Siyonist İsrail Ürdün’ün Çamurlu Sularında Balık Tutuyor!

Ürdün’e karşı IŞİD tehlikesi bu ülkeyi Tel Aviv’le güvenlik işbirliğini güçlendirmeye zorladı. Bu durum İsrail’in güvenli bölge arzusunun gerçekleşmesi için bir başlangıç olabilir ve Ürdün güçlerini, Suriye’nin güneyine saldırmak için İsrail kara kuvvetlerinin sütununa dönüştürebilir. 

Görüntülenme: 1280 Tarih: 26 Haziran 2016 16:08
Siyonist İsrail Ürdün’ün Çamurlu Sularında Balık Tutuyor!

İki haftadan kısa bir süre önce IŞİD yanlıları Ürdün topraklarına iki saldırı gerçekleştirdi. İlk saldırı Suriye, Irak ve Arabistan sınır üçgeninde bomba yüklü bir araçla gerçekleştirildi ve ikinci saldırı da El-Akabe Filistin Kampındaki istihbarat ofisini hedef aldı. Bu iki saldırı tekfirci terörist grubun Ürdün’e savaş ilan etmesi olarak sayılabilir.

Ürdün bu iki terör saldırısına tepki olarak, ülkesine saldırıda bulunan ve ülkesinin güvenliğine zarar veren herkese demir bir yumrukla cevap vereceğini söyledi.

Bu konu, Kral ve Ürdünlü yetkililerin bu terör tehlikesinin en azından yakın bir gelecekte ülkenin güvenliğinde muhtemel tehlikeli sonuçlar oluşturabileceğinden haberdar olduklarını gösteriyor.

Lübnan’ın El-Neşre haber sitesi konuyla ilgili olarak şunları yazdı: “Bu terör eylemleri, Suriye’nin güneyinde IŞİD teröristleriyle mücadele için uluslararası ve bölgesel hareketlenmeye neden olabilir ve bu sayede İsrail’in Suriye direniş hareketinin tüm faaliyetlerini ortadan kaldırmak için, Golan, Ürdün ve Suriye üçgeninden oluşan güvenli bölge oluşturma hayali gerçekleşir. Bu yüzden Tel Aviv askeri yetkilileri gerekli olduğu takdirde doğrudan harekete geçmek için, Suriye’nin güney sınırlarındaki gelişmeleri kontrol ediyorlar.

Bu konuyu değerlendirmek için Suriye’de geçmişte yaşanan olaylara bir göz atmamız gerekir. Bunlardan en önemlisi IŞİD’in Suriye’nin güneyinde “Halid Bin Velid Ordusu” ismiyle “Yermük Şehitler Taburu”, “Hareket-i El Müsenna El- İslamiyye”, “Hamza Esedullah El-Galip Fırkası”, “Cemet El-Mücahidin” ve “Ensar’ul Aksa Topluluğu” olmak üzere 5 küçük gruptan oluşan yeni bir terör örgütü kuracağını söylemesidir. IŞİD oluşan bu yeni örgütün bölgesel ve uluslararası desteğe sahip ve Suriye savaşının başından itibaren Ürdün topraklarında Mook askeri operasyon odalarıyla ve İsrailli komutan ve askerlerin işbirliği ile askeri eğitim gören El-Kaide gibi Suriye’deki diğer terör örgütleriyle mücadele edeceğini açıklamıştır.

IŞİD’in bu açıklamasının ardından bazı İsrail kaynakları, Ürdün’ün güvenlik birimlerinin teröristler tarafından muhtemelen hedef olabileceğini söylemişti. İsrail haber kaynakları Ürdün’e karşı bu saldırılarının birçok nedeni olabileceğini ve bunlardan en önemli nedenin, Ürdün’ün güvenlik birimlerinin Suriye ve Irak’ta IŞİD’e karşı yapılan savaşta Amerika liderliğindeki IŞİD’e karşı koalisyon güçlerine sınırları hakkında dakik bilgiler vermekle kalmayıp, Ürdün hükümetinin bölgedeki Arap aşiretlerle güçlü ilişkisi sayesinde, Arap aşiretlerini kışkırtması olabileceğini belirtmişti.

Öte yandan, İsrail’in de Nusra Cephesi olmak üzere terörist gruplara verdiği sağlık hizmeti ve aynı zamanda, İsrail’in yakın zamanda Güney Lübnan’da ‘Ceyş’uş Lehd’ unvanıyla kurduğu iletişim birimini, Suriye’deki teröristlerde de kurması görmezden gelinemez. Bununla birlikte Tel Aviv, Suriye Ordu karargâhlarına hava saldırısı düzenleyerek, silahlı gruplara hava desteği sağlamada da tereddüt etmedi.

IŞİD’in Ürdün’e karşı tehdidi o kadar fazla ki, bu durum Ürdün’ü Tel Aviv’le güvenlik işbirliğini artırmaya zorladı. Bu konu, terörizmle mücadele bahanesiyle Suriye’nin güneyinde saldırının başlaması ihtimali ve bu sayede Ürdün Mook operasyon odalarından grupların çıkıp, Suriye’ye saldırmak için İsrail’in kara kuvvetleri için sütun olması ve İsrail’in güvenli bölge oluşturma hayalinin gerçekleşmesi gibi soruları da beraberinde getiriyor.

Diğer bir soruda, İsrail’in Rusya ile olan iyi ilişkileri ve Siyonist Rejim Başbakanı’nın sürekli olarak Moskova’ya ziyareti dikkate alındığında, acaba İsrail terörizmle mücadele bahanesiyle Suriye’nin güneyindeki saldırılara doğrudan katılacak mı?

Terörizmle mücadele Sykes-Picot Anlaşmasına göre bölgenin bölünmesi gibi büyük senaryoların şifresi haline geldi ve Tel Aviv’in gelecek aşamada en büyük katılımcı olması çok uzak bir ihtimal değil.
rasthaber

Yorumlar