Siyonist İsrail Hizbullah'ın Askeri Gücü Hakkında Ne Düşünüyor?

Lübnan Hizbullahı ile girdiği son savaşın üzerinden 10 yıl geçen İsrail'i yeni bir savaşa girmekten alıkoyan birtakım faktörler olduğu su götürmez bir gerçek. Bu faktörlerden ilki belki de, Yahudi devletinin iç cephesi. Güvenlik ve askeri kaynaklarına göre, İsrail'in asla hazır olmadığı olası bir çatışma, Tel Aviv'i savaş meydanına döndürecek.  

Görüntülenme: 1993 Tarih: 11 Eylul 2016 15:45
Siyonist İsrail Hizbullah'ın Askeri Gücü Hakkında Ne Düşünüyor?

Söz konusu savaşın patlak vermesi durumunda binlerce, sivil vatandaş ölecek veya yaralanacak. Bu sivil ölümler, İsrail toplumu tarafından asla göze alınamayacak bir durum. İsrail'in elindeki varsayımları göz önünde bulunduracak olursak, Hizbullah füzelerinin "başlangıç menüsü" 3 ay boyunca günlük 1000 füzeyi bulacak. Üstelik, işgal devletinde yer alan her nokta, Hizbullah füzelerinin menzilinde yer alıyor. Bunun da ötesinde, ordu, ellerindeki savunma sistemlerinin sadece askeri tesisler ve hassas bölgeleri korumak üzere kullanılacağını defalarca bildirdi. Bu durum ise, sivil kayıp riskini arttırıyor.

İsrail'de yayımlanan Haaretz gazetesinin askeri işler editörü Amos Harel, konuyu ele alan bir makale yayınladı.  Tel Aviv güvenlik sistemleri ile arasında organik bir bağ bulunan Harel, 2006 yazında gerçekleşen İkinci Lübnan Savaşından önce, İsrail'in Lübnan cephesi ile ilgili istihbarat öngörülerini konu aldı. Gazeteciye göre, savaş öncesi İsrail tarafından masaya yatırılan bu öngörüler son derece iyimserdi. 2005 yılında eski Lübnan devlet başkanı Refik Hariri suikastına işaret eden İsrailli gazeteci, bu suikastın Lübnan'da büyük bir gösteri dalgasına yol açtığını ve olayların Suriye ordusunun büyük ülkelerin baskısı altında Lübnan'dan geri çekilmesinin ardından sona erdiğini vurguladı. Bu bağlamda Lübnan'da cereyan eden güçlü bir sarsıntı öngörüsünde bulunan askeri istihbarat araştırma departmanı, Suriye ve Lübnan'ın birbirinden ayrılması yoluyla Kuzey sahasının ikiye bölüneceğini vurgulamıştı.

Hazırladığı makaleyi Tel Aviv'deki yüksek askeri kaynaklara dayandıran İsrailli gazeteciye göre, 2005 yılında dönemin Genelkurmay Başkanı Dan Halots, istihbarat uzmanlarından ileri giderek, siyasi liderlere gönderilen yılsonu faaliyet raporunda, İsrail'in Hizbullah karşısında caydırıcı bir güce sahip olduğu yönünde görüş bildirdi. İsrailli gazeteci haberinde, Halots'un uzmanların uyarılarına kulak asmayarak iyimser davrandığına dikkat çekiyor. Ve tüm dünyanın gözü önünde elde edilen sonuç: İsrailli eski Genelkurmay başkanının istihbarat raporundan tam olarak 7 ay sonra, Hizbullah 2 İsrail askerini kaçırdı ve İkinci Lübnan Savaşı patlak verdi. Dan Halots savaşın ardından istifa ederek askeri kariyerine son verdi.

Haaretz askeri işler editörü Amos Harel, bu bağlamda şu soruyu masaya yatırıyor: İsrail aynı yanlış hesabı tekrar yapar mı? Bu sorunun cevabı, bugün Kuzey sahadaki durumun analizine dayanıyor. İsrailli istihbarat organları arasında konu hakkında yaygın bir görüş hâkim. Bu görüş, Hizbullah'ın Suriye savaşında boğulduğu için Kuzey sınırında hareketsiz olduğu yönünde.

İsrailli analist, bunun yanı sıra Hizbullah'ın kendine hâkim olma politikasından ayrılma ihtimalinin muhtemel iki senaryodan biri ile sonuç vereceğini vurguluyor. Bu senaryolardan ilki, Lübnan'da meydana gelecek bir iç siyasi kriz. Analistin daha olası gördüğü diğer ihtimal ise, İsrail ve Hizbullah arasında yapılacak bir dizi karşılıklı yanlış hesap silsilesi.

Harel, 2015 yılı Ocak ayında İsrail'in Cihad Muğniye ve Golan Tepelerinde İranlı bir generale düzenlediği suikastların ardından bu senaryonun neredeyse gerçekleşeceğine dikkat çekti. Olaya füze göndererek cevap veren Hizbullah, 10 ya da 12 İsrail askerinin ölümüne sebep oldu. Bunun üzerine Netanyahu hükümeti şiddetli bir cevap vermesi yönünde yoğun baskılara maruz kaldı. Analiste göre bu cevap İsrail için ihtimal dışıydı. İsrailli gazeteci araştırmasının sonunda Washington Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları görevlisi Nadan Pollack'ın bir çalışmasına da yer veriyor. Lübnan, ABD ve İsrailli istihbarat uzmanları ile uzun bir bilgi alışverişi sonucu geçen ay ortaya çıkan çalışma, Hizbullah'ın Suriye'ye girmesi konusunu derinlemesine ele alıyor. Konuyu İsrail'in bakış açısına göre değerlendirecek olursak, Pollack'ın araştırmasında elde ettiği sonuç, İsrailli yetkililerin öngörülerinden daha iyimser.

Pollack buna ilaveten Hizbullah'ın Suriye'de bir takım bedeller ödediği, ancak bunun karşılığında küçük bir aktivist gruptan büyük bir örgüte dönüştüğünü ve ardından da yarı düzenli bir ordu haline geldiğini vurguladı. Analiste göre Hizbullah artık, Suriye ve İran ittifakı ile bölgesel düzeyde hayati önem taşıyan bir oyuncu durumunda.

Amerikalı araştırmacı, bugün Hizbullah'ın sahip olduğu yeteneklere şüpheyle yaklaşan İsrail'in, 2006 savaşı arifesindeki tavırlarını akla getirdiğini belirtti. 2006 savaşı öncesinde de İsrail'de, savaş vakti gelip Hizbullah dayanıklılığını ispat edene kadar benzer öngörüler hâkimdi. Amerikalı analistin Washington Enstitüsünde yaptığı Yakın Doğu araştırmalarına göre evet, Hizbullah şu anda Yahudi devletine karşı askeri bir karşılaşma istemiyor. Ancak bu, onun aynı anda hem Suriye hem İsrail cephelerinde savaşmaya gücü olmadığı anlamına gelmiyor.

Pollack araştırmasında, Hizbullah'ın Suriye'deki savaşa katılması hakkında yoğun raporlar hazırlanmasına rağmen,  orada kazandığı tecrübeye çok fazla önem verilmediğinin altını çizdi.

Analist ayrıca, Hizbullah'ın "Rıdvan Tugayları" olarak bilinen özel kuvvetlerinden 5000-8000 savaşçısının, tüm birimlerden derlenen daimi kuvvetlerinin ve kısmi zamanlı ihtiyat-yedek destek güçlerinin 60 ila 90 günlük hızlı savaş eğitimi gören bazı unsurlarının Suriye'ye yayıldığını söylüyor.

Hizbullah askerlerinin savunma için gönderilmiş "kurbanlık koçlar" olmadığına işaret eden analist,  aksine onların daha çok savaşı yönettiğini ve Suriye ile İran güçlerini komuta ettiklerini vurguluyor.

Pollack, 2014 yılında İsrail ordusunda görev alan bir subayın şu analizini de aktarıyor: buna göre Hizbullah, İsrail ile olası bir gelecek yüzleşmede, çatışma süresini kısaltmak için saldırıya dönük bir savaş stratejisi izleyecek.

Zuhayr Andraos / Ray el-Yevm
Çev: Merve Soydaş Gök / Medya Şafak

Yorumlar