Sakarya'da faaliyet gösteren İkra İlim ve Kültür Merkezi'nin iki haftalık periyotlarla düzenlediği konferanslar serisinin bu haftaki konuğu Gazeteci-yazar İslam Özkan'dı.
Kudüs İntifadası'nın gelişim süreci ve bölgesel etkileri hakkında bilgi veren Özkan, Yahudi yerleşimcilerin artan saldırılarının ve Mescid-i Aksa baskınlarının Kudüs İntifadası'na giden yolu açtığını belirterek "Bardağı taşıran son damla, İsrail Tarım Bakanı'nın Mescid-i Aksa'ya girmesi ve Batı Şeria'da Davabşa ailesinin evinin kundaklanması oldu" dedi.
İNTİFADA, ÖNÜ ALINAMAZ BİR HALK HAREKETİNE DÖNÜŞTÜ
İntifada'nın kadınlardan küçük yaşlardaki çocuklara kadar dalga dalga yayıldığını ve önünün alınmasının her geçen gün zorlaştığını ifade eden Özkan, "Bu intifada aynı zamanda ‘Bıçak İntifadası’ olarak da isimlendiriliyor. Eline bıçağı alan Filistinli sokağa çıkarak öldürecek yerleşimci arıyor. İntifada'yı Filistin'de tek bir hareket sahiplenmiyor, süreç örgütlülükten uzak bir şekilde ilerliyor. Böylece İsrail'in de sürece müdahale etmesi zorlaşıyor" diye konuştu.
İkinci İntifada'nın Ariel Şaron'un Mescid-i Aksa'nın avlusuna ayak basmasıyla patlak verdiğini hatırlatan Özkan, "Gelinen noktada Siyonist postallar Aksa'nın içine girerek Kur'anları ayaklarının altına alıyorlar. Bu, aradan geçen sürede Müslümanlarda nasıl bir lakaytlığın baş gösterdiğini göstermesi açısından ibret vericidir. İsrail, şu an Aksa'yı zaman ve mekan bakımından bölmenin hesaplarını yapıyor" ifadelerini kullandı.
Filistin davasında çözülmesi gereken üç temel sorun olduğunu söyleyen Özkan, bunları Kudüs'ün statüsü, Filistinlilerin geri dönüşü ve bağımsız Filistin devletinin kurulması olarak sıraladı.
"GÖLGE ETMEYİN BAŞKA İHSAN İSTEMEZ"
Arap-İslam coğrafyasının Kudüs İntifadası'na gösterdiği kayıtsızlığa dikkat çeken Özkan "Suud, Katar, Türkiye ve diğer İslam ülkeleri gerek medyatik gerekse siyasal düzlemde İntifada'yı gündemleştirmiyorlar. Hatta, intifadanın bastırılması için seferber olmuş durumdalar. Suudi Prensi Velid Bin Talal, intifadanın bastırılması için inisiyatif almaya hazır olduğunu açıkladı. Maalesef bu devletler, Suriye örneğinde olduğu gibi Müslümanlar içindeki bloklaşmalara ve savaşlara dikkat kesilirken, Kudüs'ün adını ağızlarına dahi almıyorlar. Filistinliler bu kayıtsızlığa tepkilerini ‘Gölge etmeyin başka ihsan istemez’ şeklinde dile getiriyorlar" dedi.
"BİRBİRİNDEN BAĞIMSIZ DÜŞÜNÜLEMEZ"
İsrail-Türkiye arasındaki normalleşme görüşmelerinin zamanlamasının tesadüf olamayacağını vurgulayan Özkan, "Rus uçağının düşürülmesi, Suud öncülüğünde ‘Teröre Karşı İslam ittifakı’ oluşturulması, darbeci Sisi'nin Mısır'ından Türkiye'ye zeytin dalı uzatılması ve İsrail'le Türkiye arasında normalleşme yolunda ön mutabakata varılması birbirinden bağımsız düşünülemez. İç içe geçen bütün bu gelişmeler bölgede Türkiye'nin yeni stratejik tercihlerinin işaretlerini vermektedir" şeklinde konuştu.
"İHANET OLUR"
Filistin'de açıkça katliam yapıldığı bir zaman diliminde Ak Parti Hükümeti'nin İsrail'le normalleşme sağlamasının ihanet olarak hafızalara kazınacağını kaydeden Özkan, Türkiye'nin bu normalleşmeye mecbur bırakıldığı yönünde hükümete yakın medyada dillendirilen meşrulaştırıcı yorumların gerçekleri yansıtmadığını, hükümetin dış politikadaki tercihlerinin bu normalleşmede bizatihi etkili olduğunu belirtti.
"İSRAİL'LE GÖRÜŞTÜKLERİ İÇİN KARARI İNTERPOL'E GÖNDERMEDİLER"
Mavi Marmara saldırısından sorumlu İsrailli komutanların yargılanması hususunda mahkemenin üzerine düşeni yerine getirdiğini ifade eden Özkan, "Mahkemede ben de Arapça tercüman olarak bulundum ve dava sürecinde mahkemenin üzerine düşeni yerine getirdiğine tanıklık ettim. Burada sorumluluktan kaçan hükümet mercileri ve dışişleri bakanlığı oldu; çıkan yakalama kararını İnterpol'e göndermediler. Çünkü kararın çıktığı sıralarda el altından ilişkileri normalleştirmek için İsrail'le görüşüyorlardı, yani bugünkü ön mutabakatın zeminini oluşturuyorlardı" ifadelerini kullandı.
"AMBARGO İLE KUŞATMA AYNI ŞEYLER DEĞİL"
Türkiye'nin İsrail'den Gazze'ye yönelik ambargoyu kaldırmasını şart koşmasına ilişkin gelen bir soruya Özkan şöyle cevap verdi: "Burada bir kelime oyunu var, Gazze'nin en temel sorunu ambargo değil, kuşatmadır. Kuşatma, zaten ambargoyu da kapsar. Ambargo belli maddelerin ve ürünlerin Gazze'ye girişinin yasaklanmasını içerir. Kuşatma dediğiniz ise, örneğin Filistinli bir gencin üniversite okumak üzere Türkiye'ye gelmesinin engellenmesidir. İsrail zaten, Filistinlilerin hayatlarını idame ettirecekleri kadar ürün geçişine izin veriyor. Bunun ötesinde Türkiye ile anlaşma sonrası "Ne değişecektir" sorusu muallaktadır. Eğer sembolik bir paye ile olayın üstü örtülürse bunun adı hile olur. Medyada ve siyasilerin terminolojisinde sürekli bir ambargo vurgusu var. Halbuki buradaki esas sorun kuşatmadır" dedi.
"FİLİSTİN, ORTAK PAYDA"
İslam Özkan, konuşması boyunca Filistin'in tüm siyasal kesimlerin ortak paydası olduğuna dikkat çekerek, Filistin üzerinden birliktelik oluşturulması gerektiğini dile getirdi.
İSLAMİ ANALİZ