Kudüslü Murabıta Henadi Halvani'den Önemli Açıklamalar

“Nafizetu Mısır” internet sitesi Mescid-i Aksa’daki murabıtlardan olan ve Mescid-i Aksa’da yapılan gösteriler esnasında işgalci askerlere karşı Rabia işareti yapan “murabıta” “Henadi El-Halvani” ile bir röportaj gerçekleştirdi. 

Görüntülenme: 1918 Tarih: 24 Haziran 2016 16:34
Kudüslü Murabıta Henadi Halvani'den Önemli Açıklamalar

Bir gün olsun ümitsizliğe düşmedik!
 
“Burası benim kaderim… Toprağım, evim, ailem hepsi burada… Mescid-i Aksa bizim! Aksa’nın mihrabı da minberi de bizim! Kudüsümüzden, ebedi başkentimizden selamlıyorum sizleri… Benim hayalim küçük bir hayal değil… Ben başkenti Filistin olan bir İslam hilafeti hayal ediyorum. 
 
Mescid-i Aksa’nın koruyucu zırhları olan “murabıtun”a ve “murabıtât”a selam olsun… Onlar Mescid-i Aksa’yı Siyonist zulmünden kurtarmak ve özgürleştirmek için İslam sancağı altında kalplerini ve ruhlarını birleştirenler… Mücadelenin başladığı ilk günden beri Kudüslü kadınlar Aksa’yı savunmak için ön saflarda yer alıyorlar.”
 
“Nafizetu Mısır” internet sitesi Mescid-i Aksa’daki murabıtlardan olan ve Mescid-i Aksa’da yapılan gösteriler esnasında işgalci askerlere karşı Rabia işareti yapan “murabıta” “Henadi El-Halvani” ile bir röportaj gerçekleştirdi.
 
Söz konusu röportajın tercümesini sizler için sunuyoruz:
 
 
1-Kadınlar ne zaman Aksa’yı savunmak adına “murabıtûn”a katıldılar?
 
Kadınlar 2010 yılında başlayan “Murabıtûn hareketi”ne 2011 yılında düzenli ve kararlı bir şekilde katıldılar. O zamanlar Şeyh Raid Salah’a “İmaratu’l Aksa” kurumuna ait bir ilim meclisi oluşturma önerisinde bulunmuştum. Bu proje için yeterli eğitime sahip öğrenci de bulunuyordu. Eğitim Aksa’nın içinde bulunan geniş alanlarda başladı.
 
Kadınlar da bu eğitime iştirak ettiler ve sabah saatlerinden öğlen 3’e kadar Aksa’da durmaya başladılar. Böylece “Murabıtât” (kadın murabıtlar) hareketi de başlamış oldu. 
 
2-Aksa’da ne yapıyorsunuz? Birçok insan bunu bilmiyor.
 
Kadınlar ilim meclislerinde bir araya geliyorlar. Bunun haricinde biliyorsunuzdur, Aksa’nın kapılarından biri Siyonist işgal güçlerinin kontrolünde… Buradan kim giriyor kim çıkıyor kontrol ediyorlar. Burası üzerinden onlarca Yahudi yerleşimci sabah akşam Aksa üzerinde baskı kurmaya çalışıyor. 
 
Sabah saat 07.30’dan saat 11.00’e kadar sabah turu, ardından saat öğlen 01.30’dan saat 02.30’a kadar da akşam turu yapıyorlar. 
 
Müslümanlar Sabah Namazını eda ettikten sonra işlerine, okullarına yöneliyorlar normal şartlarda. Bu nedenden dolayı namazdan sonra 2 saat kadar Aksa’nın boş kaldığını gözlemleyen işgal güçleri özellikle bu vakitleri saldırganlıkları için değerlendirmeye çalışıyorlardı. Ancak murabıt hareketi sayesinde Müslümanların Aksa’daki yoğunlukları artınca Aksa’nın hürmetini çiğnemeye çalışan Yahudi yerleşimciler de yalnızca Siyonistlerin kontrolünde olan kapıdan girmeye başladılar. 
 
3-Aksa’da bulunduğunuz süreyi nasıl düzenlediniz?
 
Bunu dersler ve ilim halkaları üzerinden düzenliyoruz. İlim meclislerinde çok sayıda ilim üzerine çalışma yapılıyor. Her bir alanın ayrı bir hocası var. Mesela “Muğaraba ilim halkası”nda Kuran dersi veriliyor. Zuhur kapısında ise başka bir hoca var. Bu ilk ders saat 07.00’den 09.00’a kadar devam ediyor. Ardından bir süre teneffüs yapılıyor, sonra da bir sonraki ders başlıyor. Günler böyle geçiyor. Derslerin saatleri konusunda da ayrı bir hassasiyet söz konusu… 
 
Daha da önemlisi, bu illim halklarına katılan kardeşlerimiz sadece Aksa’da olup bitenleri duymakla kalmıyorlar. Bizzat kendileri Yahudi yerleşimcilerin Aksa çevresinde gezinmelerini engellemeye çalışıyorlar. Tekbirlerle yerleşimcilerin zulmüne meydan okuyorlar. Böylece yerleşimciler de güvensiz oldukları o bölgede daha fazla kalamayarak terk etmek zorunda kalıyorlar.
 
4-Murabıtât yalnızca Kudüs’te yaşayan kadınlardan mı oluşuyor, yoksa başka şehirlerden gelenler de var mı? 
 
Murabıtun hareketi 2010 yılında erkekler tarafından başlatıldı. Hareket içindekilerin büyük çoğunluğu Filistin’in dört bir yanından geliyorlardı. İçlerindeki azınlık bir grup ise Kudüs’te yaşıyordu. 2011 yılında ise erkekler tarafından başlatılan bu harekete Kudüslü kadınlar da destek verdiler. 2013 yılında ise Filistin’in farklı şehirlerinden kadınlar “Murabıtât”a katılmaya başladılar. Bu yüzden bu hareketin kadınıyla erkeğiyle yalnızca Kudüs halkından değil tüm Filistinlilerden oluştuğunu söyleyebiliriz.
 
5-Mescid-i Aksa’ya yapılan saldırıları ve yerleşimcileri nasıl durduruyorsunuz?
 
Bu zalim hırsızlardan birinin en küçük bir toprağına bile sahip olmadığı bu alana girmesi yeterli… Bu hırsızlardan biri gelince orada bulunan kadın ve erkek murabıtları görüyor. Bu da onun korkması için yeterli oluyor. Ardından murabıtlar tekbir getirmeye başlayınca çok daha büyük bir korkuya kapılıyor. Murabıtların sahip olduğu yegane silah imanları, getirdikleri tekbirler ve ellerindeki mushaflar…
 
 
6-Peki, işgalci askerlere karşı silahınız ne?
 
Silahımız dosdoğru imanımız, bu tertemiz mekan üzerindeki hakkımız, tekbir getiren dillerimiz ve elimizdeki mushafımızdır. 
 
Murabıtâtın Mescid-i Aksa’da ortaya koyduğu tepkilerden birine şunu örnek verebiliriz:
 
Yerleşimciler geldiklerinde Rahman kapısının yanında duruyorlar ve orada Yahudilere mahsus olan ibadetlerini eda etmeye çalışıyorlar ve Kubbetu’s Sahra’ya bakıyorlar.
 
Bu esnada “Aksa kadınları”ndan biri elinde mushafıyla geliyor ve yerleşimcinin karşısında duruyor. Böylece yerleşimci ibadeti eda edemiyor. Çünkü Kubbetu’s Sahra’yı görmeden, önünde de Kur’an mushafı varken ve önünde kadının durmasıyla ibadeti bozulduğu için –Yahudilerde kadının varlığı ibadetin bozulması için yeterli- o ibadet kabul olmuş olmuyor. Murabıtât bunu her gün yaparak bu yerleşimcilerin Kubbetu’s Sahra’yı görmelerine engel oluyorlar. 
 
7-Murabıtlardan biri tutuklandığında ya da saldırıya maruz kaldığında ne yapıyorsunuz?
 
Bir kardeşimiz Mescid-i Aksa’dan ya da evinden alınıp götürüldüğü zaman murabıtları savunan belli avukatlar devreye giriyorlar. Bu konuda bizim düşmana karşı gelmemize müsaade edilmiyor. Bizler ne bir silah ne de başka bir şey taşıyoruz. Ancak onlar buna rağmen zorbalıkla bizi sorguya götürmekten çekinmiyorlar. 
 
8-Aksa’yı korurken geçirdiğiniz en zor gün?
 
Benim için en zor gün 2 Kasım 2015 günüydü. O gün Müslümanların büyük çoğunluğunun Mescid-i Aksa’ya girmesi yasaklandı. Çünkü Yahudi bir zalim gelecek ve Mescid-i Aksa’ya girecekti. Müslümanların Aksa’ya girmesinin yasaklanmasını istemişti. 
 
O gün yasak olmasına rağmen mescide girmeye karar verdim. Beraberimdeki birkaç kişiyle birlikte bunu yaptık ve Müslümanların girmesine asla müsaade edilmeyen o günde Aksa’ya girdik. Ardından da tabi ki hapse girdik.
 
9-Siz bir yandan Aksa’yı korumak için mücadele etmeye devam ediyor olmanıza rağmen ümmetin sorunlarını da unutmuyorsunuz. Bu anlamda burada İslam dünyasında dönen olaylardan hangilerini takip ediyorsunuz?
 
Tabi ki, çünkü biz Mescid-i Aksa’yı savunurken de zaten Müslümanların hakkını savunmuş oluyoruz. 
 
Biz Filistin ve Kudüs’te Arap ülkelerinde olup bitenden uzak bir şekilde yaşamıyoruz. Bilakis, sizlerin de bildiği gibi Mescid-i Aksa ümmetin minberi... Bu yüzden ümmet ne haldeyse Aksa da o haldedir, diyebiliriz. Biz burada Suriye’de, Mısır’da ya da işgal hapishanelerinde yaşananların tamamını takip ediyoruz. 
 
Biz Aksa’da bulunurken bir yandan da kalbimiz İslam dünyasında ve Arap ülkelerinde yaşanan olaylarla çarpıyor.  
 
 
10-Bölgenin silah, teçhizat ve dış destek bakımından en güçlü ordusunun karşısında duruyor ve ona karşı mücadele ediyorsunuz. Hiç ümitsizliğe kapıldığınız oldu mu?
 
“Yenilmez ordu” olarak tanımlanan bu ordu Mescid-i Aksa’daki kadınlar karşısında bile yeniliyor. 
 
Evet, bizleri kovdu, evlerimiz için yıkım kararları çıkardı, hapsetti, ülkeden uzaklaştırdı, işkence yaptı, bir Filistinli kadının üzerindeki elbiseleri ateşe verecek kadar ileri gitti. Neden? Çünkü işgal güçleri Aksa kadınlarının sahip olduğu gücün farkında… Çünkü Aksa kadınları hakkın yanında oldukları için güç sahibiler… Bir gün olsun ümitsizliğe düşmedik! Çünkü biz biliyoruz ki, Allah’ın vaadi var ve Mescid-i Aksa Müslümanlara ait… Allah’ın yardımının olduğu yerde imkansızlık da olmaz!
 
11- Ümmetin geleceği günü ümitle bekliyorsunuz, doğru mu?
 
Evet, ümmeti bekliyoruz. Biz burada bekleyen murabıtlarız. Ancak Aksa ne yalnızca murabıtlarındır, ne de yalnızca Filistinlilerindir. Mescid-i Aksa tüm Müslümanların mescididir. Mescid-i Aksa İslam inancının bir parçasını temsil ediyor. Bu yüzden tüm Müslümanların Aksa’yı savunmaları ve Aksa’ya karşı sorumluluklarını yerine getirmeleri gerekmektedir. Biz Kudüs’ün sahibi değiliz. Biz yalnızca tüm Müslümanların yerine Aksa’da nöbet tutuyor ve Müslümanların fetihlerle geleceği günü bekliyoruz. Aksa’nın kurtuluşu dışarıdaki Müslümanların eliyle sağlanacaktır. 
 
12-Murabıt bir kadının bir gününün nasıl geçtiğini bize anlatabilir misiniz? 
 
Tabi ki… Sabah namazı saatlerinde uyanıyor ve çocuklarını namaz için uyandırıyor. Ev işlerini yapmaya başlıyor, ev için gerekli olan şeyleri hazırlıyor. Ardından Mescid-i Aksa’ya gidiyor. Bu esnada eşi işe giderken çocukları da okullarına gidiyor.
 
Mescid-i Aksa’da öğlen saat 03.00’e kadar kalıyor. Murabıt kadınların tamamı sağlık, para, evlat ve eşleri bakımından ne kadar da bereket içinde olduklarını söylüyorlar. Hepsi Aksa’da nöbet tutmaya başladıktan sonra adeta yeni bir hayata başlamış gibi hissettiklerini söylüyorlar.
 
 
İslamî Analiz

Yorumlar