Qudsn.ps’te yayınlanan yazıyı Enes Berat Gürler’in tercümesiyle sunuyoruz.
Türkiye ve “İsrail”, Çıkarların Dili
Türkiye ve “İsrail”, Mayıs 2010’da işgal ordusunun düzenlediği operasyonda 10 Türk’ün şehid olduğu Mavi Marmara saldırısı sonrasında bozulan ilişkilerin düzeltilmesi noktasında anlaşmaya vardılar.
Türkiye, ilişkilerin normalleşmesi için 3 şart ileri sürmüştü: İsrail’in resmen özür dilemesi, şehit yakınlarına tazminat ödenmesi ve Gazze ablukasının tamamen kaldırılması. İlk iki şartta istediğini alan Türkiye, üçüncü şart konusunda ise ablukanın kaldırılmasına değil; ambargonun kendi eliyle hafifletilmesini öngören bir duruma razı oldu.
Burada sorulması gereken bazı sorular var:
1)Türkiye ambargonun kaldırılmasını öngören şartından niçin vazgeçti?
2) Türkiye’nin, Gazze’ye yönelik ambargonun kaldırılması şartından vazgeçmesi kendisine ne gibi çıkarlar sağladı?
3) Filistin halkı bu anlaşmadan sonra Türkiye’den umudunu kesti mi?
İlk olarak Türkiye’nin ablukanın kaldırılması şartından vazgeçmesinin iki temel nedeni var:
a) Filistin içinde ve bölgede İsrail’in Gazze’ye yönelik işgal politikasının sürmesini isteyen ve Siyonistlerin (Gazze ablukasının kaldırılması noktasında kilit noktayı temsil eden) Gazze’ye havalimanı ve iskele kurulmasına engel olmasını destekleyen bir güruh var.
b) İki ülke arasında normalleşmeden doğacak karşılıklı çıkarların, anlaşmanın ertelenmesine daha fazla tahammülü kalmadı. Dolayısıyla ablukanın kaldırılması şartı yerine ambargonun hafifletilmesi formülü, çıkmaza giren anlaşmaya yeni bir yön vermiş oldu.
İkinci soruya gelecek olursak, Türkiye’nin Gazze ablukasının tamamen kaldırılmasından vazgeçmiş olmasından sağlayacağı çıkarlar şunlar:
a) Doğu Akdeniz Gazı: Doğu Akdeniz bölgesinde keşfedilmiş çok ciddi doğalgaz yatakları bulunuyor. Özellikle de işgal altındaki Filistin toprakları sahillerinde (yani İsrail’de). Dolayısıyla Türkiye, İsrail’in buradan çıkaracağı gazı Türkiye toprakları üzerinden geçirerek Avrupa’ya taşımasını istiyor. Ankara, bu gaz hattı projesini uluslararası düzeyde kendisine prestij sağlayacak stratejik bir proje olarak görüyor.
b) Kara Kıta: Afrika üzerinde Türkiye, İsrail ve İran arasında kıyasıya bir mücadele devam ediyor. Anlaşma ile birlikte İsrail ve Türkiye, güç birliği yaparak bu bölgede ortak çıkarlara dayalı olarak ekonomik bir döngü ve bir güvenlik ağı inşa edecek.
c) Rusya ile ilişkiler ve Suriye dosyası: Türkiye’nin, Rusya ile ilişkileri de normal seyrine çekme niyeti taşıdığına şüphe yok. Bu noktada muhtemelen İsrail, önemli bir rol oynayacak. Fakat asıl önemli olan nokta Suriye meslesi. Bu iki ülke, Suriye’de kendileri açısından tehlike oluşturan IŞİD ve Hizbullah tarafından kuşatılmışlığa karşı ortak çıkarlarda buluşuyor. Türkiye-İsrail arasındaki yakınlaşma, iki ülke için de güvenlik ve jeopolitik çıkarlar açısından önemli.
d) Filistin meselesi: Türkiye, Filistin konusunda uluslararası sahada aktif ve önemli bir oyuncu olabilmek için tüm taraflarla iyi ilişkilere sahip olunması gerektiğini düşünüyor ve şu anda olan da bu. Anlaşmadan sonra Türkiye, Filistin meselesine dair konularda Filistin Yönetimi ve Hamas’ın başını çektiği diğer Filistinli grupların yanı sıra İsrail açısından da üçüncü taraf olarak kabul görecek. Türkiye bir sonraki aşamada ise Filistin siyaseti ve ekonomisi açısından önemli bir aktör olacak.
e) İsrail’in Kıbrıs ile yakınlaşması: Türkiye, İsrail’in Güney Kıbrıs ile yakınlaşmasını ciddi bir güvenlik sorunu olarak görüyor. Bu yüzden İsrail ile normal ilişkilere dönmek Türkiye açısından önemli. İsrail’in de ilişkilerin normalleşmesine ihtiyacı var.
Üçüncü ve son soruya, yani Filistinlilerin Türkiye’ye yükledikleri umut tükendi mi sorusuna cevap olarak ise şunu söyleyebiliriz:
Uzun süredir devam eden ablukadan dolayı bıkkınlık hali yaşayan Filistin halkı açısından, ablukanın kaldırılması şartından vazgeçilmiş bir şekilde imzalanan bu anlaşmanın bir hayal kırıklığı olduğuna şüphe yok. Fakat Filistin halkının, ablukanın kaldırılması noktasında silah tutan (direniş) erlerine güveni tam. Fakat Türkiye’ye yönelik umutların söndüğünü söylemek de hata olur. Filistin halkı Sayın Erdoğan’ın ve yönetiminin Filistin halkının insani boyuttaki acılarını dindirme noktasında iskele ve havalimanının yapılması ihtimalini her zeminde kovalayacağına inanıyor.
Gazze halkının kadın, çocuk ve erkekleriyle tek bir çağrısı var: Ablukaya son, Gazze’nin de yaşamaya hakkı var!
İSLAMİANALİZ