Suudi Prensten Tarihi İsrail İtirafı

“Filistin intifadasının yaşanması durumunda Yahudi milletinin ve dile getireceği demokratik isteklerin yanında olacağız, Arapların Tel Aviv’i kınamaya dönük her türden kaygı verici girişime engel olmak için her türlü imkâna başvuracağız, zira Arap-İsrail antantının ve ileride oluşacak dostluğun İran’ın tehlike arz eden ihlallerine dur demek için gerekli olduğunu düşünüyorum.” 

Görüntülenme: 1408 Tarih: 16 Mart 2016 20:36
Suudi Prensten Tarihi İsrail İtirafı

Suudi prensi ve müteşebbis Velid bin Talal Kuveyt gazetesi Kabas'a ürkütücü bir açıklama yaparak, “Suudi Arabistan'ın bölgesel bağlılıklarını yeniden gözden geçirmesi gerektiğini ve İran'ın Körfez ülkelerindeki nüfuzu ile başa çıkabilmek için yeni bir strateji geliştirmeye mecbur olduğunu, bunun için de Tel Aviv ile bir savunma anlaşması yapması gerektiğini” söyledi. Prense göre, İran'ın Suriye'deki gelişmeler ve Moskova'nın askerî müdahalesi ışığında yapabileceği her türden hamleye engel olunmalı.
 
Yaptığı açıklamada prens açıktan şunları söyledi: “Filistin intifadasının yaşanması durumunda Yahudi milletinin ve dile getireceği demokratik isteklerin yanında olacağız, Arapların Tel Aviv'i kınamaya dönük her türden kaygı verici girişime engel olmak için her türlü imkâna başvuracağız, zira Arap-İsrail antantının ve ileride oluşacak dostluğun İran'ın tehlike arz eden ihlallerine dur demek için gerekli olduğunu düşünüyorum.”
 
Neoliberalizmin ve karmaşık bir hâl alan karşılıklı bağımlılığın ortaya çıkması ile Suudi Arabistan ve İsrail geçmişte gizli ittifaklar kurmuş, ama bunu hiç açıktan itiraf etmemişti. İran ile Suudiler arasındaki jeopolitik strateji düzleminde yaşanan sertleşme ile birlikte her şey değişti. Batı Asya'da yaşanan bölgesel soğuk savaşla birlikte medya Filistin meselesine, “lidersiz ilerleyen intifada”ya yüzünü çevirdi. Bu koşullardaSuudi Arabistan'ın, Vehhabi ideolojisinin o güçlü devinin Filistin davası ile ilgili konumunu terk etmeyi düşünmesi şaşırtıcı.
 
Arap devletlerinin Filistin davasına verdikleri desteği bir bir terk etmesi artık vaka-i adiyeden. Suudi prensinin hiçbir gerekçeye dayandırılmadan dile getirdiği düşünceleri ülkedeki iktidarın genel hatlarını da ortaya koyuyor.
 
Prens devamında şunu söylüyor: “İran Akdeniz'deki varlığını Esad rejimine verdiği destekle pekiştirmek istiyor.” Riyad ve Körfez'deki kardeş şeyhler bir hüsran yaşıyor.Rusya dört yıldır süren iç savaşa katılıyor ve CIA'in eğittiği İslamcı isyancılara saldırıyor. Bu noktada prens, “Rusya-İran-Hizbullah eksenini kırmak için Suudi-İsrail arasındaki bağın önemi”ne vurgu yapıyor. Prens, tartışmalı olan ve komplo teorisi bağlamında değerlendirilen, CIA eğitimli İslamcı isyancıların bombalandığı gerçeğini bir biçimde teyit ediyor. Aynı zamanda Suudi Arabistan'ın Suriye bağlamında Rusya-İran-Hizbullah ekseninin ortaya çıkışı ile birlikte güvensiz bir yer hâline geldiği söylenmiş olunuyor.
 
Prens Velid bin Talal daha önce de Manama'daki İnci Meydanı'nda yaşanan Arap ayaklanması esnasında Bahreyn'in imha edilme sürecini desteklemişti. O dönemde medya abluka altına alınmış, ülkede kitlesel katliam gerçekleştirilmişti. Demokrasi ayaklanması boyunca hüküm süren ana fikir Suudilere dayanan kraliyet kurgusuna aykırı idi. Suudiler Batı Asya'da mezhep savaşının alevlenmesinde öncü rol oynadılar.
 
Hindistan'daki Filistin Büyükelçisi, “prens böyle şeyler söylemedi” dese de bu doğruyu yansıtmıyor. Herhangi bir haber ajansının bu türden önemli görüşleri imal etmesi mümkün değil. Prens ile ilgili haber büyük olasılıkla doğru.
 
 
Shubhda Chaudhary
Countercurrents.org
İştiraki

Yorumlar