Dahlan’ın Filistin sahasında belli bir çerçeve dahilinde var olarak oyuna dahil olduğunu ifade eden Zahhar hareketinin bu durumun farkında olduğunu belirtti.
Dahlan’ın “ortak siyasi görüş” için kapsamlı bir ulusal kongre düzenlenmesi yönündeki fikriyle ilgili olarak Mahmud Zahhar “Biz 2011 yılında Kahire’de düzenlenen anlaşmanın gereğini yerine getirmek üzere bir kongre düzenlemekten yanayız. Fetih hareketi ise dilediğini seçsin” ifadelerini kullandı.
Mısır’la olan ilişkilerde iyileşmeye gidilmesinin “olumlu bir gelişme” olacağını belirten Zahhar, “İlişkilerin iyileşmesi gerekiyor. Zira geçtiğimiz süreçte ablukanın sürmesi için ortaya koyulan sebeplerin tümü geçerliliğini yitirdi. Eğer bu ablukanın hedefi direnişi düşürmek idiyse, başarısızlıkla sonuçlandı. Hedef, Filistin halkına işkence etmek idiyse, bunu başardılar, ancak Filistin halkı bu durum karşısında asla ümitsizliğe düşmedi” şeklinde konuştu.
Mısır’la ilişkilerin iyileşmesinin zaruret haline geldiğini, bunun iki halk açısından da fayda sağlayacağını vurgulayan Hamas yetkilisi, açıklamalarının devamında işgalci İsrail hükümetinin Savaş Bakanı Liberman’ın tehditkâr söylemleriyle ilgili değerlendirmede bulundu. “Liberman tehditleriyle bizi asla korkutamaz! Evet, biz de sıradaki savaşın sonuncu savaş olacağını söylüyoruz. Ancak biz savaşın direnişin lehine sonuçlanacağını ve böylece Filistin’in özgürleşeceğini savunuyoruz. Direniş önceki savaşlardan çok daha hazırlıklı!” ifadelerini kullandı.
Direnişin, dört unsura dayalı olan İsrail ulusal güvenliğini sarstığını ifade eden Zahhar, özellikle de Arap ve İslam dünyası karşısındaki silah üstünlüğüne olan inançlarının ve İsrail’in iç şehirlerinin güvenli olduğu yönündeki algılarının son savaşla yerle bir olduğunu ifade etti.
Arap ülkelerinin 1948, 1956, 1967 ve 1973 yıllarında yaşanan savaşların ardından kendilerine dayatılan savaş sonuçlarına boyun eğdiklerini ifade eden Zahhar, direnişin bu dayatmaya karşı çıktığını vurguladı.
İsrailli düşmanın Filistin davasını bitirmek için üç ayrı aşama belirlediğini, bu aşamalardan ilkinin Arapların gündeminden Filistin davasını çekip almak olduğunu söyleyen Zahhar “O süreçte Araplar, Filistin davasının Arap ve İslam dünyası açısından ne kadar ayrıcalıklı bir öneme sahip olduğunu anlayamadılar” ifadelerini kullandı.
İkinci aşamada müzakerelerle ve verilen tavizlerle Filistin halkının pasifize edilmesi üzerine çalışıldığını belirten Zahhar, ikinci aşamanın Madrid’de düzenlenen konferansla başladığını belirtti. O süreçte Madrid’e giden heyetin başkanı olan Dr. Haydar Abdü’ş Şafi’nin gizlice Oslo’ya gittiğini, burada onun üzerinden Halk Kurtuluş Cephesi’ne “Filistin halkının meşruiyetini tanımak” karşılığında yerel bedellerin ödeneceği yönünde bir teklif ulaştırıldığını belirten Zahhar, aynı süreçte işgal güçlerinin de Batı Şeria ve Gazze’de direnişe mensup olanları bulundukları bölgelerden uzaklaştırma çabası içine girdiklerini, bu yüzden 415 Filistinlinin Lübnan’ın güneyinde bulunan Filistin sınırındaki bir köye sürüldüğünü ifade etti.
Filistin yönetiminin 1994 yılında Gazze ve Batı Şeria’da Filistin’i yenik düşürdüğünü ifade eden Zahhar, bu süreçte batının ve İsrail’in planlarının uygulandığını, ardından 2002 yılında Arap Girişimi’nin devreye girmesiyle İsrail’den “İsrail’le ilişki kurulması karşılığında” Filistinlilere 4 Haziran sınırları çerçevesinde bir Filistin devleti kurma hakkının verilmesi yönünde talepte bulunulduğuna işaret etti.
Bu sürecin Filistin tarafı için tam bir felaket olduğunu, süreç neticesinde Filistin’in “İsrail’in meşruiyetini” tanıdığını, geri dönüş hakkından vazgeçtiğini ifade eden Zahhar, sürecin temsilcisinin ise Yaser Arafat olduğunu ifade etti.
Yahudiler için kurulan yerleşim yerleri nedeniyle şu anda 1967 sınırları dahilinde Filistin devleti kurmanın bile imkansız olduğunu ifade eden Zahhar, üçüncü aşamanın ise Abbas’ın yerine bir başkasının geçmesiyle başlayacağını, bu süreçte Filistin’in geriye kalan bölgelerinin işgale hazırlanacağını ifade etti. Bu sürecin sembol isminin de Fetih hareketinin yakında düzenleyeceği konferansta belirleneceğini belirtti.
Filistin’in 1967 sınırlarının tanınması ve geri dönüş hakkından vazgeçilmesinin ardından bölünmeye maruz kaldığını ifade Zahhar “Eğer Gazze, Filistin direnişinin sahip olduğu tüm imkanları ve silah gücünü işgal altındaki Batı Şeria’ya aktarırsa, Filistin 24 saat içerisinde özgürleşecektir” ifadelerini kullandı.
İSLAMİANALİZ