Şeyh Mahir Hammud Bu Haftaki Cuma Hutbesinde Önemli Konulara Değindi

Lübnan’ın önde gelen Sünni alimlerinden Şeyh Mahir Hammud, bu haftaki hutbesinde, geçtiğimiz günlerde vefat eden Mavi Marmara katılımcısı eski Kudüs Başpiskoposu Hilarion Capucci’yi anlattı. 

Görüntülenme: 2143 Tarih: 07 Ocak 2017 14:53
Şeyh Mahir Hammud Bu Haftaki Cuma Hutbesinde Önemli Konulara Değindi

Mahir Hammud’un 6 Ocak tarihli hutbesi şöyle:

94 yaşındaki Kudüs Başpiskoposu Hilarion Capucci'nin vefatı Filistin davasında bir devrin kapandığını gösteriyor. Kudüs Piskoposu Filistin mücadelesinin sembolü olmak üzere Suriye'den gelmiş, sınırı aşmış ve işgalin kalbine kadar ulaşmıştı. Capucci yalnızca öğüt ve tavsiyelerde bulunmakla, Filistin topraklarına bağlılığın önemini vurgulamakla ve işgale karşı durmakla da yetinebilirdi. Ama o fiilen direnişin içerisinde yer almak istedi. Yaşının büyük olması onun torunu yaşındaki gençlerle birlikte özgürlük gemisine (Mavi Marmara) katılımını engellememişti.

Şüphesiz Lübnan'a defnedilmek istemesi de özel bir öneme sahip... O Suriye'de doğmuş, ardından Filistin direnişine katılmıştı. Ancak Lübnan direnişinin rolünü de önemsiyordu.

Peki, Lübnan'da yayın yapan Sefir gazetesinin yayınının durdurulması ile piskoposun ölümü arasında bir bağlantı var mı? Evet... Bu gazete Filistin davasını omuzlarında taşımış, yayın yaptığı 43 sene boyunca Filistin'e ve direnişe olan bağlılığını ortaya koyan çok sayıda direniş kalemine bu gazetede yer verilmişti.

Aslında Sefir gazetesinin yayından kaldırılmasının asıl sebebi son yıllarda elektronik haberleşme alanında yaşanan gelişme... Artık haberler ve yorumlar cep telefonu ya da bilgisayar üzerinden okuyucuya anında ulaşıyor. Zengin Araplar da paralarını fesada yatırmaktan çekinmezken gazetecilik alanında cimri olunca sonuç bu oluyor.

Ancak, şu asla değişmeyen bir gerçek ki, direniş devam ediyor. Filistin tüm kaosa, gürültüye, yanlış anlamalara, teröre rağmen onurlu kimselerle birlikte yoluna devam ediyor. Evet, piskopos Cappuci'nin vefatı ve Sefir gazetesinin yayınının durdurulması bir devrin sona erdiğini gösteriyor. Bu iki hadisenin yanı sıra içinde bulunduğumuz bu günlerin direniş mühendisi Yahya Ayyaş'ın şehadetinin yıl dönümü olması da ayrıca önem arz ediyor.

Öte yandan İsrailli bir ajanın ya da bir diğer ifadesiyle Mossad'ın Dış Operasyonlar Sorumlusunun Siyonist İsrail'in orta yerinde suikasta uğraması birilerinin düşmanın güvenliğini yıkmak üzere plan kurduğunu ve hedefine de ulaştığını ortaya koyuyor. Bu operasyonun Hizbullah'ın füzelerinin, Gazze'deki direnişin, işgal altındaki topraklarda yaşayan Filistinlilerin topraklarına olan bağlılıklarının ve Siyonist yerleşimciliğin karşısında yer almalarının Siyonist oluşum açısından büyük bir tehlike anlamına geldiğinin çeşitli açıklamalarda ve raporlarda dile getirildiği bir zamanda gündeme gelmesi de ayrıca dikkat çekici...

Siyonist oluşumun orta yerinde düzenlenen bu suikast belki de Şehid Semir Kuntar suikastının intikamıydı. Ya da Tunuslu-Suriyeli-Filistinli Mühendis Muhammed Zevari suikastının intikamıydı. Her halükârda şu bir gerçek ki, direniş silahını bırakmama, asla zayıf düşmeme ve Allah'ın vaadi gelinceye dek cihadı ve direnişi sürdürme konusunda kararlı olduğunu ortaya koymuştur ve hiçbir komplo bu ümmetin onurlu kahramanlarını geri döndürmeye yetmeyecektir.

İSLAMİANALİZ

Yorumlar