Milli Gazete Yazarından Çarpıcı Tespitler

Milli Gazete yazarı Ali Haydar Haksal, ırkçı emperyalizmi ve Batı’nın bütün güçlerini bir yana bırakıp Müslümanların kimi kesimlerini emperyalizmden ve Siyonizm’den daha tehlikeli görenlerin olduğunu belirttiği yazısında, ortak bir ses ile bölgemizde yeni düşmanlar ihdas edildiğine vurgu yaptı.  

Görüntülenme: 1187 Tarih: 17 Ağustos 2015 12:30
Milli Gazete Yazarından Çarpıcı Tespitler

Milli Gazete yazarı Ali Haydar Haksal, ırkçı emperyalizmi ve Batı’nın bütün güçlerini bir yana bırakıp Müslümanların kimi kesimlerini emperyalizmden ve Siyonizm’den daha tehlikeli görenlerin olduğunu belirttiği yazısında, ortak bir ses ile bölgemizde yeni düşmanlar ihdas edildiğine vurgu yaptı.

Yazının tamamı şu şekilde:

Bu aralar oryantalizm ve Batılı düşünürlerin, seyyahların Müslümanlara ve İslâm’a bakışı üzerine yoğun okumalar yapıyorum. Napolyon’un Mısır’ı işgalinden beri bölgemiz üzerine olan düşüncelerinden hiçbir değişiklik yok. Gerek kültürel gerekse siyasal oryantalistlerin çabaları bugün de yoğun bir biçimde sürüyor. Ancak, içinde bulunduğumuz bu dönemde batıcı entelektüellerimiz ve siyasa adamlarımız artık onları aratmıyorlar. Öyle ki onlardan daha çok bir gayret içindedirler. Batı’yı, emperyalizmi tehlike olarak görmeyenler ve hatta onlarsız olmaz düşüncesinde olanların sayısı küçümsenmeyecek kadar çok. Hatta daha baskın.

Sosyal medya üzerinden gördüklerimiz daha çok ürkütücü bir durum. Irkçı emperyalizmi ve Batı’nın bütün güçlerini bir yana bırakıp Müslümanların kimi kesimlerini emperyalizmden ve Siyonizm’den daha tehlikeli görenler var. Sosyal medya üzerinden bir izleyicimin yorumu çok ürkücü geldi. Adını vermeyeceğim biri AGD’nin Şia yanlısı bir tutum içinde olduğunu söyledi. Ben tepki verince yorumu şu oldu: “Ama yazamadıklarım da var AGD de Şia propagandası yapılıyor ve burada yanlış bulduğunuz nedir üstad. Şia ve İsrail ne fark var ki ikisine birden karşı olmak gerekmez mi?” Bölgemiz büyük bir yıkım yaşıyor. İnsanlarımızı birbirini öldürüyor. Emperyalizmin uçakları terörist ve sivil gözetmeksizin topraklarımızı bombalıyor, kültür tarihimiz yok oluyor, genç enerjimizi toprağa gömülüyor, emperyalizmin güdümünde tükeniyoruz. Bunun üzerinde durulmuyor. Kendilerini fetva makamında görenler bu büyük oyunu ve yıkımı görmeden bir tek Şia ve İran konusuna odaklanmış bulunuyorlar. Emperyalizmin güdümündeki hemen bütün örgütler ne yazık ki güdülüyorlar.

Ülkemizde uzun zamandır süren yıkım büyük bir boyut kazandı. Oyunun asıl tuhafı şu ki, geçmişte sol kesim emperyalizm karşıydı. Onların kimilerinin veya genel düşüncelerinin ateizme ve inkâra yaslanması yüzünden sağ ve mütedeyyin çevreler emperyalizmin büyük gücü Abede’nin şemsiyesi altına sığınmayı tercih etti. Zamanla bu değişti.

Epey bir zamandır haklı olarak şunu dile getiriyoruz. CHP artık sol bir parti değil bir burjuva partisidir. Sağ iktidarlar zamanında burjuva kesimi CHP’ye pek iltifat etmezdi. Milli Görüş hareketinin getirdiği sosyal değişim sonucunda solun egemen olduğu çevreler yer değiştirdi. CHP sağın güçlü olduğu bölgelere yerleşti. Bunu salt seçim bölgeleri için demiyoruz genel anlayış olarak da böyle değerlendiriyoruz. Örneğin Ecevit hükümeti zamanında Kemal Derviş ülke ekonomisini emperyalizme göre düzenledi, kurguladı ve gitti. Ondan sonra iktidarlar değişse de sonuç değişmedi. Günümüz iktidarı bu yapıyı sürdürüyor. CHP veya sol bilinen ve düşünülen çevrelerin emperyalizme karşı olan tutumu aynı. Fark etmiyor.

İslâmî düşünüşlü çevreler, Milli Görüş’ün siyasal yükselişiyle birlikte antiemperyalizme karşı kararlı bir tutum içindeydi. Bölgemiz işgalinde bu kesim onlar için tek engeldi. Gerek Kıbrıs olayında, gerek, Irak işgalinde, gerek Çekiç Güç konularındaki tutumu ortadaydı.

Millî Görüş geleneğinden gelenler, diğer cemaat ve topluluklar ile birlikte iktidara taşındıktan sonra anti Amerikancılıkta ciddi bir gevşeme oldu. Cemaat medyası ile iktidar medyası ortak bir ses ile ülkemizde anti Amerikancılığın tehlikeli olmadığı algısı doğrudan ya da dolaylı ihsas edildi. Örneğin İsrail’in İstanbul konsolosu cemaat medyasında haftalık yazılar yazdı üzün süre. Cemaat liderinin Amerika’da meskûn olması veya iktidar olanların oradan açık bir destek ve icazet aldıkları gerçeği asla göz ardı edilemez.

Ortak bir ses ile bölgemizde yeni düşmanlar ihdas edildi. Bunun başında da Şia ve İran geliyor. Suriye olayı ve Beşar Esad merkezli yeni bir süreç oluşturuldu. Mollaların ve kimi kalem sahiplerinin buraya takılıp kalmaları çok tuhaf.

 

İSLAMİ ANALİZ

Yorumlar