Sabirin Hareketi Genel Sekreteri:''Hamas ve İslami Cihad'la İyi İlişkiler İçerisindeyiz''

Uluslararası Fars Haber Ajansı’nın haberine göre, Gazze Şeridinde faaliyet gösteren Sabirin Hareketi Genel Sekreteri Hişam Salim,  ‘El-Ahbar’  ile yaptığı röportajda bu hareketin son durumunu anlattı. 
   İran'ın tüm Filistinli grupların hamisi ve direniş ekseninin başı olduğunu vurgulayan Salim, Sabirin Hareketi  ile Hamas ve İslami Cihad’ın ilişkilerinin  iyi olduğunu belirtti.
   Sabirin Hareketinin  mezhepçi bir hareket olmadığını ve fakat bazılarının hareketi  bu şekilde göstermeye çalıştığını belirten Salim, Halep'in özgürleştirilmesinin direniş ekseni için bir başarı ve Filistin'i özgürleştirmek için bir adım olduğunu vurguladı.
  Bu önemli röportajdan bazı bölümlerin tercümesini Kudusgunu sitesi olarak istifadenize sunuyoruz.
EL AHBAR: Filistin dışındaki direnişin  esas eksenleri olan Hizbullah, İran ve Suriye ile ilişkilerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
HİŞAM SALİM: Biz kendimizi direniş ekseninin bir parçası görüyoruz. Filistin davasını, bu milleti ve direnişi himaye ediyor ve tüm gücüyle Filistin'in özgürleştirilmesi için çalışıyoruz. Bugün görüyoruz ki İran direniş ekseninin başındadır ve Filistin'in özgürleştirilmesi hedefini taşıyan tüm Filistinli grupları desteklemektedir. Bizimle tüm direniş grupları ve devletleri arasında güçlü ilişkilerin kurulmasını umut ediyoruz. 
EL AHBAR: Sizin hakkınızda İsrail’in, Arapların  ve uluslararası çevrelerin hazırladığı  raporların hacmi çok fazla ve sizin etrafınızda oluşan şüphenin tekzibi zor; acaba bir Amerikan dergisinin iddia ettiği gibi aylık olarak size on milyonlarca  dolar ulaşıyor mu? Acaba siz İran'ın Gazze Şeridindeki temsilcisi misiniz?
HİŞAM SALİM: Medya, Sabirin Hareketinin hacmi konusunda ve yapılan desteklerin miktarında çok aşırıya gitti, özellikle bu bizim aylık on milyonlarca dolar aldığımız veya İran'ın Filistin’deki temsilcisi olduğumuz yolundaki yalan haberlerle.  Bunlar asılsız haberler, biz yeni ve küçük bir hareketiz; hiç kimsenin temsilcisi olmadık ve olmayacağız, biz aslında herkese saygı duyuyoruz. Bizim bildiğimiz kadarıyla tüm Filistinli gruplar İslam Cumhuriyeti ile güçlü ve sağlam ilişkilere sahipler ve hepsi İran'dan destek ve yardım alıyorlar. Çünkü İran dünyada askeri alanda Filistin’i açıkça himaye eden tek ülkedir. 
EL AHBAR: Diyorlar ki siz İslami Cihad’dan geliyorsunuz yani sizi İslami Cihad oluşturdu siz bu harekettensiniz, bu iddiayı  nasıl değerlendiriyorsunuz?
HİŞAM SALİM:  Biz İslami Cihad’dan oluşmadık bilakis biz görüşleriyle, konumlarıyla, liderleriyle ve de kadrosuyla tamamen müstakil bir hareketiz. Biz İslami Cihad Hareketine Filistin'deki direniş alanında önemli bir hareket gözüyle bakıyoruz. Onlar bu yolda çok fedakarlık yaptı. Birçok konuda onlarla aynı düşünüyoruz, bazı konularda ise farklı düşünmemiz gayet doğaldır.  
EL AHBAR: Hamas ile ilişkileriniz nasıl? 
HİŞAM SALİM: Hamas üyeleri, bizim kardeşlerimizdir. Biz,onlar ve diğer gruplar vatan için sorumluyuz; doğrudur bazı durum ve görüşlerde ihtilafımız var ama hiç kimseye Hamas ile bu çerçevedeki ilişkimizi bozmasına izin vermeyiz. Bizim üyelerimizden sadece bir kişi sosyal medyada yazdıkları nedeniyle Hamas2ın Gazze’deki  zindanlarında tutuklu bulunmaktadır.  
EL AHBAR: Sizin hakkınızda esas itham Sabirin Hareketinin Şia mezhebini Gazze Şeridinde yayma peşinde olduğudur. Acaba siz mezhepçi bir hareket misiniz?
HİŞAM SALİM: Defalarca ve defalarca dedik ki biz Filistinli bir direniş hareketiyiz. Cihad anlayışımız İslam’ın kapsamlı öğretilerinden, Filistin milleti ve davası karşısındaki yüksek mesuliyet duygumuzdan  kaynaklanır. Biz asla mezhepçi bir hareket değiliz ve mezhepçi söylemleri şiddetle reddediyoruz. Bu konu düşmanımızdan başkasının yararına değil. Biz,  bazılarının bizi bu daireye yerleştirme çabalarını reddediyoruz. 
Bu söylenen yani biz Sabirin üyelerinin Şia olduğu ve hiçbir Sünni’nin kabul edilmediği yalandan ibaret ve şu anki tüm gerçekler bu konun tersini ispatlıyor.
EL AHBAR: Sizin Siyonist rejim karşısındaki stratejiniz nedir?
HİŞAM SALİM: Biz inanıyoruz ki denizden nehire tüm Filistin, bizim mücadele alanımızdır ve biz bu kapsamın dışında hiçbir adım atmayacağız. İşgal altındaki Filistin'in tüm direniş sahalarında bulunmayı umut ediyoruz.
EL AHBAR: Sizin Halep hakkında yazdıklarınız üyelerinizin tutuklanmasına ve aleyhinize tahrikler yapılmasına sebeb oldu. Bundan pişman değil misiniz?
HİŞAM SALİM: Biz Halep'in özgürleştirilmesini direniş ekseni için bir başarı ve İsrail, Amerika ve işbirlikçileri için yenilgi ve de Filistin'in özgürleştirilmesi için bir adım olarak ilan ettik. Bizim bu açıklamamıza Hamas muhalefet etti. Bu görüş bizim Suriye'deki ve bölgedeki savaşın tabiatı ve bunun Filistin ile ilişkisi hakkında ki kamil görüşümüzden alıntıydı. Suriye olayının başından beri biz şu görüşü savunuyorduk; Suriye’de yaşanmakta olan olaylar, Suriye milleti aleyhine bir komplodur, çünkü Suriye milleti Filistin'in, halkının ve direnişinin yanında durmuştur. Bu olayın arkasında Amerika,Tel Aviv ve bazı bölge ve Arap ülkeleri var. Kendilerince  Suriye'yi cezalandırmak, Filistin ve Lübnan’ın  arkasındaki direnişi kırmak ve  sonrada bölgeyi parçalamak istiyorlar. Biz Suriye milletinin dökülen her bir damla kanı için ağlıyoruz ve üzülüyoruz, bu insani bir durum ve günahsız insanların yanında durmak ve mazlumlara yardım etmek dini ve insani vazifedir.
EL AHBAR: Size yönelik suikast girişimleri ve bu alandaki araştırmalar hakkındaki son haberler nedir? Acaba size suikast için tekrar bir komplo yapıldı mı?
HİŞAM SALİM:  Bana yapılan bıçaklı saldırı ve bir yıl önce evimin önündeki patlama hususundaki araştırmaların sonuçları hakkında şimdiye kadar emniyet güçleri hiçbir sonuç açıklamamıştır. Bana suikast için başka girişimler oldu mu yönündeki sorunuza gelince;  evet geçtiğimiz aylarda da suikast planları vardı ama gerçekleşmedi.
     Hişam Salim 20 yıldır Siyonist rejimin takibi altındadır ve ikinci intifadanın (2000 ) başından beri kendisine birkaç defa suikast girişiminde bulunulmuştur.

      "Sabirin" Hareketi  2014 yılının  12 Haziranında  Siyonist rejimin Gazze Şeridine saldırısından  iki ay önce resmi olarak varlığını ilan etti ve bu hareketi bir şahıs ya da belli şahıslar  kurmadı. Aslında Sabirin’in direnişin Siyonist İşgalciler karşısında vacip olduğuna inanan büyük bir mücahid ve asker grubunun telaşlarıyla var olduğunu ve bu yüzden bu hareketin en önemli inancının Siyonist İşgalciler karşısında direniş ve işgal edilen toprakları özgürleştirmek  olduğunu vurgulamak gerekir. 

kudusgunu.com

GAZZE, 31 Aralık 2016 19:08