Şeyh Naim sözlerine şöyle devam etti:

"Hiçbir şey yapmadan sadece konuşan insanlar var. Filistin'i korumak adına tek bir adım atmıyorlar. Ama bunları mukabilinde canları pahasına Filistinlilerin haklarını savunan insanlar da var.

İsrail'in Filistin topraklarının bir karışında bile hakkı yoktur. Direniş Cephesi'nin asıl hedefi Filistin topraklarının başta başa özgürlüğüne kavuşturmaktır. Her daim ilk meselemiz Filistin'in özgürlüğüdür ve bu konuda önümüze kim çıkarsa onunla savaşmaya hazırız.

İran İslam Cumhuriyeti, Filistin'e birçok yardımda bulundu. Sadece İsrail elçiliğini kapatmakla veya Kudüs Günü yürüyüş düzenlemekle yetinmedi. Hatta Filistinlilere fikirsel ve finansal yardımlarda da bulundu.

Direniş Cephesi olmasıydı İsrail yenilginin ne demek olduğunu asla bilmeyecekti. Filistin sorununun önemli olduğu doğru ama daha önemlisi direnmektir. Direniş Cephesi aynı şekilde 'aşırıcı terör örgütleriyle savaşmak' düşüncesini öncelikli görevlerinden biri kabul etmiştir.

Önceleri radikal gruplara gereken ehemmiyeti vermiyorduk. Onlarla savaşmak belki bu kadar önemli değildi. Ancak bu terör grupları İsrail ile açıkça işbirliğine girip Müslümanlar ve Direniş Cephesi'ne savaş ilan ettikten sonra bu gruplarla daha ciddi anlamda savaşmamız gerektiğine karar verdik. Çünkü bu terör çeteleri İsrail'le irtibatı olan haydutlardır.

Direniş, tatlı bir rüya değil aksine olaylar üzerinde etki bırakan gerçek bir zafer hareketidir. Lübnan ve Filistin'de ümitsizliği nasıl ümide dönüştürdüğümüze dünya şahitlik etti. Yıkılmaya yüz tutmuş insanları yeniden ayağa kaldırdık, savaşçılar yarattık, yenilgileri zaferlere dönüştürdük."

ehlader haber