Şeyh Mahir Hammud’un 13 Mayıs 2016 tarihli Cuma hutbesi şöyle:
“Nekbe’nin 68. Yıldönümü bize acıları, elim hatıraları yeniden hatırlatıyor. Neden oldu bütün bunlar? Neden Araplar ihanet etti? Arap kralları, prensleri ve hükümetleri Siyonist işgal devleti hususunda İngiltere-Batı karşısında neden boyun eğdiler? Çok sayıda sebep ortaya çıkıyor: Mısır ordusunun yanlış tavrı… Abdülkadir El-Huseyni Kudüs’te büyük bir zafer elde ettikten sonra nasıl da yalnız bırakılmıştı… Böyle kahramanca bir orduya rağmen alınan siyasi karar… Vs… Peki o yıllardan sonra neler değişti? En önemlisi İslam ümmeti Arap hükümetlerinin çoğunluğunu etkisi altına alan Amerika ve Batı’nın kararından farklı davranmaya başladı. Böylece ümmet Batı’nın kararlarına boyun eğmesi sonucu oluşan yenilgi halinden ümmetin bir grup ferdi sayesinde kurtuldu.
Bunu hem Lübnan’da hem de özellikle de Gazze’de gördük. Tağuti güçlere rağmen zafer kazanıldı. Bunu Irak’ta da gördük. İnşallah Suriye’de de göreceğiz.
Değişen ikinci şey; Nekbe’den sonra doğan (yaklaşık) beşinci neslin kahraman gençleri Filistin davasına önceki nesillere oranla çok daha bağlı olduklarını, zafere ve İsrail’in yok olacağına dair inançlarının daha güçlü olduğunu ortaya koydular. O kadar ki, bu durum Siyonistleri ve onların destekçilerini hayret içinde bıraktı.
Ancak siyasi alanın hala Nekbe’nin ilk günü kadar, hatta ondan daha da kötü bir halde olduğunu söyleyebiliriz. Bugün Arap hükümetlerinin büyük çoğunluğu açıkça Batı’ya boyun eğiyor. Özellikle de dört bir yanda batının kararı, desteği ve finansmanlığında patlak veren savaşlar bunu ortaya koyuyor.
Filistin uğruna şehit olan Mustafa Bedreddin
Nekbe’nin yıldönümünde uzun yıllardır Amerikan ve İsrail istihbaratı tarafından aranan ve başarısız suikast planlarının hedefi olan bir kişi daha Allah’ın izniyle şehadet mertebesine ulaştı. Daha önceden türlü yalanların hedefi olmuş ve Hariri’yi öldürmekle suçlanmıştı.
Bugün neden ve kim tarafından suçlandığını anlıyoruz. Anlıyoruz ki, onu suçlayanlar kabul etseler de etmeseler de İsrail’e hizmet ediyorlardı.
Bugün direniş onun sayesinde bir kez daha zafer kazandı ve yine onun şehadeti sayesinde direnişin ya da Hizbullah’ın Suriye halkıyla savaştığını iddia edenlere büyük bir tokat indi. Direnişi Suriye halkıyla savaşmakla suçlayanlar aslında doğrunun ne olduğunu çok iyi biliyorlar. Direnişin aslında Amerika ve İsrail’in ürünü olan tekfirci teröre karşı savaştığını çok iyi bilmelerine rağmen bunun üzerini örtmeye çalışıyorlar.”
İSLAMİANALİZ