Norman Finkelstein::''Türkiye İle İsrail Arasındaki İlişkiler Şimdiye Kadar Hiç Bitmedi''

Dünyanın önde gelen uluslararası ilişkiler uzmanlarından olan ve Filistin hakkındaki çalışmalarıyla bilin Prof. Dr. Norman Finkelstein, KARAR Gazetesi'nden Deniz Baran’a konuştu: İsrail’in dış politikasında etkili olan faktörün, dış baskının olup olmaması olduğunu belirten Finkelstein, Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkilerin şimdiye kadar hiç bitmediğini ifade etti. 

Görüntülenme: 1916 Tarih: 24 Haziran 2016 19:48
Norman Finkelstein::''Türkiye İle İsrail Arasındaki İlişkiler Şimdiye Kadar Hiç Bitmedi''

Dünyanın önde gelen uluslararası ilişkiler uzmanlarından olan ve Filistin hakkındaki çalışmalarıyla bilin Prof. Dr. Norman Finkelstein, KARAR Gazetesi'nden Deniz Baran’a konuştu: İsrail’in dış politikasında etkili olan faktörün, dış baskının olup olmaması olduğunu belirten Finkelstein, Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkilerin şimdiye kadar hiç bitmediğini ifade etti. 
 
İşte söz konusu röportaj:
 
İsrail hükümetinde bazı bakanlar kabineden ayrıldı ve Netanyahu’nun politikalarını sert bir şekilde eleştirdiler. Sonrasında Lieberman’ın kabineye dönüşüne şahit olduk. Bütün bunlar neyin işareti?
 
Kabinedeki değişiklikler ciddi bir değişime işaret etmiyor. Birkaç bakanın değişmesi elbette ufak çapta değişimler yaratabilir ama devletin temel politikalarında bir değişim yaratacak etkisi yok. İsrail’in dış politikasında etkili olan faktör, dış baskının olup olmamasıdır. 2012 ve 2014 yıllarında Filistin’e yapılan saldırılara bakalım... İlkinde İsrail’e karşı bölgede bir baskı vardı; AK Parti yönetimindeki Türkiye, Müslüman Kardeşler yönetimindeki Mısır, şiddeti azaltmıştı. 2014’te ise Türkiye kendi içindeki krizlerle boğuşuyordu; Mısır, Sisi yönetimine girmişti ve İsrail çok daha büyük bir yıkım yapabildi. Elbette Ehud Barak ile Lieberman arasında fark var, ancak savaş politikası kim gelirse gelsin devam ediyor.
 
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mart ayında gerçekleştirdiği ABD ziyareti sırasında Yahudi lobisi Türkiye karşıtı bir deklarasyon yayımladı. Metnin altında Paul Wolfowitz, Eric Edelman gibi şahinlerin imzası vardı. Siz nasıl okudunuz bu durumu?
 
Eski ABD Savunma Bakanı Wolfowitz hâlâ 2003’ün öfkesini taşıyor. O dönemlerde Irak’a dair tezkerenin geçmemiş olmasının öfkesini… Ayrıca şimdilerde Türkiye dış politikası bir kırılma yaşıyor. Özellikle Suriye meselesi etrafında işler değişiyor. De facto ittifakalar var. Bu ittifaklardan biri, IŞİD’e karşı ABD-İran ittifakı iken aynı cephede yer almayan Suudi Arabistan ile de Türkiye’nin de facto bir ittifakı var. Wolfowitz gibiler bu cepheleşmenin farkında.
 
 
Türkiye ve İsrail ilişkileri düzeltme yoluna girdiler. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
 
Öncelikle ilişkiler hiç bitmedi. Siyasi olarak evet donmuş durumdaydı, ancak ekonomik ve askeri olarak ilişkilerin bitmesi söz konusu değildi. 
İlişkilerin donmuş kısmı hâlâ sıkıntılar içeriyor, ancak şu an Türkiye ile İsrail’in çok fazla ortak çıkarı ve kaygıları var. Bu yüzden ilişkinin sorunlu kısımlarını düzeltmek istiyorlar. Donmuş kısımları birçok ortak nokta var diye düzeltmek istiyorlar.
 
 
Türkiye’de ‘lanetli’ İsrail ile bu şekilde masaya oturulmasına itiraz edenler olduğu gibi reelpolitik gözle yaklaşıp ‘normalleşme’yi gereklilik olarak görenler de var. Peki ya siz?
 
Erdoğan’ın bu parametrelerle hareket ettiğini zannetmiyorum. O, güç ilişkilerine bakıyor ve ona göre karar veriyor. Bu şekilde stratejik hareketlerle kazanımlar elde edilebilir. Mesela Gazze ablukası kaldırılacak olsa harika olurdu, ama buna pek ihtimal vermiyorum.
 
 
ABD’deki Yahudi lobilerinin kasım ayında yapılacak başkanlık seçimine etkisi nedir?
 
Görebildiğimi kadarıyla Yahudi lobisinin destekleyeceği tek aday olarak elde Clinton var. Clinton’ın da paraya ihtiyacı var, bu yüzden İsrail yanlısı söylemler kullanıp lobileri yanına çekmeye çalışıyor.
 
 
Peki, Trump’ın seçilmesi halinde ABD-İsrail arasındaki mesafe açılır mı?
 
Sanmam, çünkü Trump’ın Amerikan dış politikasına dair pek bir planı yok. Kendisinin çok ilgilenmediği dış politikaya dair danışmanlarını da dar bir ekipten seçiyor ki, onlarda da böyle bir değişim eğilimi yok.
 
BM Hukuk Komisyonu Başkanlığı’na İsrailli Danny Danon seçildi, buna dair yorumunuz nedir?
 
BM İnsan Hakları Paneline Suudi Arabistan öncülük ediyor, BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun… (Gülüyor) 
 

 

İSLAMİANALİZ

Yorumlar