettiği aşikârdır. Yeni yürürlüğe giren Anayasa’ya aykırı, kolluğa çok geniş yetkiler tanıyarak temel hak ve özgürlüklere ciddi sınırlandırmalar getiren “İç Güvenlik Paketi” ile, ifade özgürlüğü ve bunun aktarılmasının en etkin yollarından toplantı ve gösteri hakkının kullanılamaz hale geleceği, bu hakkı kullananların gözaltı, tutuklama ve cezalandırılma riski altında olduğu bir düzen ile karşı karşıya olduğumuz gerçeği endişe vericidir.
Bizler İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) olarak yetkili makamlara öncelikle ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri hakkını kullanan bireylerin bu haklarını sınırlandıran, bu haklarının ihlal edilmesine sebep olan düzenlemeleri bir an önce kaldırmaları ve Siyonist Rejim’le kurulan diplomatik, ekonomik, siyasi ve askeri bütün ilişkileri derhal kesmeleri yönündeki çağrımızı yineliyoruz.
Defalarca Filistin halkının yanında olduklarını deklare eden Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin söylemlerinde olduğu gibi reel politikada da Filistin halkının yanında olmaları çağrısında bulunuyor ve arkamızda yer alan mahkemelerde katilleri protesto edenlerin değil bizzat katillerin yargılanması çağrısında bulunuyoruz.
Kazanan katliamcı Siyonizm değil, siyonizme ve küresel dünya sistemine karşı direnen halklar olacaktır!
MAZLUMDER Ankara Şubesi adına
MAZLUMDER Ankara Şube Başkanı Abdurrahman Ünlü
Haber: Sacide Uras
İslami Analiz